39.Bölüm

4.8K 326 23
                                    

Yaşanmışlıklarınız hatırınızda kalan anılarınızla birleştiği zaman yüzleşmek istemediğiniz düşünceler gün yüzüne çıkar, işte o zaman çaresizce bu duruma boyun eğer ve hiçbir şey diyemezsiniz. Her şey kontrolünüz dışında gerçekleşir ve siz de büyük bir dalgaya kapılmış önemsiz bir yaprak misali denizin vicdanına bırakılmış kaderinizle devam edersiniz, her şey aslında bu kadar basit olurken bu yolculukta yorulan kişi de siz olursunuz.

Tekrardan başa dönmek ve yaşanılanları tekrar bir dejavu şeklinde yaşamak gibi sapır saçma düşünceler zihnimde ucunu yakalayamadığım karmaşayı körüklerken çığlıklarım ise önemsiz bir şekilde karanlığa karışıp gidiyordu, ta ki soğuk bir zemine sertçe iniş yapana dek. Bu ani düşüş sonrası gerçekleşen soğuk beton ile çarpışmam bir kedinin dört ayak üzerine düşmesi misali ellerimin ve dizlerimin üzerine düşmem ile gerçekleşirken maalesef dejavuların içerisinde var olan anımda ki gibi yumuşak bir zemine inişimin verdiği tatlı his değilde soğuk betonun iliklerime kadar hissettirdiği bir acıyla karşılanmıştım.

Bileklerimde ve diz kapağımda hissettiğim acı dudağımı sertçe ısırmama neden oldu ama yinede ayağa kalkmaya çalıştım, safir mavilerinin siyah tokamla kelepçelediği herbir saç tanesi özgürlüklerine kavuşmanın sevincini gözlerimin önünde sergilerken onları kulağımın arkasına hapsederek ellerindeki son sevinci de aldım. Ada ve Deniz'den sadece anlamsız ve sinir bozan cızırtılardan başka hiçbir şey gelmiyor ve etrafımdaki karanlık beni yutacakmış gibi gözlerimin önünde daha çok büyüyordu, eğer safir mavilerine bir şey olursa benliğimi kendi ellerim ile bu karanlığa teslim edebilirdim.

"Emir... Emir!"

Seslenişlerimin aldığı sessiz cevaplar belkide karanlıkta yutulan seslenişlerimin kulaklarımda can vermesinden de kaynaklanıyor olabilirdi, bu an o kadar tanıdık geliyordu ki ne kadar mekan değişikliğide olsa korkularımı yüzüme çarpan bir senaryoyu önüme koymuş olan kaderime ses çıkaramıyordum, tekrar aynı şeyleri yaşamayı göze alabilirmiydim bilmiyorum ama bu sefer bütün her şey saf gerçekliği ile gözlerimin önünde vağrolurken kendimi avutacağım bir bahanem bile yoktu. Onu kaybedemezdim, onun yanında korkularımdan arınıyor cesaretleniyor ve düşüncelerimin istilasına uğramadan yoluma devam edebiliyordum, kendisine bu kadar alıştırmış olduğu bir kişiyi saçma düşünceleri ile ortalıkta bırakmasına izin veremezdim.

Bileğimi hafiften salladım ve mavi ekranın etraf ile paylaştığı ışıklarda bir ümit Emir'i aramaya koyuldum, nerede olduğumu bilmiyordum şuan için akan gözyaşlarımın izin verdiği görüş açımın içerisinde safir mavilerini bulup rahatça derin bir nefes almaktan başka hiçbir isteğim yoktu.

Tuhaf bir kıpırtının varlığını arkamda hissettiğim zaman hızlı ama safir mavilerine göre yavaş olan refleksim ile arkamı dönecekken ağzıma ve belime yerleşen eller ile hızlanan kalp atışlarıma nefeslerim eşlik eder oldu, göz yaşlarım kendi sevinçlerini özgürlükleri ile harmanlayıp yanaklarımdan süzülürken onun parmaklarına değdiklerini biliyordum, sadece bir kaç dakika içerisinde yaşanmış bir olaydı ama bir an için kötü düşüncelerin gerçek olacağını varsaymak zihnime ve kalbime iz bırakan ağır darbeler indirmeye yetmişti.

Ağzımdaki elini çekerek boynuma düşmüş olan saçlarımı sağ omzumda topladı ve boynumu açık bıraktı, belimdeki eli karnıma doğru daha çok sahiplenici bir tutuşla ilerlerken kendimi tamamen ona bıraktım. O olduğundan emindim çünkü etrafımı saran kokusu ve bedeninin üzerimdeki etkisi nerede olsa tanıyacağım bir alışkanlık haline gelmişti ona buraya geldiğimden beri yavaş yavaş bağlanmış ve şimdi de o bağlılığın hem güzel yanlarını hemde kötü yanlarını yavaş yavaş görmeye başlamıştım.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin