'Benim yuvam burası olsun işte. Fındık ağacının en yüksek dalı. Varsın koca Karadeniz deli sansın beni,varsın tüm Dünya. Ne gam ? Şuracıkta yaşlanayım. Kuşlara su versin avuçlarım. İnmek istemiyorum ki aşağı.'
Nefes kızımız ağaç tepesinde söylenedursun annesi Naciye Hanım evde kuduruyor sinirden. Nasıl sinirlenmesin ? Kızı bir işin ucundan tutsun diye çırpınan kadın daha sabahın köründe Nefes'i evde bulamamıştı.
Aslında Nefes tembel değildi. Sadece açık hava insanıydı. İçi içine sığmazdı. Bir tek ağaç üstünde durulurdu. Bir de Asiye ablasının dizinde. Çünkü o kendisinin aynası gibiydi. O da babasız büyümüştü ama sevdiği adam kendisine abi,baba,yâr olmuştu. O yüzden evlendiğinden beri pek kanamazdı Asiye'nin yarası. Aksine Nefes'inki de kanamadan durmazdı.'Ula Nefes,in hayde ordan. Temizlik bittu gözün aydın. Asiye ablan geldi kahve içmeye. Bari kahveyi yapasun.'
Nefes dudağını ısırdı. Anlaşılan annesini iyiden iyiye sinirlendirmişti. Olası bir terliği savuşturabileceğini umduğu hızla ağaçta atladığı gibi Asiye ablasının kollarına vardı.
'Tut şunu Asiye,ha bugün çekeceği var benden. Ne serseri uşaksun sen Rabbim al canumi kurtulayum.'
Nefes yalandan bir korkuyla 'Uyy ablam mutfağa kaçalum yoksa Naciye Sultan daha bir saat afkurur.' diye feryat figan bağırıp eve doğru koştu.Asiye anne kızın diyaloğunu keyifle izledikten sonra Nefes'in ardı sıra eve yürüdü.
'Nefeees!'
'De ablam.'
'Bu akşam Tahir dönecek biliy mısın ? Köy meydanında davullu zurnalı karşılama yapacağuk. Sen de gel diye dediydim.'Tahir 7 sene evvel okumaya İzmir'e gitmişti. Ama masabaşı işte çalışamayacağını anlayıp 3 sene önce geri dönmüş ve aynı gün denize açılmıştı. 3 senedir ailesi ayda âlemde bir haberini alırdı. Denizin altını üstüne getirir,gözünü budaktan sakınmazdı. Ve bu sabah dönüyorum demişti. Asiye'nin neşesi bundandı.
Nefes ablası,abisi bildiği bu güzel ailenin mutluluğuna ortak olmayı çok isterdi. İsterdi de kalabalık ortamları pek sevmezdi. Reddedileceğini bile bile bir kez olsun şansını denemek için 'Gözünüz aydın ablam,pek sevindum. Ama ben gelmesem karşılamaya ? Bileysun pek sevmem böyle şeyleri.' deyiverdi.
Asiye'nin kaşları çatıldı. Gençkızdı Nefes,20'sinden gün alıyordu. Aslında bıcır bıcırdı ama hiç içi kaynamazdı düğüne derneğe. Kendisi onun yaşında keşanını savura savura giderdi her eğlenceye.
'Bu sefer itiraz istemeyrım Nefes. Yetti da. Şu bahçeden,bizim evden bir de okuldan bıkmadun mu ? Ben boğaldum senin yerine. Gelecesun ha o kada.'
Sıkılacağını bilse de ablasını kırmazdı,kıramazdı.
'Emrin olur ablam.' dedi gönülsüzce.Asiye'yi uğurlayınca soğuk bir duş aldı Nefes. Siyah bir elbise giydi. Saçlarını güzelce taradı. Keşanını omuzlarına bırakıverdi. Hazırdı. Köy meydanının yolunu tuttu.
Tahir'i 7 senedir görmemişti. Ama iyi bir insandı,sadece biraz deliydi Tahir. Nerde ne yapacağı öngörülemezdi. Köy de onu öyle kabul etmişti. Ona da bir hoşgeldin demeliydi. Asiye Ablasının,Mustafa Abisinin,Saniye Teyzesinin o kadarcık hatrı vardı.
Vardığında Saniye teyzesinin ellerini,Asiye ablasının yanaklarını öptü. Kendisine ayrılan yere oturdu. Sonra meydana baktı ; gençler yuvarlak bir masada içip eğleniyor,kimisi horon tepiyordu. Köyün güzel sesli kızı Meryem de - Nefes'in pek yakın arkadaşı olurdu- şarkı söylüyordu.
Burada İmera'nın İmera Fera şarkısını dinleseniz ne güzel olur 🙈💙🙏🏻🙈Bir an,çok kısa bir an, Tahir ve Nefes göz göze geldiler.
Tahir,içinden ne çok büyümüş dedi. Serpilmiş,genç bir kadın olmuş. O buralardan gittiğinde Nefes 13,Tahir 18 yaşındaydı.
Bir kez daha çok büyümüş diye düşündü. Güzelleşmiş.
Önündeki rakıyı tek yudumda bitirdi.Nefes, o kısacık bakışmanın ardından gözlerini önüne döndürdü. Bâzı şeyler hiç değişmiyordu demek ki. Tahir'in çakmak çakmak bakışları gibi.
Bir garip hissetti sonra. Yüreği ayaklanmış gibi. Sanki artık göğüs kafesine sığamazmış,sığamayacakmış gibi.Tahir bir anda masadaki suyun bittiğini farketti. Asiye yengesinin yanına yürüdü.
Nefes o an hiç bitmeyecek sandı.
Tahir,oraya hiç ulaşamayacak sandı.
Ama sonunda yanlarına vardığında gözlerini Nefes'e dikti. Birkaç saniye baktı. Nefes gülen gözlerini Tahir'in saçlarında,gözlerinde gezdirdi. 'Hoşgeldin Tahir.' dedi.Tahir sâhiden işte o an ,en çok o an, hoşgeldiğini hissetti.
'Hoşbulduk Nefes.' dedi.
Hoşbulmuş dedi Nefes içinden. Bir tek o hoşbulsaydı ya ? Olmaz mıydı ?Tahir neden o tarafa geldiğini tamamen unutup masasına geri döndü.
Asiye bıyık altından gülüp Nefes'e 'Niye geldi,niye gittu bilemedum.' dedi. Nefes avuçları alev alev,Asiye'nin ne dediğini bile anlamadan başını sallayıp gülümsedi.Ve iki genç,o gece, ne olduğunu anlamadan sevdaya düşüverdiler.
Merhaba! Ben Melis. Ve bu benim ilk kurgum. Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkürler. Umarım beğenmişsinizdir. Umarım gün geçtikçe daha büyük,kalabalık bir aile oluruz. Bir de yorumlarınız benim için çok değerli. Lütfen esirgemeyin. Yeniden görüşünceye dek hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmera Fera | NefTah
Fanfic'Kaldı mı böyle adam ? Gece ışıktır odam. Bu adam benim sevdam. İmera Fera.' 'Köyümün en güzeli, Yüreğimin ateşi, Dağlarımın güneşi, İmera Fera.'