Arkadaşlar kusura bakmayın bu bölüm biraz gecikti. Umarım bölümü heyecanla okursunuz. İyi okumalar...
Yeni kitabım olan Aşkın Sesi 'ni göz atmayı unutmayın :)Sabah erkenden babamla kalkıp yeni liseme kayıt için şu an ki kayıtlı olduğum liseden kaydımı aldırmaya gidiyoruz. Babam prosedürleri hallederken ben de son bir kez arkadaşlarımla vedalşmaya gidiyorum. Sınıfta Oğuz yok. Bu beni rahat ettiriyor binevi. Eda, Duru, Berk, Uğur, Sedat... Bütün sınıf arkadaşlarımla vedalaşıyorum. Biraz burukluk var içimde. Üç senedir okuduğum sınıftan ayrılışımın gülerek olması beklenemez zaten.
Sınıftan Eda ile çıkıyoruz, ki Oğuz karşımda. Görmemezlikten gelerek ilerliyoruz Edayla. Umursamamak zor. İçim kan ağlayarak gözlerimi kapatıp siyahlığı izliyorum. Alışkın bunları gözlerim görmeye.
Bu bir veda mı yoksa vazgeçmek mi?
Çıkış kapısına geliyoruz. Babam kapıda elinde bir kaç dosyayla beni bekliyor. Eda ile son bir kez daha sarılıp ayrılıyorum ondan. Arabaya doğru yürüyoruz.
*****
Ataman Koleji'ne geldik. Eski okulumdan pek bi farkı yok gibi bir şey. Okul işte ya. Kapıda Aras karşılıyor bizi. Yüzünde güller açıyor. Mutluluktan uçmadığı eksik bir tek.
Babamla tanıştırıyorum Aras'ı. Babam seviyor gibi. Gayet samimi şekilde konuşuyırlar ayak üstü.
Konuşmalarına ara verip müdürün odasına gidiyoruz. Kayıt için. Kısa sürede bitiyor işimiz.
Okulun kurallarında tek hoşuma giden kıyafetin serbest oluşu. Her gün o sıkıcı kıyafetleri giymek zorunda kalmayacağım için mutlu oldum.
Okula hemen başlayabileceğimi söylüyor. Aras önceden sanırım müdür ile konuşmuş yani Mert Beyle. Sınıf için Aras ile aynı sınıfta olduğumu ben sormadan söyleyiveriyor.
Mert bey ile işimiz bittikten sonra babam, Aras ve ben odadan çıkıyoruz. Zil çalmıştı bile. İlk derse girmek için babamla vedalaşıyoruz. Babamın gidişiyle Aras ile birlikte sınıfa gidiyoruz.
"Okulu çok seveceksin Nil. Okuldaki en eğlenceli sınıf bizim sınıf diyebiliriz. Okulda da bir sürü sosyal aktivite var. Onlara da birlikte katılabiliriz." diyor.
Sürekli yalancı gülümsemeyle geçiştiriyorum onu. Salak değilse anlıyordur moralimin bozuk olduğunu.
Oğuz'un ağzından
Nil okula gelmedi. Nerde olabilir diye düşünürken sınıftan çıktı. Ama üzerinde okul kıyafeti yok. Peki neden okula geldi? Sınıfa hızlıca girip Berk'in yanına gidiyorum. Neler olup bittiğini soruyorum.
"Nil okul değiştirmiş." diyor Berk.
Beynimden vurulmuşa dönüyorum. Sebebi kesinlikle benim. Benden uzak durunca aklından da çıkacak mıyım?
Sinirle Alp'i buluyorum. Sınıfta müzik dinliyor. Sinirle çıkartıyorum kulaklıkları kulağından. Tedirgin bana bakıyor. Önüne cebimde ne kadar para varsa koyuyorum sırasına. "Alp yanında ne kadar madde varsa çıkar." diyorum. Bana deliymişim gibi bakıyor. Sinirle tekrarlıyorum cümlemi. Bu sefer dediğimi yapıyor ve çıkarıyor çantasından, koyduğum paranın yanına koyuyor.
Alıp paketleri. Cebime tepiştiriyorum. Okulun çıkışına gidiyorum, ordandan da otoparka. Arabaya binip cebimdekileri yan taraftaki koltuğa atıyorum. Arabayı çalıştırıp basıyorum gaza. Son gazla olabildiğince hızlı gidiyorum. Ne kadar önümde araba varsa solluyorum.
Sinirimi asfaltan çıkarırcasına sürüyorum arabayı. Aklım ermiyor hiçbir şeye. Nihayet geliyorum. Dağlık alan. Yeşillik içerisinde tüm İsyanbul ayaklarımın altında.
Koltuğa bir hışımla fırlattığım paketleri alıyorum elime. Arabanın önüne yaslanıyorum. Üç çeşit paket var. Toz, hap ve şırınga. Hangisiyle başlasam? Nil önce o bağımlı değil de eşit olmadığımızı söylüyor şimdi de okul değiştiriyor. Eşit olmak için hangi paket ile başlasam?
Nil de benimle bu adaletsiz vücuttan dolayı ayrılmadı mı zaten? Bu yüzden bitirmedi mi bizi?
Ne farkım var aşkı uğruna kendisinden vazgeçen kişilerden. Nil yokken ben zaten yokum ki.
Alıyorum toz paketini. Ağzına kadar dolu o paketi üç kerede çekiyorum burnuma. Başım yavaştan dönüyor. Ama keyifleniyorum biraz. Nil neyi düşümerel başlamıştı bu illete?
Arabaya dönüyorum. Anahtarı kontağa takmaya çalışıyorum fakat bulamıyorum yuvasını. Cebimden telefonumu çıkarıp son çare olarak Berk'i arıyorum. Zorda olsa arıyorum. Bir kaç saniye sonra açılıyor telefonu.
"Berk beni her zaman içmek için geldiğimiz tepede almaya taksiyle gelir misin?" diyorum
"Gelirim de, sen iyi misin? "
"İyiyim çabuk gel Berk." deyip kapıyorum telefonu. Elimdeki paketleri tekrar eski yerine fırlatıyorum. Kendimi koltuğa yaslayıp kapatıyorum gözlerimi.
10-15 dakika içinde geliyor Berk. Cama tıklatıyor. Arabadan yalpayarak çıkuyorum dışarı. Berk tutuyor beni düşmemi engelleyerek.
Berk şöfor koltuğuna geçiyor bende yanındaki koltuğa oturmak için kapıyı açıyorum. Koltukta duran paketleri alıp camın önüne atıyorum. Berk şaşkınlıkla paketlerin birini eline alıp "Oğuz sen naptın?" dedi.
"Öyle gerekti Berk"
"Ne demek öyle gerekti ya" diyor sinirle.
"Nil eşit olmadığımızı söyledi Berk. Şimdi eşit olduk."
Berk arabayı çalıştırıyor. Benim buraya sürdüğüm gibi sürüyor arabayı. Öfkeli, hızlı, sinirle... Ne denirse işte.
Beni eve götürüyor. Yarı baygın, yarı ayık odama gidiyorum. Annemin bütün sorularını yorgun olduğumu söyleyerek geçiştiriyorum. Yatağa kıyafetlerimle yatıyorum. Bu kadar yan etkisi olabilir mi gerçekten?
Berk'in ağzından
Oğuz'u eve bırakır bırakmaz bende eve gidip arabamı alıyorum. Hala sinirliyim. Oğuz kendini bir kız uğruna hatta onu saymayan bir kız uğruna kendini canını nasıl tehlikeye atar.
Nil'e kullandı diye onlarca lafı söyleyen sanki Oğuz değilmiş gibi kullandı o maddeyi. En yakın arkafaşımın böyle kendini mahvetmesi beni üzdü.
Ben Oğuz'un yerinde olsaydım elbette ki aşkımdan asla vazgeçmezdim fakat kendimi bu kadar çöle sürüklemezdim. Aslında Oğuz'un da böyle biri olduğunu bile bilmezdim. Hele ki Nil yüzünden olacağını.
Nil'e çok sinirliyım. Onun yüzünden değil de kimin yüzünden bu?
Sinirime yenik düşüp arıyorum Nil'i.
"Nil sen nasıl bir kızsın. Oğuz'u nasıl böyle bir kötülüğe sürüklersin. Ne dedin de ona seni gibi birisi olmak için ikna oldu Nil!?" diyorum.
"Sen ne diyorsun Berk?"
Nil'in ağzından
"Sen ne diyorsun Berk? " diyorum öfkeyle.
" Senin yüzünden Oğuz ne haldeydi bugün. Kokoin kullanmış bugün Nil. " diyor.
Sahiden kullanmış olabilir miydi? Bunu neden yapsın ki?
"Ne demek kullanmış? Emin misin Berk?"
"Ya palavrayı kes Nil! Yeter! Eğer Oğuz'un durumu ilerlerse seni mahvederim. Anlıyor musun? Kızlara el kalkmaz durumunu yıkarım Nil. Anladın mı beni!? " diye telefonu kapadı.
Oğuz yoksa dün konuştuğumuz o konuşmadan sonra mı böyle bir şeye kalkıştı. Salak kafam. Neler yapıyorum ben. Etrafımda ki herkesi lekeliyorum zehrimle. Kendimden nefret ediyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Aşk Masalı
RomanceGerçek aşk nedir? Ona zarar vermemek için ondan uzak ne kadar durabilirsiniz? Uzaktan sevmek aşkların en güzeli demek bu olabilir mi?