25.Bölüm

6.5K 339 72
                                    

Uyuya biliyor muydum? Hayır.

Meraklı mıydım? Hemde çok.

Odanın ortasını bilmem kaç defa volta atarak turladığımı saymayı bir kaç sıkıcı turdan sonra bırakmıştım.

Meraklıydım ve buraya geliş nedenimi bile gerçekleştiremiyordum, buna ben izin versem bile düşüncelerimin izin vermeyecekti çünkü ne zaman karşımda ki gardıropun aynasına baksam gözlerim adeta bunu fısıldıyor hatta bağırıyordu.

Bozulmuş örgülerime gözüm takılırken en iyisi başka şeylere kafa yorarak şu an ki merakımı bastırmaktı. İki taraflı ördüğüm saçlarımı açarak özgürlüklerine kavuşturduğumda elimle kafa derime biraz masaj uygulayarak rahatlamaya çalıştım.

Elime gelen kum tanecikleri beni kumsalda geçirdiğimiz, başından sadece bir iki saat geçmiş olaya götürürken aynada çoktan gözlerim boynumu bulmuştu bile.

Sıcak nefesini, dudaklarının dokunuşunu şu anda bile hissediyor gibiydim, her şey o kadar berraktı ve beni içine çekiyordu ki odanın kapısının açılması ile ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açarak kapıya döndüm.

Ada hızla banyoya doğru ilerleyerek gittiğinde arkasından koşuşturarak bende gittim. Kötü bir şey olmuşa benziyordu ve benim şu anda en son duymak istediğim şey bile bu değildi.

Lavobonun yanında duran raftaki şampuandan eline sıkarak ellerini yıkamaya başladığında şaşkın gözlerle Ada'yı izliyordum. Sıvı sabun yerine şampuanı kullandıracak kadar nasıl kötü bir olay olmuştu?

"Ada ne olduğunu anlatacak mısın, hem neden elini şampuanla yıkıyorsun ki?"

Sonunda suyu kapatarak havlu ile ellerini kurularken iğrendiği bir durumun gerçekleşmiş olduğunu yüzünde yansıttığı ifadeden anlayabiliyordum.

"Iyyy Dilay! Az kalsın o pislik elime kusuyordu hatta kusmuş bile olabilir..."

İçeri geçerek yatağına doğru ilerlediğinde bende arkasından ilerliyordum.

"Kusmamak için kendimi zor tuttum, yoksa son yediklerimi de merdivenlere saçmama az kalmıştı."

Hala elinde ki havluyla sert bir şekilde ellerini silerken yanına oturarak elindeki havluyu aldım.

"Elini sile sile şampuanın kokusunu da gidereceksin şimdi, hem nasıl eline kusmayı başardı?"

Ada başından geçen talihsiz olaylı anlatırken bir yandan da yüzünü buruşturarak sanki bu olayı tekrar yaşıyormuş gibi tepki veriyordu, başımdan geçmesini istemezdim ama maalesef istediğim cevapları da bulmuş değildim.

Daha doğrusu cevap olarak ne beklediğimi de bilmiyordum beynimde dolanan sorular üzerime her geçen dakika da baskılarını daha bir çok uygularken söylenen sözlerden aradığım cevaba uyan hiçbir şey bulamıyordum.

Banyoda çoktan duşumu almış aynanın karşısında yüzümü incelerken bir yandan da tezgahın üzerinde duran kreme gözüm kaydı, bunu bana yani kıçıma yapılan iğne yüzünden sürmem gerektiğini söylemişlerdi ve sürdükten hemen sonra o yanma hissi de kaybolmuştu.

Ah birde şu uykusuzluğu verdiği göz altı morluklarını giderecek bir krem olsa kötü olmazdı yani. Fazla bir morluk yoktu ama ben bunu beyaz tenimde gayet açık bir şekilde fark ediyordum, banyonun ışığını kapatarak giymiş olduğum geceliğimin üzerini düzeltip yatağımın yanında duran abajuru açtım. Ne kadar uykusuz olsam da uyku bir türlü bana uğramamış ve bundan sonrada uğrayacağını pek zannetmiyordum.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin