BÖLÜM - 7

1.5K 30 1
                                    

Sanki zaman donmuştu. Güneş yükselip, genç kadının yüzünü ısıttıkça, İngiliz asker ile tırmandıkları İskoçya'nın taşlı yollarında zaman geçmiyor her dakika sanki asırlarmış gibi ağır ağır işliyordu. Baharın gelişi ile biten çalıların, kokusu her yere hâkim olmuştu. İskoçya'nın dağlı arazilerine alışık olmayan İngiliz askerleri yorulmuş ve hızlarını azaltmışlardı. Akşamüstüne doğru, yaklaşan at nallarının sesini duyan, Deirdre korku ile yerinden sıçradı. Bedeninin her bir noktası gerilmiş, çevresinde karşısına çıkabilecek olan her hangi birini görebilmek için hızla çevirdiği boynu kasılmıştı. Deirdre, Joan Beaufort bu kadar gergin bir hayata sahip olduğu için takdiri hak ediyor, diye düşündü. "İleride bir köy var. Bakalım kalabilecek bir yer bulabilecekmiyiz? " Deirdre birden öfke ile yüzünü konuşan askere doğru çevirdi. Genç kadını dışlamak için böyle konuştuklarını çok iyi biliyordu. Tüm gün aralarında konuşuyorlar ama Deirdre ile tek kelime etmiyorlardı. Neyse ki karşısındaki askerin gözlerinde az da olsa bir saygı parıltısı görebilmişti.

"En azından bizlere yemek verecek birini bulabiliriz." Asker, genç kadının bakışlarını görmezden gelememişti. "Bu çok iyi olur." Deirdre, Joan'ın konuşma tarzında bir şeyler söylemek için çabalıyordu. Genç kadın sesindeki İskoç aksanını azda olsa engellemek için çabalasada bu imkânsız gibi gözüküyordu. "Sanırım bu aksan olayına çalışmalısınız Asker adam Deirdre'yi uyarmadan edemedi. "Eğer birisi sizin konuşmanızı duyarsa tüm plan mahvolacaktır. Bırakın sizin yerinize biz konuşalım." Elini havada sallayıp genç kadına baktı. "Leydiler genellikle yanındaki yardımcılan ile konuşurlar. Bu yüzden sadece başınızı sallayıp,gülümseyin. "Eğer siz öyle diyorsanız." Deirdre kendisini rahatlamış hissediyordu. Asker, genç kadının zeki biri olduğunu anlamıştı. "Leydimizin sizi neden seçtiğini şimdi daha iyi anlıyorum." Adamın sesindeki tatminkâr not Deirdre'yi mutlu etmişti. Asker, atını sürmeden önce Deirdre'ye uzun bir süre bakıp, arkadaşlarının yanına döndü. Dört atlı önde,dört atlı arkada, genç kadını arkalarına alacak şekilde yürüyorlardı. Deirdre en azından içlerinden biri tarafından kabul edilmenin verdiği mutlulukla her şeye daha olumlu bakar olmuştu. Sanki artık güneş daha fazla parlıyor,genç kadını daha fazla aydınlatıyordu. Yol boyunca köye yaklaştıkça insanların yaşadıkları köy evlerine rastlamaya başlamışlar, evlerden yükselen yemek kokularına iştahla bakar olmuşlardı. Deirdre, midesinden yükselen seslerin askerler tarafından duyulmamasını umuyordu. Yaşadıkları macera dolu yolculuk açlık gibi duygularının bastırılmasına neden olsa da bu kokular,bastırılmış açlığını tekrar su yüzüne çıkarmıştı. Ön tarafta yürüyen, askerlerden genç olanı, evlerden birinin önünde asılı duran işareti gösterince, Deirdre neler olduğunu anlamaya çalıştı. Evin önünde, kiralık oda verildiğini gösteren ve atlar için ahırları olduğunu belirten bu işaret herkesi sevindirmişti. Ama genç kadın,buranın sahiplerinin, kendisini inceleyen bakışlarını,herkesten önce fark etmişti. Deirdre ne yaparsa yapsın üzerindeki kıyafetler yüzünden İngiliz olduğu kanısını asla yıkamayacağını biliyordu. Sadece İngiliz kadınları bu kadar şatafatlı bir şekilde ata binerlerdi. Hiçbir İskoç soylusu özel kıyafetleri ile at binmez ve asla yolculuğa çıkmazdı. Askerlerden biri,Deirdre'nin atından aşağıya inmesine yardım etmek için elini uzattı. Genç kadın utançla yere bakarken, bu yardım için çok minnettar olmuştu. Uzun süre attan inmeyip düşüncelere daldığı için utansa da, Joan'ın da yardımsız bir şekilde atından inmeyeceğini tahmin diyordu. Deirdre, elini askerin avucuna bırakıp, atın sırtından hızlıca indi. Genç kadın düşünmeden, uzun saatlerdir onu taşıyan atın boynunu okşadı. Bunu yaparken insanların ne düşüneceği umurunda bile değildi. Yardımına koşan askerin, minnettar bakışları, biri tarafından daha kabullenildiğinin kanıtı gibiydi. "Bu taraftan Krali...Bayan." Ev demenin aşağılayıcı olduğu hana doğru yürürlerken, askerin "Bayan" diyen sesinin yüksekliği kapının önündekilerin dikkatini çekmişti. Kapının önüne gidene kadar, fısıltılar tüm avluyu kaplamıştı. İçerideki herkes,bir yere dağılmış bir köşeden, Deirdre'yi inceliyorlardı. Askerler, genç kadına büyük bir masayı işaret ettiler. Masanın yan kısımlarında oturanlar, komutanın sert bakışlarından nasiplerini alıp hızlıca ortadan kaybolmuşlardı. Servis yapan kız, masayı Deirdre oturmadan silip tertemiz yapmıştı.

"Aç olmalısınız. Size annemin yaptığı yemekten servis edeceğim. Bu köyün en lezzetli yemeği olduğunu söyleyebilirim." Deirdre, teşekkür etmek için ağzını açmaya yeltenirken,komutan genç kadının sözünü kesti. "Bu çok iyi olur. Teşekkürler." Genç kız, askerin sözlerini bir emir olarak algılayıp hızla ortadan kaybol Komutan, genç kız ortadan kaybolunca Deirdre'ye uyarıcı bir bakış fırlattı. Konuşmaması gerektiğini Deirdre'ye hatırlatırken, genç kadından onaylayacağı bir baş hareketi bekliyordu. Deirdre, takındığı asil tavrından ödün vermeyerek, komutana sert bir bakış fırlattı. Genç kadın, bir anda kendisini ülkesine ihanet ediyormuş hissine kapıldı. Kendi çıkarlarını korumak adına, ülkesinin insanına yalan söylüyordu.

"Ateşe yaklaşın Bayan." Servis yapan genç kız hızla bir şekilde elindeki fıçıyı, ve servis kaplarını masanın üzerine bıraktı. Deirdre, kızın bu kadar hızlı olduğuna inanamıyordu. Muhtemelen fazladan bahşiş almak için elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Masanın ortasında duran yahni muhteşem kokuyordu. Genç kadın ihanet duygusunun şu anda açlığı tarafından bastırıldığının farkındaydı. Aceleci tavırları yemekten aldığı bir kaşık dilini yakmıştı. Ama yemeğin lezzeti ne kadar sıcakta olsa anlaşılıyordu. "Size demiştim, leydim. Ekmek fırından yeni çıktı.Ekmek ile birlikte yemeniz için size tereyağı getirdim. Bu sabah kız kardeşimin sağdığı sütten taze olarak yapıldı." Deirdre, kızın yüzün teşekkür etmek için bakıyordu. Ama konuşması bir felakete sebep olabilirdi. Komutan, genç kadının yerine konuşmaya başlamıştı. "Leydimiz, servisiniz için size teşekkür ediyor. Umarım bizlere en iyi odalarınızı hazırlıyorsunuzdur." Komutan masanın üzerine gümüş parayı sesli bir şekilde koydu. Bu para servis yapan kızın yüzüne büyük bir gülümseme kondurmayı başarabilmişti. "Odalar hakkında size yardımcı olması için kız kardeşimi çağıracağım." Genç kız mutfakta çalışan ve ocağın sıcaklığından bunalmamak için başını bir örtü bağlamış annesinin yanına koşarken mutluluktan uçuyor gibiydi.

İskoç AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin