iddia

4.9K 205 66
                                    

O gece,yüreğine düşen kıvılcımın yangın olacağını bilmeden kanepede sızdı Tahir. Düpedüz sarhoş olmuştu. Oysa bünyesi dayanıklıydı,kolay kolay olmazdı. Sızmadan evvel 'Karadeniz çarptı heralde.' dedi. Karadeniz mi yoksa sevda mı çarpmıştı Allah bilirdi.

Nefes de farklı değildi. O da sarhoş gibiydi. Elleri karıncalanıyor,yanakları kızarıyordu. Gece sonuna kadar Tahir'le kaç kez göz göze geldiler sayamadı.

Tahir,sabah kamarasında uyanmayınca tedirgin oldu. Dile kolay 3 sene her gün denizdeydi. Yine de evinde,taze ekmek kokusuyla uyanmak onu çok mutlu etti.
Fenâ halde ağrıyan başını bile umursamadan kahvaltıya indi.

Yangazlar yine bir iddiaya tutuşmuş. Bütün aile keyifle onları izliyordu.
'Tahir abii!'
'Günaydın Murat. Hayurdur aslanum.'
'Bu Fatih,abim deniz insani oldi. Artuk bağa bahçeye bakmaz,finduk tarlasunda uyumaz deyi.'
Tahir tebessümle Yangazlar'a döndü. Yalancı bir öfkeyle :
'Ula insan abisi üstünden iddiaya tutuşir mi ? Hayde gidun kendinize başka malzeme bulun.' dedi.

Fatih muzaffer bir edâyla : 'Alayum 100'lüğümü ikizum.' dedi.
Tahir bozulmuştu sanki biraz.
'Du bakalum Yangaz efendu. Bu sefer Murat'ı tutayrum. Kalacağum finduklukta.'

Balım,ellerini çırptı : 'Yaşa sen amcam!' diyerek amcasının kucağındaki yerini aldığında keyifle kahvaltıya başladılar.

Nefes,annesinin dünki sinirini unutturmak için ona mükellef bir kahvaltı sofrası hazırladı. Annesini alnından öperek uyandırdı.
'Naciye Hanum,hayde uyanun da. Okula geç kalacağum.'

Annesi sofrayı görünce kızgınlığından eser kalmadı. Kızına kendi elleriyle reçelli ekmekler yedirdi. Okula yolladı.

Nefes,işletme okuyordu. Okulu bitince şirin bir kafe açmanın hayalini kurardı. Ama açtığı yer açık hava olmalıydı kesinlikle. Başka türlü Nefes asla rahat olamazdı. Hem Karadeniz'e bakarken kendini çalışmış gibi hissetmezdi ki. Yaşlanmazdı burda,çalışırken dinlenirdi. Memleketini öyle benimsemişti.

Okula 2 senedir Meryem'le buluşup giderlerdi. Meryem çocukluk arkadaşı,can dostuydu. Asiye ablasından sonra en çok sevdiğiydi.

Ama bu kez geç kalmıştı buluştukları yere Meryem. Geldiğinde epey sitem edecekti,çünkü bu ders Nefes için çok önemliydi. Hocasıyla pek anlaşamaz,kalacak diye ödü kopardı.

Nihayet Meryem sırıta sırıta geldiğinde Nefes 'Eh,alacağun olsun bacum. Ağaç ettun beni,sula da hayrunu gör.' diye epey kalaylamıştı arkadaşını.
Meryem 'Nefes Hanum bugün gözlerinizi açamazsunuz sandıydım. Malum dün akşam Tahir'le bakuşmaktan şaşı olacaktun.'

Utandı Nefes. Bu zamana kadar Meryem'den hiç böyle bir imâ almamıştı. Hoş,almasına gerek de kalmamıştı ya. Hayatında bir-iki önemsiz flört dışında doğru dürüst kimle sevgili olmuştu ? Ama böyle sorgusuz infâzı da kabul edemezdi. Birkaç kez bakışmışlardı sadece o da tesadüf eseri. Belki adam bunu duysa rahatsız olurdu. Yerin kulağı vardı buralarda.

'Meryem'im bugün yine hayalperest yanından uyanmuşsun. Ama yok kuzum,nolursun uğraşma benle. Benim o taraklarda bezum olmaz. Usli usli okuluma gideyrum. Tabi sen daha fazla oyalanmazsan.'

Meryem küçük bir kahkaha attıktan sonra Nefes'in ardı sıra yürümeye başladı. Bir yandan da kızkardeşinin sevdaya düşmesini,bu küçük heyecanları,mutlulukları yaşamasını çok istediği geçti aklından. Nefes'i canı gibi severdi. Onu aşık ve mutlu görmeyi elbette isterdi.

Tahir evdeki ilk gününü kitap okuyarak ve Balım'la oyun oynayarak geçirdi. Evdeki birkaç tamir işine baktı. Yangazlarla muhabbet etti. Kardeşlerini de epey ihmal etmişti. Ama bundan sonra buralardaydı işte. Ailesinin yanında,Karadeniz'in bağrındaydı. Tahir Kaleli sahalara geri dönmüştü. :)

Babasının mezarını ziyaret etmeyi de ihmal etmedi. Hiç dinmeyeceğini bildiği hasreti az da olsa bastırdı böylelikle. Babası o İzmir'de okurken vefat etmişti. Can havliyle Trabzon'a gelişini,babasını defnedişini,ağlamamak için dudaklarını kanatırcasına ısırmasını hiç unutmayacaktı. Babasının hatırası evine,ailesine bu yüzden geç de olsa dönmüştü.

Akşam yemeğini yedikten sonra abisiyle karşılıklı muhabbet edip kahve içti Tahir. Abisinin yeri onda bambaşkaydı. Bir kere babasına en çok abisi benzerdi hem huy,hem görünüş olarak. Ve çok iyi kalpli,cesur bir adamdı abisi.

Anlaşılan Yangazlar sabahki iddiayı unutmamışlardı. Fısır fısır konuşup gülüşüyorlardı. Fatih : 'Hayurlu akşamlar abi,buyur sıcacuk evinde uyu istersen yorgunsundur.' dedi.
Tahir hiç pabuç bırakır mıydı ?
'Yok abisi ben şimdi findukluğa çıkacağum. Sen Murat'a ver bakalum payını yavaştan.'

Nefes oldukça yoğun bir gün geçirmişti. Dersleri zor değildi ama not tutmak,saatlerce ders dinlemek emek gerektiriyordu. Hele ki üniversiteyi bir dönem erken tamamlamak istediği için Nefes bir de üst sınıftan ders alıyordu. Bu yüzden yaşıtlarından da çok çalışmak zorunda kalıyordu.

Yemekten sonra biraz olsun soluklanabilmek,kendini dinlemek için bahçedeki ağacın üstüne çıkmayı düşündü. Fındık ağacına doğru ağır adımlarla yürüdü. Elindeki fenerle oynuyor,bir yandan da dün akşam yaşadıklarını düşünüyordu. Acaba sâhiden Meryem'in söylediği gibi Tahir'in bakışlarının bir anlamı var mıydı ? Bir an için kaygısızca gülümsedi,ta ki ensesine dayanan silahın soğukluğunu hissedene kadar.

Merhaba. Sizi çok bekletmek istemedim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorumlarınız benim için çok ama çok önemli. Lütfen yazın 🙏🏻 Sizleri seviyorum. 💙

İmera Fera | NefTahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin