Arya'dan
Sabah kendim kalktım.Başımda o kadar büyük bir ağrı vardı ki.Ah inanamıyorum.Elimi başıma bastırdım.Bu çok sinir bozucuydu.
Adrian'la ikinci kez barda buluşmuştuk.Benimle çok önemli bir mevzu hakkında konuşmak istediğini söylemişti fakat bir haftadır onu görmüyordum.
Nereye kaybolmuştu bu çocuk.Bugün şansıma tatildi.Yatağımda doğruldum.Başıma iğneler batırılıyordu sanki.Yatağımdan yavaşça kalktım.
Ayaz hala uyuyordu.Bu bir hafta içinde onunla o kadar çok kavga etmiştik ki.Sonunda ikimizde konuşmayı kestik.Denemek de bir halta yaramıyordu ve bu benim sinirlerimi iyice bozmaya başlamıştı.
Dolabımdan kıyafetlerimi alıp banyoya girdim.Belki sıcak bir duş başımdaki ağrıyı defedebilirdi.
Duştan çıkıp üzerimi giyindim.Aynada kendime baktım.Şakağımdaki yaraya yavaşça dokundum.
Ayaz beni fazla zorluyordu.O gün onu o kadar sinirlendirmiştim ki bana daha sert bir şekilde saldırmıştı.Ona karşılık veremedim ve o hareketini durduramadan şakağımdaki sızıyla kalakalmıştım.
Bir özür bile dilememiş tam tersine benim hatam olduğumu yüzüme defalarca vurmuştu.Bu anlaşmazlıklar koçun da sinirini bozsada sesini çıkarmıyordu.
Dayanmaya çalışıyordum.Bana birden neden bu kadar sert davrandığını anlayamıyordum.
Bugün okul olmaması beni ne kadar memnun etsede Ayaz'la geçireceğim fazladan saatler cehennem gibi geliyordu.
Saçlarımı kurutmayı bitirip tepeden topladım.Gözlerimin altındaki torbalar hiç iyi olmadığımı gösteriyordu.
Bedenim bu günlerde çok yorgun düşüyordu ve bunun üzerine bastıran uykusuzluk iyice çökmemi sağlıyordu.Bu o kadar sinir bozucuydu ki.
Koç prensin yakın zamana benimle tanışacağını söyleyip daha çok üzerime geliyordu.Prensin karşısına bu halde çıkmak isteyeceğimi sanmıyordum.
Ayaz'la çalışma saatlerimiz iki saate çıkmıştı.Dayanılmaz iki saat.İkimiz içinde cehennemde geçen iki saat.
Ne kadar dayanılır kılmaya çalışırsak çalışalım iyice boka dönen saatler...
Daha iyi kılıç kullandığım gerçeğini inkar etmiyorum.Ama vücudumdaki morluklar tam tersini söylüyor...Eziyet gördügümü düşünmeye başladım.
Koç her ne kadar prensin karşısına oldukça güçlü,hırslı ve yetenekli bir Arya çıkarmak istesede şu an durumum içler acısı.
Eminim prens beni bu halde görse arkasına bakmadan kaçar ve beni canavar ilan eder.Buna rağmen pes etmeye hiç niyetim yok.Daha doğrusu Ayaz'ın ağzına laf vermeye niyetim yok.
Her zayıflığımla dalga geçmesinden bıktım.Benden daha güçlü olması ve daha iyi kılıç kullanması bu duruma hiç yardımcı olmuyor.
Banyodan çıktığımda karşımda giyinip beni bekleyen bir Ayaz'la karşılaşmak nedense hiç şaşırtıcı gelmedi.
Onu umursamadan yanından geçtim ve odadan çıktım.Ciddi anlamda hakaretler haricinde tek kelime konuşmaz olmuştuk.Denemenin iptal olduğunu,işe yaramadığını ikimizde kabullenmiştik.
Koridorda ilerleyip yemekhaneye geldiğimizde yemeklerimizi alıp yollarımızı ayırdık.
Mira ve Adras'ı görmek bir anda olsa içime su serpmişti.Ne zamandır doğru düzgün konuşamıyorduk.
"Aryaa"
dedi Mira korku dolu bir sesle.Yanına oturdum.Şakağımdaki yaraya dokununca suratımı buruşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUM LEKESİ -ANAHTAR EFSANESİ
FantasyUzun yıllar önce bir kral yüzüne dağılan özel bir aile... Bu ailenin en özel üyesi... Keşfedilmemiş yetenekler... Yeni dünyalar... Kabullenilmeyen aşklar...