İskoç Ateşi

BÖLÜM - 25

Amber başını onaylamasına sallarken yüzündeki ifade, endişesini ele veriyordu. "Bunu yapmadan önce Lorduma sormalıyım. Sizin ona ait olduğunuzu kendi ağzından bizzat duydum." Deirdre arkasında duran pencereye doğru dönüp, kızaran yüzünü Amber'den saklamaya çalıştı. "Kendisi şu an burada değil. Bunun dışında erkekler, çocuk sahibi olacaklarını öğrendiklerinde evlenmek isterler." Genç kadın, Amber'in yüzüne bakmak için geriye döndü. "Çoğu asil aile evlilik dışı olan çocukları kendilerine yük etmek istemezler. Bütün bir hayatımı çocuğumun kaderini düşünerek geçirmek istemiyorum." Amber tüm bu sebepleri mantıklı bulmuşa benziyordu. "Hemen geliyorum, Leydim." Hizmetli kadın merdivenleri hızla çıkarken, Deirdre odanın içini aydınlatmak için pencerelerinin kepenklerini teker teker açmaya başlamıştı. Genç kadın odanın içinde sadece bir kapının olduğunu fark ettiğinde hayal kırıklığına uğradı. Bu kapı muhtemelen kendi odasına açılıyor; ya da askerler tarafından korunuyor olmalıydı. Deirdre kafasında başka planlar yaparken, odanın içinde neler olduğunu anlamak için çevresinde döndü. Deirdre, odanın içindekileri gördüğü zaman, küçük bir çocuğun yeni yılda aldığı hediyeleri gördüğü gibi bir ifade oluşmuştu yüzünde. Odanın içine hâkim olan tarçın ve karanfilin kokusu genç kadının içini huzurla kaplamıştı. Duvara yakın kısma yerleştirilen dokuma tezgâhı; Cameron Leydisi'nin kendisini işlemesi için bekliyordu. Dokuma tezgâhının yan kısmında yer alan kumaş topları genç kadının ilgisini çekmiş, tek tek her birine dokunmaya başlamıştı. Deirdre, bu kumaşların arkasında Yün pelerinlere rastladığında bir hazine bulmuşçasına sevindi. Tüm pelerinlerin yeni olması, Quinton'ın bunları evlilik hazırlıkları için diktirdiği anlamına geliyor; bu da Deirdre'yi nedensizce üzüyordu. Gelininin yanında gelecek olan hizmetli kadınlar için hazırlanmış onlarca pelerin...

Genç kadın nedensiz üzüntüsünü bir kenara bırakıp köşede duran ahşap sandığı açmak için eğildi. Sandığı kendisine ait bir kilit sistemi olmasa da; nemli havayı içine sokmamak için özel bir sistemle donatılmıştı. Sandığın içinde pelerinler ile giyilebilecek bir örnek botlar duruyordu. Bilekten bağlamalı ve düztabanlı botlar kalenin içinde giyilebilmek için tasarlanmıştı. Deirdre bu botları giyebilmeyi diledi. Genç kadın bu hislerinin bir an önce kaybolmasını umuyor, en azından Cameron Lordu dönmeden bu hissiyatını kalbinin en derinlerine saklamayı istiyordu.

Genç kadın Amber'in hâlâ gelmediğini fark ettiğinde sessizce, durup yukarıdan gelen sesleri dinlemeye koyuldu. Yukarıdan gelen hızlı adımlar, Amber'in bir hazırlık yaptığını gösteriyordu. Deirdre merdivenleri sessizce çıkıp salona göz gezdirdi. Salonda ki ayak sesleri Amber'e değil, diğer hizmetli kızlara aitti. "Lordumuz, yemeğinizi burada hazırlamamızı emretmişti."

"Ne kadar düşünceli bir davranış!"

"Aşağıda neler buldunuz Leydim?" Deirdre eline aldığı birkaç parçayı havaya kaldırdı. "Sıradan birkaç pelerin... Lordunuz burada yokken yatakta beni ısıtacak bir şeylere ihtiyacım olacak."

"Onları sizden alabilir miyim? Sizin yerinize odanıza çıkartabilirim." Deirdre, elindeki eşyaları hizmetli kadına teslim ettiğinde, kadının rahatlamış olduğunu fark etse de; genç hizmetlinin ona fırlattığı bakışın farkına varamamıştı. Deirdre odayı terk ettiğinde, genç kız hızlı bir şekilde ayağa kalkıp küçük bir dolaptan bir parşömen ve kalem alıp mektup yazmaya başladı. Mektubu kimse gelme den bitirip, korsesinin içine yerleştirdi. Kartal Kalesine dönmeden bu mektubu Mary Rose'a ulaştırmalıydı.

Genç hizmetli içindeki suçluluk duygusunun artık,onu etkilemesine izin vermeyecekti. Babası, annesini bir baskın sırasında kaçırıp evlenmeseydi, Ross Klanı'na ait bir birey olarak yaşamını orada sürdürecekti. Bu durumda Mary Ross'a, Drumdeer'da yaşananları anlatmanın zor bir durum olduğunu düşünmüyordu. Bu sadece bir mektuptu. Her şeyin ötesinde Leydi, bu bilgiler için iyi para ödemişti.