son akşam yemeği

3.6K 185 48
                                    

Nefes adamın elini sıktı. Ona inandığını belli etmek ister gibi. Artık her şey güzel olsun sâhiden der gibi.

Tahir kıza gülen gözlerle baktı,baktı. Sonra ellerini yavaşça çekip direksiyonu tuttu. Evine doğru sürdü arabayı.

Nefes'in yol boyunca gözlerini üzerinden çekemediği,ama kokusunu bolca içine çektiği bir Tahir'i vardı yanında.

Eve vardıklarında Nefes kendini biraz garip hissetti. Genç kız senelerdir girip çıktığı eve ilk defa gelin gibi girecekti. Sonra düşüncesinden bir nebze de olsa utandı. Ne o öyle dünden meraklı gibi? 'Aşkolsun Nefes!' diye içinden payladı kendini. Dışından kafasını sallayıp ofladı,istemsiz.

Tahir,Nefes'in kendi kendine konuştuğunu anlayınca bastı kahkahayı. Sonra bıyık altından gülerek biraz yaklaştı kıza.

'Kendi kendine konuşmayı bırak,bana söyle de güzel sesinu duyalum.'

Nefes,bu sefer utanmadı. Geri de durmadı. Hatta adamın gölgesinde kalmaktan biraz hoşnut oldu.
'Sonra afkurma başımi şişirdin diye!'

Genç adam kızın önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına attı. Sonra yavaşça yaklaştı,dudaklarına üfleyerek
'Afkuranı vursunlar!' dedi.

Belki bir öpücük daha gelebilirdi,ama Yangaz'lar koro halinde öksürdüler.

'Hayurlu başarulaaar!' diye bağırdılar iki kafadar ve Tahir'in olası bir tekmesini savuşturmak için eve doğru koştular.

Tahir dişlerinin arasından bir 'Ya sabır!' çekti.
Nefes yakalanmanın etkisiyle kırmızıdan mora dönmüştü. Tahir,genç kadına döndüğünde gülümsemeden edemedi.
'Köyümün en güzeli!' diye düşündü içinden.

Nefes,Tahir'in kendisine dalan gözlerine baktı. O gözler ki,her baktığında Nefes'i alev alev yakıyorlardı. Ama merhametle de sarmaktan geri durmuyorlardı.
Nefes 'Kaldı mı böyle adam?' diye düşündü.

Sözleşmiş gibi buluştu elleri. Tahir'in ellerinde Nefes'in ince parmakları kayboldu. Avcunda ateş vardı sanki kızın. Tahir,güç vermek ister gibi sıktı elini. Ağır adımlarla eve doğru yürüdüler.

Kapıyı Asiye açtığı için ayrılmadı elleri ama Saniye Hanım içeride olduğu için Nefes,istemeye istemeye bıraktı sevdiğinin elini.

'Hoşgeldunuuuz!'

Asiye,sanki her gün bu manzarayla karşılaşıyormuş gibi olağan dışı hiçbir şey söylemedi. Sadece Nefes'e sarılırken minik bir çimdik attı. 'Her şeyi anlatacasun,benden kurtulamazsun!' diye de fısıldadı kızın kulağına.

Nefes utangaç bir gülümsemeyle geçiştirdi Asiye ablasını. Nasıl olsa biliyordu,dinlemezse başının etini yerdi. Gerçi o da anlatırdı ; Asiye kıymetlisiydi,ondan bir şey saklayamazdı.

Tahir,Yangazlar'a sinirle soludu ve 'Benden çekeceğinuz var!' diye söylendi.

'Yengem yemekler hazur mi kurt gibi açum.'

'Hazur paşam! Son gecenun hatruna sağa neler ettum bak da gör!'

Asiye,donattığı masayı eliyle gösterdi. Saniye Hanım gelinine sinir küpü bir suratla baktı ve tıslar gibi konuşmaya başladı.

'Ne son gecesiymiş! Oğlum her akşam gelur yemeğe sonra gider evune! He mi aslanum?'

Asiye,kaynanasının damarına basmaktan hiç gocunmadı.
'E onun da yemeğini yapan çıkar elbet anacum.'
Bir yandan da Tahir'e göz kırptı.

Tahir de yengesine göz kırptı ve gülen gözlerle Nefes'e baktı. Nefes,adama göz süzerek arkasını döndü ve Saniye Hanımın elini öptü.

Saniye,kızın görmediğine emin olduğu bir anda elini şalvarına sürdü. Kızı oldu olası sevmezdi,oğlunun yanında gördüğüne de hiç memnun değildi. Yine de kendine yakıştıramadığından tek kelime etmedi ama elinde olsa şu an kapı dışarı etmişti onu. İçinden 'Allah vere de Tahir'in gönlü düşmeye...' diye düşündü. Zira kendisi çarşıda,pazarda oğluna kız bakmaya çoktan başlamıştı.

Tahir,iştahla pazı dolmalarını midesine dizerken Nefes gülümseyerek adama baktı. Bâzen çocuk gibiydi Tahir. Ruhundaki çocuk yana bayılıyordu.

Gülen gözlerini Asiye ablasının elini sırtına koyup hafifçe okşamasıyla ona çevirdi. Asiye,kimsenin duyamayacağına emin olduğu bir sesle 'Oldi oldi,pek de güzel oldi bu iş. Ne zaman anlatacasun bakalum ablana hayursuz?' diye söylendi.

Nefes,mahçup bir sesle 'Oldi mi sâhiden?' dedi. Şimdi onlar Nefes ve Tahir mi olmuşlardı? Bunu düşününce derin bir nefes aldı kız. Bir olmak bu muydu?

Asiye yalancı bir sinirle : 'E gı olmadu mu? Gözleriniz güleyi Ablam birbirinize bakarken!' diye cıvıdı. Ama bir yandan da Saniye Hanım duyacak diye ödü kopuyordu. Nefes'i hiç sevmediğini adı gibi bilirdi. Tabi bu nefretin nedenini de...

Herkes yemeklerini yedikten sonra,sıra çay faslına gelince Nefes yardım için mutfağa girdi. Elinde çay tepsisiyle salona vardığında Balım ve Tahir'i oyun oynarken bulmuştu. Balım,Tahir'in sırtındaydı ve adama 'Hadi amca,daha hızlı!' diye komut veriyordu. Nefes,adamı hayran hayran izledi. Babalık ona ne çok yakışırdı.

Gözlerini Tahir'den almazdı belki,dışarıdan kıyamet gibi bir çığlık gelmeseydi. Ve bu sesi tanıyordu,çok iyi hem de. Annesi feryat figan bağırıyor,yıkıyordu ortalığı.

'Nefeeessss! Çabuk dışari çık! Çabuk dedim sağa!'

Eyyyvah Eyvah! Kuzularım sizi çok beklettim ama ben bir 12. Sınıf öğrencisiyim ve sınavıma 2 ay var. Bu yüzden vakit buldukça yazıyorum ama umarım sizi tatmin ediyordur bölümler. Söz daha sık yazacağım ama siz de yorumlarınızı esirgemeyin ne olur! Bu arada yeni kapağımızı yazar-d  oluşturdu. Ona çokçok teşekkür ediyorum bu vesileyle. Hepinizi çok seviyorum. Sevgiyle kalın. -melissimou

İmera Fera | NefTahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin