30.Bölüm

6.1K 318 56
                                    

Etrafımı saran o eşsiz koku ruhumu etkilemeyi başararak düşüncelerimi elinin tersi ile karanlıkla gömerken, bedenim tepkisiz sadece kalp atışlarımı hissediyor, ona güveniyor,
onun kokusu ile can buluyordu sanki.

Tahmin edemediğim sonlar, beklemediğim kurgular ve başlangıçlar, hepsi bana oynanan kaderin büyük oyunlarından dersini almış ön gösterimlerden ibaretti ve karşısında çaresiz kaldığım bu duruma verilen içimdeki sessiz çığlıkları duyuyor gibiydim.

Kaderin ne zaman bana dostça yaklaşacağını kestiremiyordum, ama şu anda bulunduğum durumdan şikayetçi olduğum söylenemezdi.

Bedenimde bu güne kadar hissetmediğim tarifsiz duygular tarafından yavaş ve etkili bir şekilde ele geçirilirken dudaklarımın üzerinde bulunan yumuşak ve dolgun dudaklara küçük hareketler ile karşılık vermeye çalıştı.

Yavaş yavaş hareketlenmeye ve kendini belli etmeye başlayan öpüşmemiz düşünmemi engelliyordu, boynuna dolamış olduğum ellerimi yavaşça çözerek kirli sakallarına dokunmaya başladım ama bunun pek fazla uzun sürdüğü söylenemezdi, çünkü kendini geri çekerek bu eşsiz anı yarıda bırakmaya kararlı hareket ediyordu.

Ellerimi yanaklarından çekmedim, gözlerim gözlerinde bir cevap aramaya çalışıyordu ama bunu o güzelim mavi gözlerinden bulmak koca okyanuslarda kaybettiğiniz hayallerinizi aramak gibiydi.

İmkansızdı...

Bu öpüşün büründüğümüz rol için yapılmış olduğuna inanmak istemiyordum. Hiçbir şey bu kadar basit olamazdı, olmamalıydı da.

Bu an öyle bir duygu yüklüydü ki kalbime bile ağır geldiğini hissediyordum, ilk defa safir mavileri böyle bakmıştı gözlerime ilk öpücüğümü böyle çalmıştı benliğimden...

Umursamadım, bulamadığım soruların cevaplarını ne kadar uğraşsam da alamayacağımı bildiğim gibi.

Ellerimi suratından çekerek iki yana indirdim ve derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalıştım, neyin kafasını yaşıyordum ki ben? Bunun bir oyundan ibaret olduğunu her zaman kendime hatırlatmam gerektiğini bile bile böyle davranıyodum, ama ya kalbim? İşte o küçük et parçasına söz geçirmek o kadar kolay olmuyordu maalesef.

Emir bakışlarını üzerimden çekerek beni yanına çektiğinde bize doğru gelen Adrian ve Linda çiftine daha yeni fark ediyordum, sanırım bu anımızı yarıda kesenler Emir'den çok bu iki kişiydi, yüzüme takındığım sahte gülümsemem ile onları karşıladım.

Hep böyle olmuyor muydu? Anın büyüsüne kapılan ben oluyordum ve Emir her zaman dikkatli davranır ve hiçbir şeye kapılmazdı,o ben gibi değildi ve aramızda ki en büyük farkta buydu.

Şuan hiç olmadığım kadar mutlu, heyecanlı ve bir o kadarda üzgün hissetmem normal miydi?

Yalan işte buydu, bir yarınızı düzeltirken diğer yarınızı yıkıp kül etmeyi hiç zorluk çekmeden zevkle yapabilirdi ve yapıyordu da.

"Ne kadarda tatlı bir çiftsiniz, şimdiden haftanın güzel geçeceğine eminim."

Hiç beklemediğim bir şekilde bana sarılan Linda ile gözlerim açılmış ve olanları büyük bir hayretle anlamlandırmaya çalışıyordum, gülümsememi bozmadan ne kadar zor olsa da mutlu görünmeye çalıştım ve koluna sardığım elimi Emir'den çekerek karşımdaki siyah saçlı kadına karşılık verdim.

Sırf başa geçmek için ailesini katleden bir kişi bu kadar iyimser ve güzel davranması tek bir şeyi gösteriyordu ki karşımda bana sarılan kişi benden daha usta bir oyuncu ve umursamazdı.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin