Tahir tam ağzını açıp konuşmaya başlamıştı ki Asiye'nin tiz sesi kulaklarına doldu.
'Ula afkurma kıza! Atışmalarınız bittiyse başlayalum yoksa bu evin işi bitmez!'
Nefes,Tahir'e bakmamaya çalışarak Asiye'nin koluna girip kulübeye yürüdü,arkasında barut fıçısı gibi bir Tahir bırakarak.
Asiye kollarını sıvadı. Tahir'e dönüp 'Yengem sen boyaları hazır et, ben o sırada yerleri süpüreyim,Nefes'um de ağları toparlasun.'
İş bölümü hallolunca Nefes ağır ağır ağlara yürüdü. Tahir'e baktı,gözleriyle gülümsedi. Ne güzeldi adamın gözleri. Kendine has bir rengi vardı. Sonra saçları,Nefes'in bir gece evvel uzun uzun okşadığı,kokusuyla uyuduğu saçları... Boğazındaki âdem elması,yutkundukça bir aşağı bir yukarı hareket eden yumru. Çenesindeki dikiş izi,Nefes'in defalarca öpmeyi düşündüğü için kendine kızdığı. Ama artık kızmıyordu,çünkü kabullenmişti içindeki hisleri.
Eli işte gözü oynaşta,bir yandan sürekli Tahir'i düşünürken ağa dolandı Nefes. Defalarca çabalamasına rağmen çıkmayı başaramadı. Şimdi,Tahir'e onu kurtarması için yalvaran gözlerle bakıyordu.
Tahir ağır ağır yürüdü. Bu kadın her haliyle güzel,diye düşündü. Ve ben ömrümün sonuna kadar bir kadınla uyanacaksam,o kadın Nefes olmalı.
Tahir yürüdü yürümesine ama Nefes'in dolandığı ağa o da dolandı. Ayaklarını kurtarmak isterken Nefes'in üstüne düştü. Dudakları belli belirsiz birbirine değdi. Anın şokuyla dudak dudağa kaldılar. Bu büyülü ânı bozan,Asiye Kaleli'nin öksürüğü oldu.
Tahir apar topar,içten içe zor da olsa,Nefes'in dudaklarından çekti kendini. Yengesi öksürmese belki tek nefeste içerdi o dudakları ya...
Nefes,Tahir'in uzattığı ele ilk kez o an direnmedi. Genç adamın elinden destek alarak doğruldu. Fısıltıyla teşekkür etti ve yeniden işinin başına döndü.
Nihayet boya işi bittiğinde hava kararmıştı. Ev temizlenmiş,boyayla sanki yenilenmişti. Eserlerine gururla baktılar.
Asiye önce kızı ısrarla yemeğe çağırsa da perişan hâline acıyıp kendi haline bıraktı. Nefes eve gittiğinde ışık hızıyla duş alıp uyumak istiyordu. Asiye oldukça hızlı arabaya yürüyüp arkaya bindi.
Nefes yavaşça Tahir'in yanındaki yerini aldı. Oturduğu yerden adamın,kendi dudaklarına değmiş dudaklarını,boyalı ellerini,boynundaki inat timsali upuzun damarı izledi.
Tahir,izlendiğinin farkındaydı. Ama Nefes'e bakıp bu güzel ânı bozmak istemedi. Küçük bir tebessüm ve büyük bir keyifle arabayı Nefes'in evine sürdü. Tüm yorgunluğu,genç kızın kendi üstündeki gözlerinde dinmişti.
Nefes,araba evine yaklaştığında 'Ben burda ineyum.' dedi. Annesini daha fazla şüphelendirmek istemiyordu.
Nefes tam inmeye yeltenmişti ki Tahir kolundan tuttu.'Teşekkür ederim,yoruldun bugün. Eline sağlık.' dedi gülümseyerek. Ve dişlerinin arasından 'Seninle sonra konuşacağuz Nefes Hanum.' diye tıslamayı ihmal etmedi.
Nefes,kıpkırmızı olmuştu. Arabadan indi,Asiye ablasını öptü. Ve koşarak eve girdi. Asiye kızın arkasından Tahir'e oldukça yüksek sesle 'Hayurlu başarular.' dedi.
Tahir gülümsemekle yetindi. Asıl bu akşam buna ihtiyacı olacaktı.
Nefes eve vardığında apar topar duş alıp yatağına uzandı. Ama uzun bir süre uyuyamadı,bugün Tahir'in bedenini üstünde hissettiği anı kafasında tekrar tekrar canlandırdı. Utançla kafasını yastığa bastırdı. Bir yandan da içi kıpır kıpırdı. Adamın nefesi,kokusu hep yanında olsun istedi.
Tahir,biraz dinlendikten sonra yerinde duramadığını fark etti. Sevdâ böyle mi ederdi insanı? Evin içinde bir o yana bir bu yana yürüyor,yürüyordu. Sığamadı baba ocağına. Kızı görecekti. Ceketini sırtına vurduğu gibi,arabayı bile almadan Nefes'in evine yürümeye,adeta koşmaya başladı.
Genç kadın,uyanıklık arasında camına vuran taş sesiyle zıpladı. Telaşla geceliğinin üstüne bir hırka geçirdi. Pencereyi açtığında elleri cebinde bir Tahir bulmayı ummuyordu.
Duyabileceği şekilde fısıldadı adama : 'Ne işin var burda yine senin??'
Tahir,arsızca sırıttı.
'Ağaçtayum,gel!'Sonra arkasını dönüp ağır ağır ağaçlarına yürüdü. Bu gece söylemezse hayatta bir kez daha cesaret edemezdi.
Nefes,parmaklarının ucunda,annesine yakalanma korkusuyla kapıdan dışarı çıktı. Bahçeye yürüdü.Ağacın tepesindeki Tahir'e baktı. Geceliğinin yakasını toparlamak o an aklına geldi. Sıkıca sarıldı hırkasına. Ağacın büyük bulduğu bir dalından destek alarak Tahir'in yanına oturdu.
'Alışkanlık yaptı herâlde. Her akşam burdasun?'
Tahir gayet sakin bir şekilde 'Bugün yarım kalan bir işimiz vardı,oni tam etmeye geldum.' dedi.Kendisinin bile zar zor duyduğu,ama genç kadının duyunca nefesini kesen bir sesle 'Seviyorum.' dedi.
Ve usulca kıza yaklaştı. Önce biraz yüzüne baktı. Sonra hiç tereddüt etmeden dudaklarını hapsetti dudaklarına. Elleri Nefes'in saçlarını bulduğunda daha da uzun tutabilirdi bu öpüşmeyi,Nefes bedenini itip suratına okkalı bir tokat atmasaydı eğer.
Hiçbir şey söylemeden bölümün tatlılığıyla başbaşa bırakıyorum sizi. Benim yavrularımın yüreğine ateş düştü,ateş! Yorumlarınızı bekliyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmera Fera | NefTah
Fanfiction'Kaldı mı böyle adam ? Gece ışıktır odam. Bu adam benim sevdam. İmera Fera.' 'Köyümün en güzeli, Yüreğimin ateşi, Dağlarımın güneşi, İmera Fera.'