20.Bölüm

7.1K 390 70
                                    

Bu mutluluk mu yoksa rahatlamak mıydı? Bilemiyorum. İçimde tuhaf bir mutluluk vardı ve ben bunu hissedebiliyordum. Emir'i ilk görüşümde hissettiğim heyecanı ve mutluluğu hala hissediyor elimde tuttuğum ayakkabılarıma bile sevgiyle bakıyordum, ama bunların ona ait olduğunu bilmek biran önce üzerimdekileri çıkartıp bu elbise ve ayakkabıyı yakmam gerektiğini hatırlatıyordu. O odanın içerisinde geçirdiğim zaman dilimi, kaçmak için düşündüğüm onca plan ve gergin hissedişlerimi de elbise ve ayakkabı gibi yakmak istesem de somut bir kavram olmadıkları için maalesef ki bu isteklerimi hayata geçiremiyordum.

Bir elimde ayakkabılarım ile kapısını açtığım ve halısını kirli ayaklarımla kirlettiğim odamıza girerek elimde taşıdığım ayakkabıları yatağın yanına koydum ve kendimi yatağımın üzerine attım. Rahatlamak bu muydu gerçekten? Eğer buysa ben halimden gerçekten de memnundum. Ada halime kıkırdayarak üzerini değiştirmeye başladığında ayağa kalkarak bende üzerimi değiştirmek için birkaç parça giysi ve iç çamaşırı aldım, çünkü duş almam ve kendime gelmem gerekiyordu belkide tüm yaşananları unutmak istediğimden de olabilirdi ama bu durumda suyun pek bir işe yaradığını sanmıyordum.

"Ben bir duş alacağım, acayip bir yorgunluk düştü üzerime hem belki başımın ağrısı da geçer"

Elimde tuttuğum elbiselerim ile arkamda kalan banyonun kapısını gösterirken Ada'ya bakıyordum. Çoktan üzerini değiştirmiş ve saçlarını da kafasının üzerinde bir topuz yaparak toplamıştı. Başım ağrıyordu ama şu son bir kaç dakika da dahada fazlalaştığını hissediyordum ve bu benim sinirimi getirmeye yetecek bir nedendi.Ada yatağının yanında duran komidinin çekmecesini açarak içinden küçük bir cam şişe çıkarttı.

"Başın aç olduğun içinde ağrıyabilir duştan sonra karnını doyur eğer geçmezse bu ağrı kesiciyi içersin. "

Elindeki küçük cam şişeyi sallayarak komidinin üzerine koydu. Aslında haklı olabilirdi kaçırıldığım o akşam vaktinden beri hiçbir şey yememiş ve getirilen yemekleri de geri çevirmiştim. telaş, heyecan, korku gibi duyguları yaşamak ve fazla düşünmek ise acıkma hissimi biraz geriye itmiş olabilirlerdi. Kafamı sallayarak Adayı onayladım.

"O akşam yediğim soslu makarna ile durduğumu düşünürsek acıkmış olduğumu söyleyebilirim. duştan sonra yerim bir şeyler eğer geçmezse ilacı içerim canım, sağ ol."

"Emir ile yediğiniz baş başa yemekten mi bahsediyorsun?"

Kafamı salladığımda bu detayı neden sorduğunumu düşünsem yoksa bana bakan gözlerinin taşıdığı anlamımı düşünsem bilemiyordum. Suratında küçük bir sırıtış ile hala bana bakmaya devam ettiğininde her şey teker teker anlamlaşıyordu. Bir dakika... Ne yani Emir ile bizim aramızda bir şeyler geçtiğini düşünmüyordu değilmi? Ama bakışları bunu kanıtlar gibi suratındaki küçük sırıtışa eşlik ediyordu.

"Saçmalama Ada. Sadece arkadaşça bir yemek yedik. Aramızda hiçbir şey geçmedi."

Ani çıkışım ile suratında ki gülümseme dahada büyürken omuzlarını silkti.

"Bir şey demedim ki canım neden bana açıklama yapmaya çalışıyorsun?"

Karşısında hiçbir şey diyemezken gözlerimi kısarak yüzüne bakmaya başladım. Gözlerinde ki bakışlar ve yüzündeki küçük sırıtma ile gayette bunu demek istediğini o da biliyordu. Sonunda kısık bakışlarımı sonlandırarak banyoya yöneldim. O gün hiçbir şey olmamış sadece yemek yemiştik, yani düşünürsek öpüşmenin eşiğine gelmiş olabilirdik ama gerçekleşmediğine göre aramızda hiçbir şey olmamış sayılırdı.

SAAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin