Arkadaşlar öncelikle sizden özür diliyorum. Yaklaşık 1 aydir kitap yazamadım. Sınavlar, antremanlarım, evde ki sorunlar derken bir türlü zaman bulamadım. Simdi yazmak için can atıyorum
İyi okumalar... :D
Off içim hic rahat değil. Oğuz'a yaptığım her yanlış beni adeta yerin dibine sokuyor sanki. Kendimi kendimce bulduğum bahanelerle avutmaya çalışmaktan kendimi alamiyorum.
Alp'in evine gitmek icin arabasına doğru yol aldık. Tedirginlik var, gitgide artıyor. Sakin ol Nil diye diye kendimi sakinlestirmeye calisiyorum.
Arabaya bindik. Alp de ses yok. Sessizliği telefonunun çalmasıyla bozuluyor.
"Efendim kardeşim."
"Eve gidiyorum simdi Nil ile, bardan ciktim."
"Evet Oğuz'un sevgilisi olan"
"Nerde nerde nerde?"
"Nil'e sormam gerek, 1dakika bekle." deyip bana dönüyor bir şey sormak için. "Sinan, bizi eve çağırıyor. Parti varmış. Gider miyiz? Yalnız...yalnız?" diyor soyleyemedigi bir şey var merak edip soruyorum "Yalnız ne?" diye ekliyorum..
"Bu parti biraz farklı, müzikle eglenilenden biraz farklı... Farkı ise Erosla egleniliyor, ama kullanmadan oturabilirsin problem olmaz." diyor. Nolmuş yani Eros varsa. Problem olmaz. Onları izleyerek bağımlı olmam, olunmaz!
"Tamam" diyorum "Gidelim."
Alp telefonda beklettigi Alp'e cevap veriyor. "Geliyoruz" diyor "Bizi de bekleyin." deyip basıyor gaza.
*****
Geliyoruz Sinan'ın diye tahmin ettiğim eve. Büyük bir ev! İçimde tekrardan oluşan bir mahcubiyet işliyor vücuduma, titriyorum. Birden oluşan hararet terlememden anlaşılıyor.
Alp bana sağ eliyle yön göstererek uzatıyor kolunu. Önden yürüyorum sanki evi çok biliyormuşum gibi. Bir kaç adımdan sonra Alp ile yan yana gelebilmek için bekledim.
"Geldik iste, Burası da Sinanların ev."
"Hic parti evi gibi değil" diyorum "Sessiz, sakin..."
"Bahcedelerdir." diyor ve kapıya doğru yürüyoruz
Meraklıyım gece hakkında neler olacağından. Yine kullanacak mıyım? Bu beden Eros'u tekrar sokacak mı içimde dolasan kanıma? Zehirler miyim?
Korkuyorum yapacaklarımdan. İrademi kaybetmekten. Eros'a karşı gelememekten. Korkuyorum! Cesaretim kayıp.
Bi yandan Oğuz'u özlüyorum aramak geliyor içimden. Elim gitmiyor yapamıyorum. İçimden ne geliyorsa dışa yansıtamıyorum resmen. Bu beni daha çok kahrediyor.
Kimse bilmiyor burda olduğumu. Kimsenin de bilmeye hakkı yok. Ne Oğuz'un ne de başkasının. Ama anneciğim hep derdi 'Eğer benden gizli bir yere gidersen benim haricimde birine nerede olduğunu söyle, söyle ki bir sorun olduğunda sana yardim edebileyim' demişti anneciğim. Nerede, ne zaman, nazil başıma neler geleceğini kimse bilemez. Ne durumda kalacağım hakkında kimseye guvencem yok. Bu yüzden Eda'nın bilmesi gerek sadece.
Alp ile kapının önune geliyoruz. İki sefer zile bastıktan sonra kapı bir kaç saniye içinde açılıyor. Kapıyı açan Sinan. Bizi içeri rağbet ediyor. Alp önde ben arkada utana sıkıla peşinden gidiyorum. Alp'in yanina oturuveriyorum.
Herkes bana bakıp bir şeyler konusuyor. Umursamıyorum. Alp bunu anlamış olmalı ki konuşmak için öne atiliyor.
"Arkadaşlar tanıştırayım. Okuldan arkadaşım Nil. Bu gece misafirimiz. Ama o bizlerden değil." deyip sirtımı sıvazladı. Bende hemen aklımda olan eylemi yani Eda'yı aramak için yanından kalkmıyorum. Kulağına eğilip "Lavaboya gitmem gerek" diyorum. Her şeyi bilmesini istemiyorum. Alp de hemen Sinan'a söyleyip beni götürmesini söyledi. Sinan ile sessizce üst kata çıkıyoruz. Bana "İste burası." deyip kapıyı açıyor ve merdivenlere doğru yürüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Aşk Masalı
Storie d'amoreGerçek aşk nedir? Ona zarar vermemek için ondan uzak ne kadar durabilirsiniz? Uzaktan sevmek aşkların en güzeli demek bu olabilir mi?