BÖLÜM - 1

6.4K 49 1
                                    

Baharın gelişi sert rüzgârların yerini hafif meltemlere bırakmasından anlaşılıyordu. Deirdre yüzünü gökyüzüne çevirip, temiz havayı içine çekerken gözlerini kapatıp, sessizce gülümsedi. Etrafa hâkim olan fundalıkların kokusu genç kadının dikkatinden kaçmamıştı. Aslında dikkatinden kaçmayan bu detay Deirdre'nin hatırlamasının bile yasak olduğu anılarının tekrardan canlanmasına neden olmuştu. Genç kadın tam tamına iki yıl önce aşağılık bir herifin şehvet dolu tatlı sözlerine ve baştan çıkarıcı tavırlarına kanıp her şeyi mahvetmişti. Deirdre tüm o şehvet dolu sözlerin yalan olduğunu çok geç anlamıştı. Çok geç. "Öfkeni yenmenin zamanı gelmedi mi Deirdre?"

Genç kadın arkasını döndüğünde kız kardeşi Kaie'nin yanı başında olduğunu gördü. "Peki, senin biraz daha sesli bir şekilde yürümenin zamanı gelmedi mi? Kendini kiliseye adamak demek dünyevi hayattan tamamen kopmak anlamına gelmiyor kardeşim." Kaie, Deirdre'nin komik tavrı karşısında kendini tutamayıp gülümsese de hemen kendisine çeki düzen verip huzur dolu bir yüz ifadesi takındı. "İşte bahsettiğim olay bu kardeşim. Çevrendeki her şeye, herkese karşı tepkilisin. Ben durumumdan oldukça memnunum. Lütfen beni bu konuda incitme." Kaie üzerine renksiz bir rahibe elbisesi giymiş ve saçlarını örtmüştü. Deirdre, kardeşinin saçlarının, rahibe olmak için yemin ettiği törende kesildiğini hatırlıyordu. Genç kadının kendi saçları ise hala uzundu. Deirdre çoğu zaman saçlarını örüp, topuz haline getirirdi ki uzun saçları dikkat çekmesin. Genç kadın kilise çatısı altında yaşadığından beri dudaklarından daha bir tane bile yemin sözcüğü çıkmamıştı. Deirdre uzun sürede çıkacağını hiç zannetmiyordu. "Burada, bizlerin yanında yaşamaktan mutluluk duymuyorsun kardeşim. Tanrı'nın evinde yaşayanların tek amacı burada olmak istedikleri için yaşamak olmalıdır."

"Kaie, babamın yanında yaşamaktansa burada yaşamayı tercih ederim. Ayrıca babam çeyizimi kiliseye bağışladığına göre, burada yaşamak zorunda olduğum gerçeğini yadsımamalıyız." Kaie'nin ifadesi sertleşmişti. "Bu kadar taş kalpli olduğuna inanamıyorum. Babamın elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını biliyorsun. Yaşlı adam evlilik dışı bir ilişki yaşadığını öğrendiğinde, tüm planların alt üst olmasına neden olan şey, senin dizginleyemediğin şehvetinden başka bir şey değildi." Bütün bu olanların tek sebebi, Melor Douglas. Yani Deirdre'nin tüm o yalanlara inanmasını sağlayan aşağılık herif. Deirdre, kız kardeşinin sözleri karşısında sadece iç geçirdi. "Evet, haklısın. Ama atladığın bir ayrıntı var. Babamın senin için yıllar önce yaptığı evlilik anlaşmasına karşı çıkarak ve Roan McLeod ile evlenmeyerek kendini Tanrı'ya adadın. Sanırım babamıza karşı çıkan, bir tek ben değilim." Kaie'nin solan yüzü, Deirdre'nin az önceki intikam duygusunu yerle bir etmişti. Kız kardeşini üzmekten nefret ediyordu.

"Üzgünüm Kaie. Çok ileri gittim." Deirdre'nin kız kardeşi derin bir nefes aldı. "Sizler her zaman bana ne söylenirse onu yapacağımı düşündünüz. Ancak her gece gözlerimi kapadığımda, ben bu kilisenin çatısının altında uyuduğumu hayal ederdim... Anlayacağın senin hayallerinden çok farklıydı benimkiler ..." Kaie hayallerinden bahsederken gözlerinde oluşan tutku, Deirdre'nin dikkatinden kaçmadı. Neyse ki genç kız aşırı tepkisinin farkına çabucak varmış olmalı ki kendisini hemen toparlamıştı. Deirdre, Kaie'nin gerçekleri yumuşatma çabasını takdir ediyordu.

"Evet. Benim hayallerimi, Melor Douglas süslüyordu." Bu, acı da olsa gerçekti ve Deirdre bunları duymaktan kaçınmıyordu.

"O adam sana yalan söyledi. Seninle evleneceği söylediği için, inandın ona."

"Benim için bahaneler bulmana gerek yok kardeşim. Tüm bunlar benim seçimlerim yüzünden oldu. Bütün bu günahlarıma birde dürüst olmama erdemsizliğini eklemek istemiyorum. Herkes neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Senin üzerine giymekten mutluluk duyduğun bu rahibe giysisine, layık olmadığımı belirten fısıltıları,işitmemek çok zor." Deirdre istemsizce iç geçirdi. "En azından kimse benim yaptıklarımın hakkında sorulan sorulara cevap vermediğimi ya da konuşmaktan kaçındığımı söyleyemez." Kaie, kız kardeşinin sözleri karşısında kahkaha attı. Ancak bu kahkaha bir rahibe adayının atacağı cinsten;yumuşak ve hüzün doluydu. Deirdre ise Kaie ile ahlaksız geçmişini konuştukları gerçeği karşısında, hâlâ şaşkındı. "Sen her zaman en cesur olanımızdın Deirdre. Kalbinin en derinlerinde yanan cesaret ateşini bildiğim için küçüklüğümüzden beri, senin bu dünyaya erkek olarak gelmen gerektiğini düşünmüşümdür. Evet, haklısın ben burada kendi isteğimle yaşıyorum. Dünya üzerinde yer alan başka hiçbir çatı altında bu kadar mutlu olamazdım. Basit bir yaşam beni mutlu ediyor. Roan McLeod benim İsa'nın gelini olma kararıma saygı gösterip benimle evlenmekten vazgeçerek ne kadar iyi bir ruha sahip olduğunu bizlere göstermiş oldu. Yapacağımız o evlilik McLeod'a ve klanına çok fazla yarar sağlayacaktı." Kaie sözlerini bitirdikten sonra kapının yanında duran deri kovayı almak için eğildi.

İskoç AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin