Nefes,elinde titremekte olan çay tepsisini zar zor masaya koydu. Korkudan gözleri büyümüştü. Tahir'e baktı,onun da kendisinden farkı yoktu. Balım'ı omzundan indirdiği gibi kapıya yöneldi ve sinir küpü bir Naciye Hanım'la karşılaştı.
Nefes,ondan önce davranıp annesinin yanında bitti. Annesini daha önce hiç böyle görmemişti. Kadın sinirden kıpkırmızıydı,saçı başı dağılmış,gözleri dolu doluydu. İşin fena yanı Nefes,buna neden olacak ne yaptığını bilmiyordu. Korku ve endişeyle kadına bakakaldı. Annesi tek kelime etmeden kızın kolunu sıkı sıkı tuttu ve sürüklemeye başladı.
Bir yandan da avaz avaz bağırıyordu.
'Bu eve bir daha girmeyecesun! Bu adamla bir daha görüşmeyecesun!'Tahir,can havliyle sevdiği kadını o kollardan ayırdı. Nefes'e siper oldu ve kadının çıldırmış vaziyetine anlam veremeyerek : 'Ne oldi Naciye teyze?' diye sorabildi ancak.
Aslında kadına söylenecek çok şey vardı. Mesela 'Neden kızını kolundan sürüyorsun? Bu kıza hiç mi saygın yok? Ben serseri miyim de Nefes'den ayırmak istiyorsun beni?' gibi...Bir yerde kanına da dokunmuştu kadının dedikleri.
Ama Tahir,nutku tutulmuş gibi bunların hiçbirini dile getiremedi. O an aklında sadece Nefes'ten o veya bu sebeple ayrı düşmek vardı. Onu daha yeni bulmuşken kaybedemezdi.
Naciye Hanım,Tahir'in kendini Nefes'in önüne atmasıyla iyice çileden çıktı. Arkalarından onlara zar zor yetişen Kaleli ailesine kılıçtan keskin bir bakış fırlattı.
Saniye Hanım da oğlunun kolunu tuttu. Tahir'e biraz mahçup,biraz sinirli baktı. Bula bula bu kızı mı bulmuştu sâhiden? Civar köylerden ; okuduğu,senelerini geçirdiği İzmir'den ya da hiç olmadı denizdeyken bir limandan bir kız bulamaz mıydı? Ne olursa olsun her seçenek bundan iyi olurdu. Nefes'ten.
Nefes,bu sırada Tahir'in gölgesine sığınıp annesinin morartırcasına sıktığı kolunu sıvazlıyor,bir yandan da gözlerinden akan yaşları durdurmaya çalışıyordu. Bu yaşına gelmiş,annesinden şiddet içerikli tek bir tepki almamıştı. Terlikler hariç,o da her evde olurdu. Kadın ne olmuştu da şimdi bu kadar çıldırmıştı? Aklı almıyordu Nefes'in.
Nihayet,Naciye Hanım bağırmaktan vazgeçince Mustafa araya girdi.
'Naciye teyze,sen bir sakinleş hele. Buyrun içeri geçelum bir çayumuzu içun.'Naciye,sanki adam ona sinkaflı bir küfür savurmuş gibi baktı.
'Dünyada olmaz! Kizumu alup gidecim!'Asiye,daha fazla konuşmazsa çatlayacak gibi bir avazda döktürdü yine.
'Kizum deysın ama bir sürüklemediğun kaldu. Vermem sağa kardeşimu,illa gidecim diyorsan birlikte gideruz!'Ve sonra yangından mal kaçırır gibi Nefes'i kocasının arabasına çekiştirdi. Kendisi de yanına atlayıverdi. Mustafa ve Naciye el mahkum arabaya yürüdüler.
Tahir,bir hışım arabaya yürüdü ama nafile. Naciye Hanım yine bağırmaya başlamıştı.
'Yaklaşma ula kizuma! Öte durr!'Nefes,Tahir'e yalvarır gibi baktı. Sevdâda bazen sözlerin hükmü yoktur ya,işte o an öyle bir andı. Nasıl olsa bu cehennem ateşi sönecekti. Nasıl olsa bu fırtına yine Nefes'in dudaklarında dinecekti. Tahir bunu bildiğinden tek kelime etmedi. Geri durdu. Arabanın arkasından da uzun süre bakakaldı.
Sonra,arkasını döndüğünde annesine baktı. Onda da bir haller vardı. Biliyordu. Bunun neden yaşandığını bal gibi biliyordu işte. Oğlunun gözleri ona dönünce bu yüzden hiç düşünmeden arkasını döndü ve hızlı hızlı eve yürüdü.
Ama Tahir'in pes etmeye niyeti yoktu. Annesinin yanına koşar adım gidip 'Anlat ana!' dedi. 'Anlat kurban olayum!'
Kadın,sanki oğlunu hiç duymamış gibi yürümeye devam etti. Oldukça düşünceliydi. Seneler sonra da olsa,mızrak çuvala sığmıyordu. Mâzi karşısına geçip kendini hatırlatmıştı. İnşallah kendi hatası oğlunu vurmaz,yaralamazdı. Tek dileği buydu.
Oğlu,karşısına geçip kollarını hafifçe sarstığında düşüncelerinden sıyrıldı. Genç adam kendisinden,oldukça hızlı ve kesin bir cevap bekliyordu. Ama annesinin buna asla cesareti yoktu. O yüzden bundan sonraki 1 saat içerisinde diyeceği tek kelimeyi o an söyledi : 'Bilmeyrum.'
Tahir,annesini saatlerce sorgulasa da ağzından tek kelime alamadı. Evde kaldıkça sinirleri laçkalaştı,burda da yapamadı. Birkaç parça eşyasını toplayıp arabayı yeni evine sürdü. Çivra'ya.
Bu sırada Nefes'e bir sürü mesaj atmıştı.
'Nefes!'
'Nefes'im.'
'İyi misin?'
'Müsait olunca ara,olur mu?'Nefes,bu mesajları annesiyle tartışıp hiçbir şey elde edemeyince gördü. Kadının tek söylediği : 'Bir daha o eve gitmeyecesun. Bir daha seni Tahir'in yanında görmeyecim!' oldu. Nefes,başka zaman olsa inatlaşırdı ama kadın bir yerden sonra ağlamaya başladı. O da Asiye ablasıyla birlikte odasına çıktı. Tahir'den gelen 'Nefes'im.' mesajını alınca bu kıyamete rağmen yüzünde güller açtı. Aradığında hemen açılan telefon soru yağmuruna tutulacağının kanıtıydı.
'Alo. Nefes! Ne oldi? Annem bi fışke anlatmadi. Kurban olayum sen öğrenmiş ol bari!'
Genç kadın,adamın telaşlı sesine bile hayran oldu. Onu koruyup kollamasına,bu denli merak etmesine mest oldu. Tahir'se Nefes'ten gelecek cevabı deli gibi merak ettiğinden aldığı yanıt onu asla tatmin etmedi.
'Öğrenemedum. Ama Asiye ablam bir şeyler biliyor gibi. Şimdi bir de onunla konuşacağum.'
Adam,deliye döndü. Herkes her şeyi biliyor,ama iki âşıktan saklıyordu.
'Ula sıçayum böyle işe! Benim sevdiğumi bu gece yanumdan kopardular yanumdan! Ne diye herkes susayi o vakit!'
Nefes,gülümsedi. Adamın deliliğinden çok 'sevduğum.' lafına. Kendisi de çok merak ediyordu ama önce Deli Tahir'i sakinleştirmesi gerekiyordu. Er ya da geç ortaya çıkacaktı gerçek her neyse.
'Şş. Sakin. Her şeyi öğrenecim. İlk de sana anlatacim yemin olsun. N'olur kabarmasun Deli damarun. Evde de esip gürleme. Durumlar biraz karuşuk gibi. Elbet öğreneciz. O zaman bakaruz çaresune.'
Tahir'in gözü,Nefes'in sözlerinden sonra bir an babasının takasına takıldı. Elbet bu sular durulacaktı. Ondan sonra bu evde,bu takada zaten çok güzel günleri olurdu. Kızı da daha fazla korkutmamaya karar verdi.
'Tamam,sakinum. Ama söz ver sen de kendini üzmeyecesun. Ben her zaman yanındayum. Ne olursa olsun.'
Nefes,bu sözlerden sonra 'Söz!' deyip kapattı telefonu. Artık savunmasız değildi,arkasında dağ gibi sevdiği vardı. Dünya yansa umrunda olmazdı. Tahir,bir yolunu bulup onarırdı sorun neyse. Derin bir iç çekti ve Asiye ablasının yanına oturdu. Önce usülden onları buraya bırakan Mustafa abisini sordu. O da yol boyunca tek kelime etmemiş,sadece arada Naciye Hanım'a acı acı bakışlar atmıştı.
'Mustafa abim nereyedur abla?'
Asiye derin bir nefes aldı. Kocası da bu gece çok yıpranmıştı. Eskileri hatırlamak kime iyi gelirdi ki? Hele mâzide acı gizliyse?
'Bilmeyrum. Eve dönmez bu gece. Yaylaya gitmiştur. Bütün gece kurar kurar düşünir garibim.'
Nefes,artık Asiye ablasının bir şeyler bildiğinden emindi,sordu.
'Kurban olayum anlat abla! Ne bu senelerdir bizden sakladığunuz şey?'
'Nefes,anlatacim ama bunları duyduktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz,olamaz. Bilesun kuzum.'
Nefes ellerini birbirine kenetledi. Duymak istiyordu,ne kadar ağır olursa olsun.
'Anlat abla!' diye kestirip attı.
###
Uzuuun zamandır yazmadığım,yazamadığım kadar uzuuun bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Lütfen bolca yorum bırakın,sizinle yorumlardan konuşmak çok keyifli oluyor. Mutlu günler. -melissimou
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmera Fera | NefTah
Fanfiction'Kaldı mı böyle adam ? Gece ışıktır odam. Bu adam benim sevdam. İmera Fera.' 'Köyümün en güzeli, Yüreğimin ateşi, Dağlarımın güneşi, İmera Fera.'