Multimedia'da Adras var.
Sınıfa girip sırama oturdum.Ayaz içeri girdiğinde suratı asıktı.Umursamaz bir tavırla ona bakmamaya çalıştım.
Arada bir gözüm kayıyordu ve oldukça sinirli gözüküyordu.Adras sınıfa girdiğinde ona gülümsedim.Ama o pek mutlu görünmüyordu.
Bir süre sessizce oturdu.Aniden bana dönünce şaşırdım.
"O çocukla ne işin vardı?"
Yüzüme tıslayarak sorduğu soru karşısında gözlerimi kırpıştırdım.Ondan bu kadar nefret etmesini anlayamıyordum.
Tabi bunu söyleyen ben olduğum için hemen sözümü geri aldım.Ondan nefret etmesi için bir çok neden vardı.
"Asret'in neden böyle birşey yaptığıyla ilgili fikrimi sordu."
dedim sakin bir ses tonuyla.
"Dibine girerek mi?Eli omzunda o kadar samimi görünüyordunuz ki tıpkı sevgililer gibi."
Şaşırmıştım.Böyle tepki vermesini beklemiyordum.Sinirimi bozmaya başlamıştı.Sevgilimse sevgilim onu ne ilgilendirirdi ki?
Şaşkın bakışlarımı sinirli bakışlarla değiştirdim.
"Sen ne dediğinin farkında mısın Adras?Sana inanamıyorum"
diye bağırdım.Kendime engel olamamıştım.O anki sinirle sınıftan çıktım ve odama doğru ilerledim.
tıpkı sevgililer gibi...
Aptal.Kendisi kolunu benim omzuma atarken iyiydi.Peki o zaman biz sevgili miydik?
Ah hiç sanmıyorum.
Sinirle kendimi yatağa attım ve sakinleşmeyi bekledim.Bu neden onu o kadar rahatsız ediyordu?
Sadece bahçeye çıkmıştık.O kadar yakın davranmasının sebebiyse beni sinir etmekti.Benim ona ne kadar sinir olduğumu bilmiyor muydu?
Bir ders boyunca kafa dinlendirdim.Bu derse girmediğimi umarım hoca farketmez.
Zil çaldığında kalktım.Banyo'da elimi yüzümü yıkayıp biraz daha oyalandım.Tekrar zil çaldığından koşar adımlarla ilerledim.
Stad'a ulaştığımda kapının açık olduğunu görünce derin bir nefes aldım.Koç daha gelmemişti.
İçeri girdiğimde gördüğüm manzara karşısında ağzım iki karış açık kaldı.Hemen oraya doğru koştum.
Ayaz Adras'ın boğazına kılıç dayamıştı.Yerdeki kılıçtan ve vücutlarındaki yaralardan kavga ettiklerini anladım.Ayaz 'ın kollarında iki çizikten başka birşey yoktu.
Adras'a gelirsek her yerinde kesikler vardı ve omzundaki kesik oldukça derin gözüküyordu.Akan kanı durdurmak istercesine elini oraya bastırıyordu.
Ayaz kılıcı boğazına bastırınca nefesinin kesildiğini anladım.Herkes korku dolu gözlerle onları izliyordu.Mira'ysa ağlıyordu.
"Ayaz"
Sesimi duyunca bir an çatılı kaşları eski haline döndü.Fakat istifini bozmadı.Beni umursamadan kılıcı tutuyordu.Koç neredeydi?
Ayaz'ın yanına yaklaştım ve kılıcı tutan koluna dokundum.Bana baktı.Gözlerindeki patlamayı görebiliyordum.
"Ne yapıyorsun sen?"
dedim.Sinirli bakışlarımı onunla Adras arasında gezdirirken.Bakışlarını ifadesiz bir suratla benim üzerimde gezdiriyordu.Ona cevap beklediğimi belirten bir bakış attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUM LEKESİ -ANAHTAR EFSANESİ
FantasyUzun yıllar önce bir kral yüzüne dağılan özel bir aile... Bu ailenin en özel üyesi... Keşfedilmemiş yetenekler... Yeni dünyalar... Kabullenilmeyen aşklar...