'Ne diysııın ? İyi fışke yedin Tahir. Şimdi ne yapacim acaba ?'
Nefes sâhiden korkmuştu. Çare bekler gibi Tahir'e bakıyor,iyi bir şeyler söylemesini umuyordu.'Ula ben ne ettum? Müneccim miyum ne bileyum motorun bozulacağuni? Sabaha kadar bekleruz,sabah gelen ilk gemiye bineruz. Oldi mi?'
'Oldi paşam,çok güzel oldi. Sen delirmişsın. Ben yardım isteyrım.'
Nefes'in bütün gece Tahir'le yan yana olmaya hiç niyeti yoktu. Söylene söylene Meryem'i aradı. Kısaca olanları anlattı.
Tahir o sırada takanın ucuna sırtını vermiş Nefes'in telaşlı hallerini izliyordu. Kız telefonla konuşurken bir yandan dudağını kemiriyordu. Minik saç tutamları örgüsünden firar etmiş,rüzgarda salınıyordu. Su gibiydi kız. Nefes Tahir'in kendine baktığını anlayıp Tahir'e döndüğünde adam gözlerini kaçırdı.
Nefes'in aldığı cevap hiç iç açıcı değildi. Meryem,eğer isterlerse babasına veya Mustafa abiye haber verebilirdi ama Nefes bunu hemen reddetti.
Meryem en azından annelerini idare edebilir,sabah da Nefes erken çıktı diyebilirdi.Geceyi orada geçirecekleri belliydi. Nefes huzursuzca kıpırdandı. Söylene söylene Tahir'in yanına geldi.
'İnsan binmeden bir bakar arıza var mı diye! Sen denizci değil misun,ayak bastuğunla anlamaluydun zaten!'
Tahir o anda koca bir kahkaha attı uzun uzadıya. Nefes bir yandan kızdı,bir yandan da gülmekten kendini alamadı. Adam ne kadar içten,ne kadar güzel gülmüştü.
'Ne güleysın Tahir Efendu?'
Tahir,yamuk gülüşü dudaklarında asılı kalmış gözlerini kısarak biraz yaklaştı Nefes'e.
'Fena mi oldi Nefes Hanum?'Nefes,Tahir'in yaptığı imâyı duymamazdan geldi.
'Fena oldi tabi. Bahar günü deniz ortasında kalakalduk. Hasta olmazsak şansluyuz.'Tahir,genç kadına baktı. Gerçekten de üşümüştü,burnu kıpkırmızı olmuştu Nefes'in. Ceketini ağır ağır çıkardı tam kıza uzatacaktı ki :
'İstemam Tahir. Bu kada klişe olma.' dedi.
Bu kız hiç sözünü sakınmaz mıydı ?
'Don da aklun başuna gelsun! İnatçu keçi!'
'Ula bağa bak,valla atarum seni denize!' Bu kez Nefes gözlerinden neredeyse ateş fışkıracak kadar sinirli,yaklaştı Tahir'e.
Tahir hiç geri durmadı,biraz da o sokuldu.
'Dema! Atsana!'
Nefes,yakınlıklarından yutkunamadı bile. Boğazı mı kurumuştu,kalp atışı mı hızlanmıştı. Yine parmakları karıncalanıyor,elleri alev alev oluyordu.
O anın hararetiyle kendini iyice geriye çekti.
Tahir'de yüzünü denize dönüp derin derin nefesler çekti. İlk defa bir kokuyu Karadeniz'in kokusundan bile çok sevmişti. Kızın teninin kokusunu. Öyle ki parfüm sıkmasın istedi,teninin,saçlarının kokusu gölgelenmesin diye.
Birkaç dakika sonra Nefes'e bir şey söylemek için geri döndüğünde kızı ağlara kafasını koymuş,uyurken buldu.
Üstündeki ceketi uyandırmaktan korkarak üstüne örttü.Nefes bu arada uykuyla uyanıklık arasında Tahir'in kokusunu duydu,gülümsedi. Üstüne örtülen cekete sıkı sıkıya sarıldı. Uzun zamandır uyumadığı kadar huzurlu bir uyku uyudu.
Tahir'e de onu ve Karadenizi koca bir gece izlemek düştü.Tahir bir gemi düdüğü duyduğunda daldığı tavşan uykusundan irkilerek uyandı. Kaptana el,kol sallayarak yardım istedi. Sıra Nefes'i uyandırmaya geldiğinde kıyamadı kıza. Bir Balım'ın bu kadar masum uyuduğunu görmüştü,bir de Nefes'i görüyordu.
Omzuna dokundu.
'Nefes,uyan hayde gideyrız.'Genç kadın gözlerini araladığında Tahir'i görünce epey şaşırsa da zaman-mekan algısı yerine geldiğinde tebessüm etmekten kendini alamadı.
Hava sabah ayazıydı. Henüz güneş tam doğmamıştı bile. Nefes yerinden kalkmadan ceketi giydi. Aynı anda Tahir'in kokusunu da giymişti sanki.
Gülümseyerek 'Günaydın Tahir.' dedi.
Adamın ismini anmak bile kanını kaynatıyordu.Tahir kıza baktı. Uyku mahmurluğu akan gözlerini oracıkta öpmek istedi. Ama sadece kızın dağılan saçlarını kulağının arkasına atmakla ve 'Gün şimdi aydı.' demekle yetindi.
Nefes'e de gençliği işte o an,tam o an bâhâr olmuştu.
Tahir kaptana durumu anlatırken o da Meryem'i aradı. Buradan direkt evine geçecekti. Ama Meryem söylediğine göre sonra onun ifadesini bir güzel alacaktı. İki kız bolca kıkırdayıp telefonu kapattıklarında Tahir kaptanla takanın bozulan motorunu çoktan tamir etmişti.
Kıyıya vardıklarında güneş yüzünü göstermişti. Biraz yürüdükten sonra arabaya vardılar.
Tahir,Nefes'in sanki senelerdir yapıyormuş gibi ön koltuğa binişini,emniyet kemerini takışını farkettirmeden büyük bir keyifle izledi.İkisinin de hayatında bir şeyler değişiyordu. Ve ikisi de henüz dile getirilmemiş,büyüsü bozulmamış duygularının tadını çıkarıyorlardı. Mutlulardı,zaten hayatta en kutsal şey bu değil miydi ? Huzur,mutluluk,güven. Nefes bunları babasını kaybettiğinden beri tam manasıyla unutmuştu. Şimdi yeniden hatırlıyordu,bundan güzel bir şey var mıydı ?
Tahir Nefes'in evinin önünde durduğunda 'Kaleli Denizcilik'ten memnun kaldun mi Nefes?' dedi şakayla karışık.
Nefes 'Pek sayılmaz,her yerim tutulmuş tahtada yatmaktan.' dedi.
Tahir acısını almak ister gibi genç kadının sırtına dokundu. Ne yaptığının farkına vardığında elini ışık hızıyla çekti.
Nefes bu adamın dokunduğu her yer yanıyor resmen diye düşünmekten kendini alamadı.
'Şeyy ben artık gideyum,annemi kızdurmadan.'
Tahir kızın aç olabileceğini o an farketti.
'Kahvaltu yapmaduk. Aç acına geturdum seni.' dedi.
'Sorun değil Tahir,ben evde bir şeyler atıştururum. Sen de uyu,bütün gece başuni koyamadun.'
Tahir kızın merhametini üzerinde hissetmekten dolayı keyifli :
'Görüşürüz o zaman Nefes Hanum.' dedi.
'Görüşürüz Tahir Bey.'Nefes arkasına bakmadan eve doğru koştu. Arkasında çenesini direksiyona dayamış onu izleyen bir Tahir bırakarak.
Size minik bir bölüm getirdim. Hepinizi çooook seviyorum. Yorumlarınızı bekliyorum 💙🙈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmera Fera | NefTah
Fanfic'Kaldı mı böyle adam ? Gece ışıktır odam. Bu adam benim sevdam. İmera Fera.' 'Köyümün en güzeli, Yüreğimin ateşi, Dağlarımın güneşi, İmera Fera.'