Arkadaşlar ben aranıza yeni katıldım. Umarım hikayelerimi severek okursunuz.
Sabah çalan saat değil benim için kulağıma onu görmek için seslenen bir fısıltı gibi. Hani okula gitmek için bir sebebiniz olur. Onun heyecanınınla her yere koşarak gidersiniz ya benimki de o misal. Benim de okula gitme sebebim Oğuz du.
Sadece onun bana arkadaş gözüyle bakması ve çiyan bir sevgilisi olması dışında her şey daha güzeldi. Sevgilisi olmasını da geçtim en olamayacak kızla çıkması... Oğuz'u hiç haketmiyordu. Çünkü o çiyan Oguz'u aldattığına adım gibi emindim. Çiyan Ece'de onun Oğuz'u aldattığını bildiğimi biliyordu. En kötüsü de benim Oğuz'dan hoslandigimi biliyordu. Bu yüzden Oğuz'un bir daha yüzüme bakmamsindan korktuğum için kimseye bisi demiyordum.
Eğer Oğuz'a 'Ece seni aldatıyor' dersem Ece'de 'Nil senden hoşlanıyor' der çünkü o tam bir.... Neyse sinirlerim bozulunca Oğuz hemen 'Yine kim canını sıkmış benim kardeşimin' der ve bu benim canimi daha çok acıtir.
Sabah 8.00
Yine o mutluluk veren o saat sesi. Aaa bi dakika bu ses saat değil biri beni ariyor telefonuma baktığımda
Oğuz :) arıyor...
Bir heyecan anlamadığım şekilde vücudumu sardı. Ve onu bekletmeden hemen actim.
"Gunaydin prenses" dedi üzgün bir şekilde
"Günaydın Oğuz" dedim
"Hazırlanmaya basladın mı?"
"Hayır senin telefonuna uyandım."
"İyi seni almaya geleceğim."
"Sen Ece'yi alırsın hep ne oldu şimdi?" dedim meraklandim.
"Soru sorma yarim saat sonra kapının önünde ol." deyip 'Peki' demeye kalmadan telefonu kapattı.
Hemen okul kiyafetlerimi giyip saçımı yapmak için banyo ya gittim ve bu Ecesiz ilk kez gidecek olacağımız okul yolculuğu olacaktı. Ne kadar sevimli o kadar Oğuz'un iltifatları. Saclarımı düzleştirip biraz yüzüme renk vermek için eyeliner ve pudra biraz da parlatici sürdükten sonra parfüm şişesini bosaltilcasina üzerime sıktım. Saate baktigimda Oğuz'un gelmesine 5 dakika kalmıştı. Hemen cantami alip converselerimi giyip dışarı çıktım.
İste o muhteşem bakışı... Deniz mavisi kadar açık bir renkte gözleri vardı. Benim gözlerimin de açık ela renginde gözlerimin olmasına rağmen onunkiler kadar güzel olduğunu düşünmüyordum. Her seferinde o bakışları benim tüm derdimi slip sonsuzlaştırıyordu.
"Hey günaydın karemelo." deyip yanağımdan arkadaşça bir şekilde makas aldı. O kadar belli oluyordu ki arkadaşça olduğu bütün dertlerimi tekrar bana geri veriyordu sanki.
"Günaydın Oğuz." dedim üzüldüğümü belli etmemeye çalışarak.
"Senin biseye moralin mi bozuk. Söyle bakalım benim kardeşimin canini kim sıkmış." dedi. Kahretsin çocuk beni iyi taniyor. Ne yine mi kardeş lafi
"Bilmem... Değil heralde, öyle mi hissettiriyorum" dedim trip atar gibi.
"Hadi anlat noldu bakalım." dedi israr ederek.
"Off Oğuz annemle kavga ettim oldu mu sık boğaz etmez misin lütfen." dedim yalan söyleyip sinirli bi tavirla.
"Emin misin Nil, sen annenle kolay kolay kavga etmezsin. Bisi olduysa anlat."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Aşk Masalı
Lãng mạnGerçek aşk nedir? Ona zarar vermemek için ondan uzak ne kadar durabilirsiniz? Uzaktan sevmek aşkların en güzeli demek bu olabilir mi?