Bölüm 22

26 0 0
                                    

Arkadaşlar yine geç yazdım ama kusura bakmayın. Okul benim en büyük engel kaynağım.

İyi okumalar...

Aras ile balık lokantasına gelmistim nihayet. Sade, şık ve sempatik bi mekan. Dış ve iç deklarasyonunun her tarafı tahta ile döşeli. 4 masa var lokanta da. Sahilin hemen yamacında. Dışarıda ki balıkçı teknesi ile lokanta aynı isim de. 'Altın Vuruş'. İsmi güzel aslında. Bir şeyler anlatıyordu sanki.

"Şuraya geçelim mi?" deyip sahile bakan bir masayı gösterdi Aras.

"Olur." demekle yetinip masadan sahili en güzel gören sandalyeye oturdum.

Burda oturup saatlerce izleyebilirim sahili. Oğuz'un gözlerinin bakışını içimde hissedercesine izleyebilirim.

Denizin kokusunu Oğuz'un kokusuymus gibi hissedebilirim aslında.

"Ooo Aras uşağım, sen hic gelir miydin buraya?" diye biri geldi yanımıza. Karadeniz'li olduğu şivesinden belliydi. Göbekli orta yaşlı tonton bir amca.

"Aşkolsun İdris amca. Biraz ihmal etmiş olabilirim ama unutmadım merak etme." deyip güldü.

Sonra İdris amca bana baktıktan sonra Aras'ın kulağına eğildi ve bir şeyler söyledi. Aras şaşkınlık içinde başını onaysiz içinde başını sallayıp güldü.

"Ne getureyim size?" dedi şiveyle.

Aras bana doğru dönüp "Buranın cinekopunu yemeden gitme derim ben, İdris amcanın cinekopu hic kimseninkine benzemez Nil." dedi gulerek.

"Farketmez" dedim su aralar kullandigim cevapla.

Aslında canım balık istemiyor. Şöyle bol çikolatalı bir waffle olsa... Ne diyorum ben. Tatlı yemek yok. Tatlı yok!

Korkuyorum yine. Bu duygudan nefret ediyorum. Korkmaktan yoruldum, yıldım. İçim de beliren o tarifsiz duyguyu tatmaktan sıkıldım.

Balıklar yaklaşık 8-10 dakika içerisinde geldi. Balıkları İdris amca getirdi. Balıklar kılçıklarından ayrılmış bembeyaz şekilde tabakta duruyordu benim için. Görünüşü iştah açıcı olsa da dediğim gibi canım bir şey istemiyor aslında.

Ayıp olmasın diye tabaktan bir kaç çatal aldıktan sonra daha fazla yiyemeyecegimi anladim.

Aras bende daha istahlıydı. Tabağını bitirmişti bile. Karnı epeyce acıkmış olmalı.

"Eee yememişsin?" dedi tabağıma bakıp.

"Aslında..." diye cümleye başlarken söze girip "Ben anladım Nil." dedi sevecen ses tonuyla.

Biraz sonra İdris amca gelip tabakları masadan toplatıp yerine başka tabaklar koydurdu. Tabağın üzerinde gördüğüm şey beni mutlu etmişti aslında. Hem de çok.

"Ye bakalım. Bak buranın tahinli helvası da güzeldir." dedi Aras

"Şu an ki tüm mutluluğum buna ait diyebiliriz" dedim gulerek. Sonra hemen catalımı helvaya batırdığım an yemeye koyuldum. Hızlıca tabağımda ki iki dilim helvayı bitirdim. İste simdi kendime gelmistim.

Bir bağımlısın Nil Ulu,
Kanına isteyerek soktugun o zehir ile yaşamayı seven...

Aras beni izliyordu. Bakışları rahatsız etmiyordu. Ama bakma sekli garipti. Sanırım benim bir bağımlı olduğuma inanmıyordu. Ben bile inanmazken onun inamamasına sasirmamak gerek.

Ahh yine gözlerim doluyor. Noluyor bana? Her ufak bir şeyi hatırlayınca ağlamak... Hayatımın bir anda değişmesine izin verirken, olacakları bilirken, neler cekecegimi bildiğim halde ağlamadığım zamanlar var. Kendime kızıyorum. Ben neden boyle oldum? Ne değiştirdi beni?

Büyük aşkım mı?

*****

"Nil?" diye ses duyunca kendime geldim. Aras bana bakıyor ve kendime gelmem için elini sağa sola doğru oynatıyordu.

"Hı? Bi şey mi dedin Aras?"

"İyi misin?"

"Evet evet iyiyim" ne büyük yalan ama İYİYİM demek. Kotu olduğum halde iyiyim demek....

"Kalkalım o zaman istersen?"

"Olur" deyip sandalyemden kalktım. Aras tahmin ettiğim gibi kasaya gidip parayı ödemeye gitti. Ben de kapıdan çıktım ve tam arabanın önünde bekledim. Kısa bir zaman sonra Aras geldi. Kapıları anahtarının üzerinde bulunan tuşa iki kere basıp acti. Kendimi yerimi aldım. Aras da şoför koltuğuna oturduktan sonra arabayı calistirdi.

"Simdi nereye gidelim?" diye bana sordu.

"Bilmem."

"Ama ben biliyorum."

"Nereye gidiyoruz?"

"Çok eğleneceksin."

Bu halde bile mi? Eğlenmek bana çok uzak. Sanırım eğlenmeyi unuttum. Cidden en son ne zaman eğlenmiştim?

Oğuz'un ağzından

Saatlerce oturuyordum o bankta, Nil'in benden ayrılmak istediği o bankta. Simdi kalbimin durması gerekirken neden hala atıyor? İlk kez ölmeyi tattım ben.

Özlüyorum seni Nil? Neredesin? Kalbimin atış sebebi sen iken ben yaşayamam.

Bütün 11 yılı gözümün önünden geciriyorum. İlk arkadaşlığımızı, ilk sıra arkadaşlığımızı, ilk sinemaya gidisimizi, okumayı bile aynı günde başladığımız kişi... Benim sevgilim. Aşık olduğum insan.

Gözlerim doluyor onu düşündükçe. Her yüz ifadesi karşımda. O beni bunca yıl sevmisken, yillardir benden vazgecmezken simdi ne değişti? Anlamıyorum, anlam veremiyorum.

Sebebi neydi? Biri olabilir miydi aklında? Bulmalıyım. Benden vazgeçme sebebini bulmalıyım.

*****

Telefonumun çalmasıyla irkildim. Hava epeyce kararmıştı. Telefonumu cebimden çıkarttığımda Berk'in aradığını gördüm.

"Efendim Berk."

"Oğuz, Nil'i gördüm. Yanında bi erkek vardı?"

"Nerde?" diye sinirle sordum.


Bir Küçük Aşk MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin