Üst üste yaşadıklarım ve şimdi ise korkularımla yüzleşmenin verdiği o ağır duygu beni kendi bedenimde hapsoluyormuş gibi hissettiriyordu. Kollarımı iki yanıma sarmış ürkek bakışlarım ile Emir'i yaptığı işte izlerken dakikalar sonra ne yapacağımı düşünüyordum yada ne yapamayacağımı.
Bedenim yorgundu ve bugünü de sayarsak üç gündür buradaydık, hayatımda yaşamadığım kadar stresi burada yaşamış ve büyük sorumluluklar üstlenmiştim şimdi ise bavulundan çıkardığı küçük çantadaki metal ipi pencerenin kenarına sabitlemeye çalışan Emir'i izlerken tek bildiğim şey bedenimde büyük bir korkunun varlığını hissetmemdi.
"Saat kaç Dilay?"
Emir'in seslenişi ile daldığım düşüncelerimden ürpererek uyandım, kolumdaki bilekliği aktifleştirdiğimde ellerimin titrediğini fark ediyordum.
"On otuz dokuz."
Emir tedirgin bir şekilde bana bakmaya başladığında korktuğumu belli etmemeye çalıştım ama beceremediğimi biliyordum, korkuyordum çünkü bu yükseklikte bir odanın penceresinden bir ip ile diğer binaya atlamak aldığım bütün eğitimlerden daha zor olacakmış gibi geliyordu. Yükseklikten korkuyor muydum onu bile bilmezken karışık bir kafayla az sonra yapacaklarımı düşünmek kendime zarar vermekten başka bir işe yaramıyordu.
"Ne oldu?"
Ellerini pencereye ayarladığı metal ipten çekti ve birbirine vurdu, birkaç saniye sonra yanıma gelmiş ve kendi benliğinin varlığını kanıtlamak istermiş gibi gözlerimin önünde duruyordu, kollarımı daha çok bedenime sararak derin bir nefes aldım.
"Aslında nasıl diyeceğimi bilmiyorum Emir, ben sanırım korkuyorum."
Söylediklerim ile gülümseyerek arkamda duran yatağın üzerinden bavulunu aldı, evet bütün dikkatini üzerimde toplamasını bekleyemezdim. Kendi sorunlarımı kendim çözmem gerekiyordu ama buna rağmen safir mavileri yardımını bir an olsun eksik etmemişti, onun varlığının yanımda olması kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyordu.
"Yanılıyorsun güzelim, sen korkmuyorsun..."
Bavulunun içerisine çıkardığı küçük çantayı koyup kapattığında bakışlarını tekrardan yüzüme çevirerek sözlerine devam etti.
"Kişiliğine alışmış olduğun Camila korkuyor, çünkü tanıdığım Dilay bu kadar küçük bir şeyi yapamayacak biri değil ve biliyorsun seninle beraber yaptığımız sınavlar bundan daha zordu."
"Biliyorum, ama işte tuhaf hissediyorum."
Cidden büründüğüm sahte kişiliğe bu kadar kolay mı alışmıştım? Zoraki gülümsemeler, yapmacık davranışlar ve daha bir çoğu... Yapamayacağım diye endişe ettiğim bu rol şimdi gerçek benliğimin üzerinde hakimiyet sağlamaya çalışıyordu ve hiçbir şey yapamazsam sağlamış olacağına emindim. Aslında neden bu kadar kolay benimsediğimin farkındaydım, belkide olamayacağım bir durumda safir mavileri ile başka bir rolde de olsak beraber ilerliyor ve ben bu durumdan ne kadar memnunsam onunda bir o kadar bu durumdan memnun olduğunu biliyordum. Çünkü aramızda oluşan bazı utangaç duyguların bu rol ile baş göstermeye başladığının farkındaydık.
Emir bavulu orada bırakarak yanıma tekrardan geldiğinde içimi tuhaf hislerin kaplamasına engel olamadım, başımı hafiften kaldırarak kendine bakmamı sağladı, onun da kafasını meşgul ediyordum ve bu durum beni olsukça rahatsız ediyordu.
"Ben yanında olacağım Dilay, en fazla yükseklik korkun vardır onu da beraber yenmiş olacağım ."
Beni ikna etmek istermiş gibi gülümsediğinde başımı sallayarak bende gülümsedim, bazı şeyleri düzeltebilirdim eğer yükseklik korkum varsa da bunu farketmiş olacak ve daha çok dikkat edecektim, kendi çizdiğim yolları kendime doğru yönlendirebildiğime seviniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAAT
Science FictionOlacaklardan habersiz bir genç kız... Aylardır beklenen ekibin yeni üyesi... Kaderin oynadığı oyunlar hiç bu kadar acı vermemişti, attığı kahkahalar küçük bekçileri uyandırıyordu... Uyanmaması gereken bekçileri. Abisinden kaçmak istemişti, küçük be...