Asiye,nihayet derince bir soluk alıp anlatmaya başladı.
'Bundan 40 sene evvelmiş. Baban ve Saniye Hanum birbirlerine deli gibi sevdalularmuş. Ama o zaman,Saniye Hanum'un babası sizin ailenizi fakir olduğu için hiç istememiş kızını vermek. Baban,rahmetli birkaç kez karşısına çıkıp 'Kizunla sevdalıyuz,etma!' deyince de korkup kaçıracak diye apar topar kizunu rahmetli kayınpederime vermuş. Ama hiç sevmeden evlendiği için Saniye Hanum birkaç kez evden kaçmış,sonra da hamile kalunca tamamen elini ayağuni çekip çocuklarına adamiş kenduni. Baban kaç kez Saniye'sini kaçurmak istemiş ama gururuna yedirememiş evli bir kadıni kocasından kaçurmak. Saniye Hanum kaçtuğunda da hep kendi elleriyle götürmüş evine. Ama Allah var,Tahir'in babası çok sevdiğinden hiç gıkını çıkarmamuş. Her seferinde kabul etmiş,hep sevileceği günü beklemiş. Öyle de ölmiş zavallu.'
Nefes,gözlerinde yaşlarla elini ağır ağır 'Yeter!' anlamında kaldırdı. Evet,evde her zaman büyük bir aşk olmadığını bilirdi,hissederdi ama bunları duymak epey ağır gelmişti. Demek babası annesini hiç sevmemişti,Tahir'in annesine âşıktı. Demek Tahir'in annesi de ona zamanında yanmıştı. Yani ikisi de aşksız,soğuk bir yuvada büyümüşlerdi.
Gözlerinden döktüğü yaşlar,çenesinde toplanıp ellerine düştüğünde farketti Nefes,çok uzun zamandır ağlıyordu. Asiye ablası da onun açılmasını bekliyordu,belli ki lafı bitmemişti. Allah aşkına,daha ne söyleyebilirdi?
'Bunu sadece Mıstafam bilir ailede. O da bir kavga esnasında öğrenmuş. Kaynanam 'Senunle evleneceğume,Kemal'e kaçarken ölseydum.' deyunce.'
Nefes,midesine ateş düştüğünü hissetti o an. Tahir,bilmiyordu. Bilirse kim bilir nasıl mutsuz olacaktı,nasıl hayal kırıklığına uğrayacaktı. Genç kadının hayatı,bu geceden sonra eski haline dönemeyecekti,belliydi. Bunu Tahir,bu yüzden bilmemeliydi. Bu acıyı ona da bölmek istemedi. Evet,bölse belki daha az acıtırdı ama o sevdiğine kıyamazdı.
Bilse,annesini kaybedecekti sonsuza dek. Tıpkı onun şu an rahmetli babasını kaybettiği gibi. Tek fark vardı,Saniye Hanım hâlâ hayattaydı. Bu yüzden Tahir,henüz hayattayken annesini diri diri toprağa gömmemeliydi.
Nefes,ağlamaktan çatallaşmış sesiyle Asiye'ye baktı.
'Buraya kadarmuş,zaten sevdaluk benum neyume?' diye söylendi. Aldığı nefes ciğerini yakıyor,ettiği laflar ağzında kekremsi bir tat bırakıyordu. Yüreğindeki korla nasıl başa çıkacaktı? Peki Tahir'sizlikle?Asiye,kaşlarını çattı. Çocukluğundan beri tanıdığı kızı ilk defa böyle berbat,mahvolmuş görüyordu.
'Böyle olmaz ablam. Her şeye rağmen harp edecesun. Öyle kolay vazgeçilur mi? Her şey hallolur evelAllah!'Ama kendi bile inanmadı dediklerine. Bir kere iki kadın sonsuz bir düşmanlığın içindeydi ve bu işin olmaması için ellerinden geleni yapacaklardı.
Sonra,Mustafa da severdi Nefes'i sevmesine ama bunları bile bile evlenmelerine göz yummazdı. Bir de tüm bu engelleri aşamadan ayrılma ihtimalleri vardı ki,bu en korkuncuydu.
Nefes,kadının üzüntüyle kasılan yüzünü seyretti,ellerini avuçlarının arasına aldı.
'Korkma abla!' dedi. 'Ne düşündüğünü bileyrım. Kimseye bir şey olmayacak,kimse yıpranmayacak bizden başka. Tahir de üzülür ama geçer. Annesini alamam ondan. O yoluna,ben yoluma.'
Bundan sonra bir yolu olabilecek miydi sâhiden? Pek emin olamadı.Asiye,Nefes'in başını dizine yatırdı. Kızın gözyaşlarının dizlerini ıslatmasına izin verdi,kardeşinin saçlarını okşarken. Bu gece böyle kasvetli geçecekti anlaşılan.
Nefes kızımız orda ağlarken,Deli Tahir volta atmaktan evinin yolunu aşındırdı. Nefes'i defâlarca aramıştı ama bir cevap alamadı. Şimdi de kız telefonunu hepten kapatmıştı. Koca Karadeniz'e sığamamasının nedeni buydu işte. En son dayanamayıp yengesini aradı,uzun çalışlar sonucu nihayet telefonu açılmıştı.
'Yengem,kizu uyanduracasun ne edeysın?'
'Uyudu mi? Ula bu ne bolluk,biz burda sabahu sabah edelum Nefes Hanum gamsiz gamsiz uyusun!'
Gerçekten kızmıştı Nefes'e. Hiç mi merak etmiyordu Tahir'in halini. Adam deliye dönmüştü sevdâdan. Kadın uyuyordu demek!
'Paşam sakin. Ağlaya ağlaya uyudi kızcağız. Yarun konuşmak isterse,konuşursunuz.'
Tahir,işte o an bütün gece tuttuğu sinirlerini zaptedemedi ve evin yeni boyalı duvarlarına bir yandan bağırırken yumruk üstüne yumruk geçirmeye başladı.
'Ula ne demek isterse? Yenge noliyi? Bir Allah'un kulu da anlatacak mi bana yoksa o eve gelup kaldurayum mi Naciye'yi ayağa?'
Asiye,bir yandan Tahir'in öfkesinden çekinse de bu gece yaşadıkları ona da ağır gelmişti ve o da patlayıvermiş sonunda.
'Ula afkurma it heruf! Konuşursunuz işte,ona da ben karuşmayayim!'Tahir,yediği azarla aklı başına gelmiş bir şekilde : 'Yenge ayıp edeysın!' diye söylense de anlamıştı. Olaylar sarpa sarıyordu,ve bunda kimsenin bir suçu yoktu.
Asiye,Tahir'i yatıştırıp başını yastığa koyduğunda iki aşığa acımadan edemedi. Ama bu imtihanı vermelerini yürekten istiyordu.
Tahir evin önünde sigara üstüne sigara yakarken tanıdık bir ses duydu. Başını çevirdiğinde Meryem kendisine işveli işveli bakıyordu.
'İyi akşamlar Tahiiir!!'Merhaabaaa canlarımmm! Sizi bölümsüz bırakamadım yine,iyi etmiş miyim? Bol bol yorum bekliyorum. Çok,pek çok sevgilerle -meliscim
![](https://img.wattpad.com/cover/142776188-288-k64109.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmera Fera | NefTah
Fanfiction'Kaldı mı böyle adam ? Gece ışıktır odam. Bu adam benim sevdam. İmera Fera.' 'Köyümün en güzeli, Yüreğimin ateşi, Dağlarımın güneşi, İmera Fera.'