Genç kadın uzun bir süre bekledikten sonra, gözlerini irice açıp etrafa baktı. Simon, ona yakın bir yerde uyuyor;genç adamın gerçek efendisi olmasa bile onu korumak için yanında bekliyordu. Bu genç adam her ne kadar İngiliz olsa da, Deirdre onunla gurur duyuyordu. Bir İngiliz ile gurur duymaması gerektiğini biliyor olsa da bazı insanların nerede doğdukları böyle zamanlarda hiç önemli değildi. Bu gerçeği genç kadına öğreten kişi Melîlor Douglas olmuştu. O iğrenç herif, Douglas Klanı'ndaki doğmuş ve damarlarında İskoç kanı akıyordu. Ama tüm bunlara rağmen Melor, yalancı ve düzenbaz bir adam olmaktan ileriye gidememişti. Deirdre, ilk olarak uzun eteğinin hareketlerini kısıtlamaması için eliyle topladı. Büyük bir kayanın arkasına doğru gitmek için emeklemesi gerektiğine karar vermişti. Büyük kayaya ulaştığında, birkaç saniye bekleyip sesleri dinlemeye koyuldu. Genç kadının kalbi duracakmış gibi atıyor, nefes alıp verişini engelliyordu. Kamptan herhangi bir ses gelmiyordu. Deirdre dizlerinin üstünde sürünerek ormana doğru yavaşça sürünmeye başladı. Deirdre yürüdükçe, atlardan, seslerden ve Cameron'ın adamlarından uzaklaşıyor kendi özgürlüğüne doğru ilerliyordu. Dizlerinin üzerinde sürünmek her ne kadar bacaklarını acıtsa da, ayağa kalkmak için biraz daha yol alması gerekiyordu. Kalbi hala deli gibi çarpıyor, nefesi kesiliyordu. Sonunda ayağa kalkmak için gerekli mesafeye ulaşmıştı. Deirdre olabildiğince hızla koşmaya başladı. Acı bir çığlık geceyi ikiye bölmüş gibi gökyüzünde yankılandı. Genç kadının uzun etekleri biri tarafından yakalanmış ve Deirdre'nin sırt üstü yere serilmesine neden olmuştu. Genç kadın, dengesini toplamak için ayağa kalkmaya çalışırken, Cameron'ın askerlerinden birine çarptı.
"Ellerini bağlamadığım için beni pişman etmemen gerektiğini sana söylemiştim." Coalan'ın sinirli olduğu her halinden belli olsa da, Deirdre'nin öfkesi ile karşılaştırıldığında hiçbir anlamı kalmıyordu. Genç kadın yumruğunu olabildiğince güçlü atarak; en azından adamın yüzüne vurmayı amaçlıyor ve Coalan'ı yere sermeyi istiyordu.
Genç adam, ani bir hareketle geri çekilmiş olsa da. Deirdre'nin yumruğundan az da olsa nasibini almıştı, Yumruğunun, Coalan'ın yüzünde çıkardığı ses Deirdre'yi ürkütse de diğer yumruğunu çoktan hazırlamış; ümitsizlik, ona güç vermiş bu seferde daha kuvvetli vurmuştu.
"Yüce İsa!"
Coalan, dizlerinin üstüne çöküp, darbe alan kafasını iki yana salladı. Deirdre, bu fırsatı bir daha yakalayamayacağını bildiğinden eteklerini hızlı bir şekilde toplayıp ormanın derinliklerine doğru daldı. Genç kadın ikinci adımını atmak üzereyken, Coalan'ın darbesi ile yere yığılmıştı. Cameron askeri, iri bedeniyle Deirdre'nin üzerinde yatıyor, genç kadının hareket etmesini imkânsız hale getiriyordu. Aniden yere düşüşü, yerdeki taşları Deirdre'nin yüzüne doğru fırlatmış, hatta sert bir tanesi bacağını kesmişti. Genç kadın acı ile inledi. "Sakın bu inlemelerinin kafamı karıştıracağını zannetme."
Coalan, sert bir şekilde ayağa kalkarken, Deirdre'yi de kolundan sıkıca tutup ayaklarının üstünde durmasını sağladı. Coalan'ın bileklerine bir şeyler bağladığını hisseden Deirdre, Cameron askerinin, ne yaptığını anlamak için ellerine baktığında artık tamamen elleri bağlı bir tutsağa dönüştüğünü anlamıştı. "Seni lorduma götürmek zorundayım. Uslu durmazsan, başına bunların geleceğini önceden söylemiştim."
Deirdre'nin kesilen kalçası o kadar acımaya başlamıştıki, genç kadın kendisinde cevap verecek gücü bulamamıştı. Coalan, onu kamp alanına doğru yürütürken,Cameron askerleri neler olduğunu anlamak için, onları izliyorlardı.
"Yola çıkmak için hazırlanın, beyler. Bu baş belasını yakaladım." Cameron askerlerinin homurdanmaları eşliğinde,Coalan genç kadını atına bindirmişti. Deirdre,gecenin o karanlığında bile adamların bakışlarını üzerinde hissediyordu. Atın üzerinde dengeli bir şekilde oturmak için bacaklarını iki yana açıp, atını sıkıca kavradığında bacağındaki kesiğin acısı az da olsa hafiflemişti. Yavaşça atının kafasına doğru eğilip hayvanı sevmeye başladı. Genç kadın derin bir nefes alarak, kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Bu savaşın sonunda kazanacağı özgürlüğü, çektiği tüm acılara değecekti. Cameron askerleri, çevresini kuşatmıştı. Coalan hızlı bir tempo tutturmuş, gün doğarken, Drumdeer Kalesi'ne ulaşmayı başarmışlardı. Tüm Cameron askerleri neşe içinde kaledeki dostlarını selamlarken, oluşan sesin yüksekliği Deirdre'yi korkutuyordu. Bu bağırışlar bir tek Deirdre'yi değil, kraliçeyi korumak için kendilerini bu göreve adayan askerlerden ağza alınmayacak küfürler duymasına neden oluyordu. Deirdre, bu İngilizlere zararı kendi geleceğinin daha parlak olduğunu düşünmeden edemedi. Genç kadın böyle düşündüğü için utanması gerektiğini biliyor olsa da, tüm o askerlerin kafalarının Drumdeer Kalesi'nin girişinde sallanacağını tahmin edebiliyordu. Belki de sende aynı kaderi yaşarsın Deirdre...
Deirdre, bir anda aklına gelen bu düşünceyi kafasından atamıyor, sadece korkudan titriyordu. Aslında tüm bunlar kendi kuruntuları olsa da, korku bir kez bedenimi ele geçirmişti. Ne olursa olsun bu oyunu kazanmak istiyorsa, kaya gibi sert ve duygusuz olmalıydı.
"Bu kadar endişeli gözükmenize gerek yok leydim, Lordumuz çok adil bir adamdır. Gerçi sizin huzurunuza çıktığından dolayı, onu tanıyor olmalısınız." Coalan'ın sesindeki kuşku Deirdre'nin ilgisini çekmişti. Genç kadın cevap verme gereği duymadan, kafasını çevirdi. Joan, kendisine güvenip bu rolü Deirdre'ye verdiğine göre genç kadın bunu hak ediyor olmalıydı. Hayali ne garipti. Coalan'a sert bir bakış fırlatıp, konuşmamayı reddetmesi aslında kendi insanına ihanet etmekle eş değerdi. "Benim ve adamlarım hakkında kendisine söyleyeceğiniz şeyler olduğuna eminim. Ama bana verilen emri ne olursa olsun yerine getirmem gerekiyordu. Lordumun emirlerini yerine getirdiğim için sizden özür dilemeyeceğim. Diğer adamlar, Coalan'ın sözlerini dinliyor, Deirdre'ye sert bakışlar fırlatıyorlardı. Muhtemelen hemen hepsi, Deirdre'nin Quinton'a mızmızlanacağını düşünüyorlardı. Deirdre kırılgan bir kadın değildi. Ama bacağı yeniden sızlamaya başlamıştı. Genç kadın acıya neyin sebep olduğuna bakmak için başını aşağıya eğdiğinde, Coalan'ın homurdanması dikkatini çekmişti. Genç adamın uykusuz ifadesi ve yorgunluğu Deirdre'nin kendisini suçlu hissetmesine neden olmuştu. Ve ayrıca lordunun verdiği emri yerine getirdiği için Deirdre tarafından şikâyet edileceğini düşünmesi işleri daha da kötüleştiriyordu. Muhtemelen gerçekler ortaya çıktığında Coalan hiç memnun olmayacaktı.
Deirdre, Quinton Cameron'ın evi olan bu büyük kaleye bakmak için başını kaldırdığında nefesi kesildi. Dik bir yamaca inşa edilmiş olan kale donmuş bir dev dalga gibi dağların içinde yerine almıştı. Aşağıda kalan düzlüklerin üzerinde bir güneş gibi yükselen kalenin birden fazla kulelerden oluştuğu açıkça belli oluyordu. Genç kadının ağzı kurumuş, sayamadığı kulelerin sayısını düşündükçe kahroluyordu. Ama kendisini toplayıp, kaleleri düzgün bir şekilde saydığında kalenin sekiz kuleden oluştuğuna artık emindi. Her bir kule bir diğerinden ince duvarlar ile ayrılıyor, kaleye yaklaştıkça çatılarının birbirinin içine geçtiğini daha iyi görebiliyordu.
Tüm bu kulelerin arasındaki duvarlar kalenin çok geniş olduğunu gösteriyor ve ne kadar korunaklı olduğunu ilan ediyordu. Kalenin çevresini kaplayan çalılıklar, atların nalları altında ezildikçe ses çıkartıyor, Deirdre'nin dikkatini dağıtıyordu. Kışın yağan kar sularının erimiş suları sayesinde gürül gürül akan ırmağın sesi genç kadını az da olsa yatıştırmıştı. Irmağın kenarında çamaşırlarını yıkayan kadınlar, Deirdre'nin alnına düşen altın motifleri gördükçe genç kadına nefretle bakıyorlardı. Köyün içinden geçmeye devam eden askerler daha rahat yol alsın diye köy halkı ortalıkta gezinmiyor, yolun iki tarafına kaçışıyorlardı. Çocuklar Deirdre'yi parmakları ile gösteriyor, demirci ustası genç kadın dükkânın önünden geçerken işini bırakıp nefret dolu bakışlarını Deirdre'ye yolluyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Ateşi
Художественная прозаÇok sevilecek ateşli, yerinizde duramayacağınız İskoç romanlardan bir tanesi daha geliyor. " İskoç Ateşi". En az ismi kadar iddialı bir roman sizlerle. Deirdre en son birlikte olduğu erkek tarafından oldukça yıpratılmıştı bunun üzerine bir daha aşka...