Arkadaşlar şikayet, beğeni ve önerilerinizi yorum olarak bekliyorum
Saatlerdir ağlıyordum. Annem o uçakta yaralanmıştı ve ayrıca bana yalan söylemişti. Aradığında yarın yanıma geleceğini demişti. Demek ki uçak rötar yaptı ve beni de o sırada aradı. Anne! Hala ameliyattaydı. 4 saat olmuştu. Hala ses yoktu hic bir doktordan. Babamın bile endişelendiğini görebiliyordum. Aslı, Oğuz, Kerem ve babam hepsi buradaydı. Babam sürekli Oğuz'a bakıp duruyordu. Ben Oğuz'a, Oğuz bana sarıldıkça sinirden ellerini yumruk yapıp sıkıyordu. Babamı sürekli Aslı sakinlestiriyordu. İstediği kadar sinirlenebilir. Bu benim Oğuz'dan ayrılacağım anlamına gelmez.
Ağlamaktan içim dışıma çıkıyordu artik. Her 20 dakika da bir lavaboya gidiyoruz. Yani Oguz'la. Beni bir saniye olsun yalnız bırakmadı. Tamamen beni sahiplenmişti artık. Sürekli bana umut verip mutlu olmamı sağlamak için elinden geleni yapıp duruyordu.
Babam da sürekli Kerem'i bizim peşimizden yollayıp duruyordu. Oğuz buna sürekli sinirlenmemek için kendini kasıyordu.
"Doktor ameliyattan çıktı." deyip her zamanki gibi o 20 dakikada bir olan ihtiyacımı gidermeye giderken lavaboya girmeden önce durdurup söyledi Kerem. Bir anda Oğuz'u bile beklemeden ameliyathanenin önüne koşarak gittim ve pür dikkat doktoru dinlemeye başladım.
"Hastamız kafasını çarpmış ve koltuklara sıkışmış vaziyette bulmuşlar. Hastayı getirdiklerinde çok kan kaybetmişti zaten. Biz elimizden geleni yaptık ..." derken hıçkırarak ağlamam artmıştı artık susmam imkansızdı. Doktorun kötü bir şey söyleyeceğinden korktuğumu bildiğim için Oğuz'un elininden hala elimi cekmiyordum. Diğer elimle ise ağzımı kapamış Oğuz'un göğsüne başımı koyup tişörtünü ıslatıyordum göz yaşlarımla. Doktorun ne diyeceğini biliyordum. Devamını getirmemek için kulağımı kapanıyordu Oğuz. "...üzgünüm ama..." diye sözüne devam ederken ayakta durmaya takatim kalmadığından olsa gerek yere çökmüştüm. Babam endişelenmiş olmalı ki Oğuz'dan önce davranıp beni orada ki bos olan koltuğa otutturup Kerem'e el işaretiyle su almasını talep edip getirmesini bekleyip suyu icirdikten sonra kendime gelmemi sağladı. Ama hala ağlamam durmuyordu. Göz pınarlarım kurumuyordu. Şimdi annemsiz ne yapardım ben. Oğuz kucağına beni alıp bos bir odaya götürüyordu. Sakinleyebilmem için bana sakinleştiriciyi iğne olarak vücuduma bıraktıklarından sonra hala ağlamak yerine susuyordum. Yatakta dizlerimi kendime doğru çekip camdan dışarıya doğru bakıyordum. Odama uyuyacağımı düşündükleri için kimse yoktu. Oğuz bile yoktu.
Kulaklarımda uğultu, başımda çok derinlerden gelen bir ağrı. Başımın dönmesi sanki ben de doğuştan gelen bir ozellikmiş gibi rahatsız etmiyordu. Ellerim titriyordu. Ayaklarım... Kulaklarımda sürekli devam eden o uğultu rahatsız etmeyen bir melodi gibi devam ediyordu. Ben kaç saattir böyleyim? Başımda olan ağrı sürekli annemi düşündüğümde gidiyordu. Annemle neler yaptıklarımızı, kavgalarımız bile beni mutlu ediyordu, özlemimi gideriyordum sanki böyle.
"Nil gelebilir miyim sevgilim?"
Bu Oguz'du sanırım bana daha fazla dayanamayıp yanima gelmeye karar vermişti.
Evet anlamında başımı salladıktan sonra yatağımın ucu yerine yanıma geldi ve tam olmasa da yatay pozisyonda benim omzuma kolunu attı ve beni kendine biraz daha yakınlaştırdı.
"Nil nasılsın simdi?" dedi tatlı ses tonuyla.
Nasil olur ki annesi ölmüş bir kiz? Mutlu olamayacağı kesin. Kulaklarımda ki uğultu ile boğuşarak içimden düşündüğüm cümleyi seslendirdim.
"Annesi ölen biri nasılsa bende öyleyim." dedim ve başımı onun omzuna koydum. Kucağımda boşlukta duran ellerimi tuttu.
"Hadi sen biraz uyu." diye önerdi. Yanımdan kalkmaya yelteniyordu, ellerimi bırakmasından anlamıştım. Tam kalkarken kafasına bana ters yöne doğru çevirmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Aşk Masalı
RomanceGerçek aşk nedir? Ona zarar vermemek için ondan uzak ne kadar durabilirsiniz? Uzaktan sevmek aşkların en güzeli demek bu olabilir mi?