Ezo kahvaltı sofrasını hazırlarken çok mutluydu .
Bazen bu mutluluk fazla geliyordu sanki kaybedecekmiş elinden uçup gidecekmiş gibi hissetsede her anını yaşamaya değer diye düşündü.
Demir de karısından farklı değildi karşısına çıkan bu küçük kız ona bir hayali bir masalı yaşatıyordu .
Meğer sevmek sevilmek biri için yaşamak onu mutlu etmek için uğraşmak bile insana huzur veriyormuş.
Masayı hazırlayan küçük karısının arkasından sarıldı başını o çok sevdiği saçlarına gömdü.
"Ezom mutlusun değil mi ?"
"Bu soruda nereden çıktı ?"
"Sen daha çok gençsin çok masumsun ben seni mutlu edemez bir gün üzersem gitmekten korkma tamam mı ?"
"Sen öyle bir adam değilsin eğer gidersemde tek başıma gitmem "
"Birlikte gideriz Mardin'e ben öğretmenlik yaparım sende bir iş kurarsın en büyük hayalim artık bu "
"Orada ne sen beni üzersin ne de ben seni mutlu oluruz çocuklarımız olur kimse bilmez seni bulamazlar bizi "
"Gidemem Ezom ablamı bulmadan gidemem güzelim anlıyorsun değil mi beni ?
"Anlamasam da çok seviyorum beklerim o gün gelene kadar "deyip gülümsedi.Birlikte keyifle kahvaltılarını yaparken Demir'in telefonu çalmaya başladı.
"Kim arıyor ?"
"Bakma öyle arayanı ikimizde biliyoruz"
"Ben artık karın olarak bilinmek istiyorum bu kadının aramalarından sıkıldım "
"Ezom olmaz seni tehlikeye atamam kıskançlığını başka zamana sakla "
"Böylede sen tehlikedesin Demir kadın seni avı yapmış sonuca ulaşmadan bırakmayacak kocamı elimden alacaklar kocam olduğunu bilmeden hemde "deyip surat astı.
"Ben seni seviyorum seninle evliyim başkası olmayacak kaç kez söz vereceğim bir sen varsın şu demir kalbimde senden öteside beriside yok olmazda güzel gözlüm "
"Bir daha söylesene ne güzel konuşurmuş benim romantik kocam "
"Ezoo bildiğin şeyleri duyunca ne oluyor güzelim yoksa bana karşı şüphen mi var yetmiyor mu ilgim sana ?"
"Olmadığını biliyorsun ama o kadına sinir oluyorum sinir öldürmek boğmak istiyorum benim kocamı arayamaz o değil hiç bir kadın arayamaz "
"Kıskanç seni "deyip kızın burnunu öptü.
"Hadi kıskanç sevgilim kahvaltımızı yapalım sonra ben işe sen okula "
"İlk derse geç kaldım zaten gitmesemde olur en önemlisini kaçırdım "
"Sen bilirsin evde kal daha iyi aklım sende kalmaz ama benim gitmem lazım küçük hanım "deyip yerinden kalktı.Ezo da kalktı giden kocasının beline sarıldı .
"Gidemezsin o kadın seni aradı diye gidiyorsan yasak sana şirket evden yap bugün işini "
"Sen iyice kıskanç biri oldun ne yapacağım seninle ""Kov o kadını işten Demir lütfen "
Adam kızın yüzünü elleri arasına alıp alnından öptü.
"Ezom gereksiz kıskançlık yapıyorsun güzelim hem şirket babasının nasıl kovarım yapma bende huzursuz oluyorum aramıza kimse giremez sende biliyorsun bu hissetiklerimiz yaşadığımız çok başka masal gibi "deyip dudaklarına eğildi .Ezo sinirle başını çevirip adamın yanından uzaklaştı.
"Kovma biz boşanalım sende beni gizlemekten kurtul rahat et hatta git evlen o kızla damadı olursan adamın işlerinde tamamen başına geçersin oh mis "
"Haklısın boşanalım kocasına güvenmeyen bir kadınla evli kalmak ondan çocuk yapmak istemiyorum benim karım bana inanan biri olmalı sevgimden sadakatimden aramızdaki sevdadan da şüphe etmemeli "
İkiside birbirine kırgın bir şekilde bakıyordu Demir sinirle evden çıkarken Ezo pencerenin önünde adamın gidişini izledi .
Yaptığının şımarıklık olduğunu biliyordu fakat kocasını hep yanında yakınında istiyordu kaybetmekten onsuz kalmaktan ölesiye korkuyordu . Elbette o kadınıda kıskanıyordu ama en önemlisi Demir'in başına o şirkette bir şey gelme düşüncesi onu çok korkutuyordu .
Gözyaşlarını silerek camdan dışarı bakmaya devam etti.
Demir arabasının içine girince derin bir nefes aldı .
Kalbini bu küçük kıza kaptırdığından beri aklıda onunla birlikte uçup gitmişti.
Kızın asıl derdini biliyordu ama yapması gereken işleri onu Ankara'ya bağlayan çok önemli sebepleri vardı.
Arabayı çalıştırdı ama garajdan bir türlü çıkamadı asansörü çağırıp eve hızla çıktı.
Ezo onun için önemliydi mutlu olmak sevmek sevilmek için tek ve son şansıydı anlık sinirle kaybetmeye onsuz kalmaya hiç niyeti yoktu.
Evin önüne gelince derin bir nefes aldı anahtarı olduğu halde kapının ziline uzun uzun bastı .
Karşısında gözyaşları ile ona bakan küçük karısını görünce kollarını açtı.
Ezo'da ona gelen gitmeyen kocasının açtığı kollara bir an bile düşünmeden tereddüt etmeden koşup sığındı.
Bir süre ikiside hiç konuşmadan öylece birbirlerinin sıcaklığı ve kokusu ile huzuru tattılar.
Başka bir şey istemiyorlardı birlikte olsunlar ikisine de yetiyordu ."Özür dilerim şımarıklık ettim ben sadece korkuyorum seni kaybetmekten"
"Sana bir şey olursa bende yaşayamam Demir yemin ederim senden de aşkından da hiç şüphem yok "deyip daha da çok sarıldı ağlaması şiddetlendi.
"Ağlama güzel gözlüm buradayım bak kollarındasın sana tertemiz bir hayat bir ömür vermeden gitmem söz veriyorum nolur ağlama "deyip saçlarını yüzünün her bir yanını öptü.
"Seni çok seviyorum küçük karım ağlama artık "
"Bende seni çok seviyorum sakın beni sensiz bırakma "deyip koklayarak kocasının boynunu öptü.
Akşam olmuş Karaaslan konağında sofralar kurulmuştu.
Düğün hazırlıkları hızla devam ederken iki aile bir araya geliyor aşiretler arasındaki barışı herkese gösteriyorlardı .
Dilan başını eğip öylece oturuyordu boğazına düğümlenen yumru ile ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Mirza karşısında oturan nişanlısına baktı sabah yaptıkları için suçluluk hissediyordu.
Kolunu sert bir şekilde tutmak istememişti ya da hakaret etmek ağlatmakta istemiyordu ama içinde kıza karşı bir öfke vardı ve buna engel olamıyordu .
Dilan sanki ona çok kötü bir şey yapmışta ceza vermesi gerekiyormuş gibi hissediyordu.
Alışveriş yaparken bile kıza sormadan her şeye kendisi karar vermişti kızında istediği bir şey yoktu karşısında herkesin havalı gördüğü bencil Dilan'dan farklı bir kız vardı ama Mirza bununda kızın oynadığı bir oyun olduğunu düşünüyordu dinlediği duyduğu Dilan Kozan bu kız değildi bakalım gerçek yüzünün ne zaman çıkacak diye kıza sinirle baktı .Narin mutfaktaki kadınların sofra kurmasına yardım ederken Hatice masaya oturmuş kumasının her bir hareketini dikkatle izliyordu.
Kızın sözünü tutacağını kocasından uzak duracağını gerçekten hiç düşünmemişti sonuçta onunda kocasıydı ve biliyordu Hatice o da kimsesiz yalnız acılı bir kızdı .
Geldiğinden bu yana daha da zayıflamış yüzü solmuş gülmez olmuştu Hatice bile artık bunun farkındaydı .
Derin bir nefes alıp karnına baktı .
'Siz olmasanız ben bu hayata asla dayanamazdım ablan ve sen beni ayakta tutan umutlarımsınız onun bir umudu bile yok '
'Acımak istemiyorum ama içimde bir yerler ona bile üzülüyor seni kaybetme korkusu mu beni bu hale getirdi bilmiyorum bebeğim sakın beni bırakma yaşayamaz bu garip anan bir kayba daha 'deyip iç çekti.Ali'de küçük karısına hayran hayran bakıyordu Alim deyişini kokusunu bile çok özlemişti ama hep bir engel vardı sanki karısı değilde başka biri gibiydi bu eve Ali'ye ait değil bir gün uçup gidecek bir kuş gibiydi.
Ali bu kanadı kırık yaralı kuşu iyi etmek istiyordu ama daha fazla kanadını kırmaktan canını yakmaktan da korkuyordu.
Yemek yerken Elif yine herkesi esir almış okulda yaptıklarını anlatıyordu .
Narin ise önündeki çorba ile oynuyordu bir kaşık bile yiyememişti .
Herkes Narin'in mutsuzluğunun farkındaydı .
Nevruz hanım gelinine bakıp gülümsedi.
"Beğenmedin mi kızım niye yemiyorsun ?"
"Yok anne güzel olmuş benim pek iştahım yok o yüzden "
Ali dayanamadı karısının haline masadan hızla kalktı.
"Narin odaya gel bekliyorum"deyip merdivenlerden çıkıp odasına gitti.
Herkes Ali gittikten sonra sustu Elif bile konuşmadan sessiz bir yemek yediler.Narin sofra kaldıran kadınlara yardım etti odada onu bekleyen kocasının yanına hala gitmemişti.
Hatice kızı Elif'i yanına çağırdı.
"Elif Narin ablanı yanıma çağır kızım"
Narin küçük kızın kendisini çağırması ile çekinerek kadının yanına geldi o istememişti ki Ali gitmişti odasına ama sözü veren Narin'di ve uzak duracak verdiği söze sadık kalacaktı."Benimle yukarıya bir gelir misin ?"
"Abla vallahi ben uzak duruyorum"
"Yukarıda konuşalım "deyip iki kadın boş odaya geçtiler.Hatice koltuklardan birine oturup beline yastık koyup iyice yerleşti.
"Otur hadi karşıma ilk ve son kez bu konuşmayı yapacağım seninle "deyip kıza karşısındaki koltuğu işaret etti.
Narin çekinerek kadının gösterdiği yere
çekinerek oturdu.Bölüm gelmiyor diye soran merak eden okurlarıma gelsin .
🌸Birileri hikayeyi smerak edip bölüm isteyince yazma hissi geliyor bende böyle tuhafım işte 😅🙈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolum Sana Düştü ♠️
Fiction généraleBir günde değişen iki hayat ... Narin ve Ezo İki kardeş ,ağa kızları abileri sevdiğini kaçırınca iki kızın yolları ayrılır . Biri berdel olur kuma olur diğeri hiç bilmediği bir adamın karısı olup Ankara'ya gider . Yolum sana düştü . Bir kardeşlik...