16

1.5K 170 204
                                    

  Changkyun Hyungwon'un ona uzattığı kırmızı saten gömleği eline alırken pek de memnun gözükmüyordu. "Hyungwon... Daha da parlayacak birşey verseydin."

  Hyungwon Changkyun'u takmayıp gömleği ona giydirmeye başladığında Shownu onun yatağına oturmuş bekliyordu. Bir süre sonra düşünmekten kaşlarını öyle bir çatmıştı ki Changkyun kıkırdamadan duramadı.

   "Aklına ne takıldı Shownu-ah?" Shownu bir süre daha aynı şekilde düşündükten sonra mırıldandı. Aralarındaki en çok düşünen kişi olabilirdi.. Bunu önemsemedi, ciddi durumlarda ciddileşebilen birinin olması onlar için iyiydi.

    "Adam seni neden akşam yemeğine davet ediyor ki? En son sana kızgın değil miydi?"

   Changkyun verecek bir cevabı olmadığı için omuz silkerken Hyungwon gömlekle işini bitirmiş ve Shownu'nun yanına oturmuştu. Changkyun aynadan kendine bakarken Hyungwon oturduğu yerden onu izliyor ve düşünüyordu.

   Zaten Hyungwon son günlerde sadece düşünüyordu.

   Shownu dışında herkes olanları biliyordu. Herkes Hyungwon'a yüklenmemeye çalışsa da bu kolay değildi. Hyungwon'un kalbi gerçekten kırılmıştı ve olanları unutamıyordu. Hem Hoseok'a bağırıp çağırmak istiyor, hem de onun üstünde hiçbir hakkı olmadığı için kendini susturuyordu. Acaba Hoseok Hyungwon'un onu dinlediğini biliyor muydu? Bu soru sürekli aklında dönüp duruyordu.

   "Selam.. Pavyona mı gidiyoruz?"

   Changkyun içeri giren Minhyuk'a gözlerini devirirken mırıldandı. O da neden buluştuklarını anlamamıştı. Ya da neden bu teklifi kabul ettiğini.. Sadece, içinden öyle gelmişti.

  "Akşam yemeğine gidiyorum, beni evden alacaklarmış." Minhyuk başını salladı ve Changkyun'un saçlarını düzeltti. Ona baktıkça saçma bir şekilde gururlandığını hissediyordu. Changkyun birkaç hafta öncesine kadar iletişim kurmayı bile pek sevmeyen bir çocuktu ona göre. Şimdiyse ünlü bir konuşmacıyı ezebilecek nitelikte olduğunu düşünüyordu. O konuşmacı Lee Jooheon olsa bile.

   "Gel, seni arabaya bırakayım." Minhyuk'un Changkyun'a abilik taslaması hiçbir zaman bitmeyecek gibiydi. Gerçi, hiç kimse bundan rahatsız değildi ya.

  Changkyun son zamanlarda Jooheon'la çok yakındı ve bu Minhyuk'u da tedirgin ediyordu. Aynı zamanda, adama gerçekten taptığı düşünülünce onunla karşılaşma ihtimali Minhyuk'u delirtmeye yetiyordu.

   Araba sonunda geldiğinde kapısı açıldı. Kihyun büyük bir gülümsemeyle inerken Minhyuk'u görünce telaşlanmış ve adımlarını şaşırmıştı. Ardından kendini toplayıp Changkyun'a selam vermiş, ona kapıyı açmıştı.

   Minhyuk'la karşı karşıya gelince istemsizce telaşlanıyordu. Normalde böyle bir insan değildi. Bunu herkes biliyordu ama ne zaman Minhyuk'u görmüştü, o zaman herşey değişmişti. Yani, en azından o böyle düşünüyordu.

   Changkyun kapısı açılan arabaya binerken bu kadar çok şeye gerek var mı diye düşündü. İlk başta ona büyük bir kulis vermişlerdi, sonra giymek için birkaç kıyafet ve şimdi onu oldukça pahalı bir arabayla yemeğe götürüyorlardı. O bunlara ihtiyaç duymuyordu ya da istemiyordu. Ama Jooheon'un yaptığı nazikliği geri çevirmek de ayıp olurdu.

   Kihyun Minhyuk'un numarasını alabilme umuduyla ona selam verecekken Minhyuk öne atlamış ve onunla konuşmaya başlamıştı. Kihyun'un birgün  sarışınıyla konuşurken kalbi çıkacak diye ödü kopuyordu.

  "Merhaba, Kihyun. Bir sorun olmazsa numaranı alabilir miyim?"

   Kihyun soracağı şeyi karşısındakinden duyunca kalp krizi geçirmemek için bir süre derin nefesler aldı. Neden birden bire istemişti ki numarasını? Önemsemedi ve Minhyuktan telefonunu istedi.

  Kendi numarasını tuşlarken elleri titriyordu.

  "Teşekkür ederim." Minhyuk gülümsedi ve telefonunu geri aldı. Eğer Hyungwon yapamadıysa, Kihyun ve Shownu'nun arasını o yapacaktı.

   Kihyun da ona gülümsedi ve arabasına doğru ilerledi. Kapıyı açmadan önce tekrar Minhyuk'a bakmış, göz kırptıktan sonra konuşmuştu. "Mesajını bekliyorum!"

   Buna karşılık Minhyuk kıkırdayıp arkasını dönmüş, apartmana ilerlemişti. Kihyunsa arabayı çalıştırmış ve Changkyun'u Jooheon'un yanına götürmüştü.

   Yol sessiz ve sakin geçti. Changkyun konuşacak şey bulamıyor, Kihyun'sa sevinçten çığlık atmamak için susuyordu. Eve yakın olan restoranta geldiklerinde Kihyun arkasını dönüp Changkyun'a gülümsedi ve kapısını açmak için arabadan indi.

   Changkyun ise onu beklemeden kapıyı açmıştı. Kihyun'a teşekkür ettikten sonra içeri girdi ve etrafa bakındı.

   Jooheon'u siyah bir gömlek içinde gülümserken bulmuştu. O da yüzüne içten bir gülümseme yerleştirdi ve Jooheon'un yanına ilerledi. Hızlanan kalbini aldığı derin nefeslerle yavaşlatmaya çalışırken onun yanına varmıştı bile.

  "Selam." Jooheon onu görür görmez ayağa kalktı. Elini mi sıkmalıydı yoksa sarılmalı mıydı?

   Jooheon böyle ikilemlerde kaldığında her zaman içinden geleni yapardı ve tabii ki de içinden gelen şey Changkyun'a sarılmaktı. Changkyun kendini birden Jooheon'un kollarının arasında bulunca şaşırdı.

   Ardından o da kollarını Jooheon'a sarmıştı.

   "Changkyun.. Seni buraya neden çağırdığımı merak ediyorsun öyle değil mi?"

   Jooheon her zaman onun sorularına yanıt veriyordu. Hiçbir zaman onun tarafından cevaplanmayan bir sorusu kalmamıştı. Cevabı olmayan tek sorular, kendine sorduğu basit sorulardı.

   Mesela şuan, Jooheon'un vereceği cevap onun nefesinin teklemesine neden oluyordu. Peki neden böyle oluyordu?

   Changkyun kendine yine cevap vermemeyi seçti.

   "Umarım birgün tanışırız demiştim, hatırlıyorsun öyle değil mi?"

   Changkyun hızla başını salladı. Bunun nedenini deli gibi merak ediyordu. Aklından binlerce neden bulmuştu kendine. Ama bunlar Jooheon gibi bir insan için oldukça basit kalacak nedenlerdi. Changkyun nefesinin kesileceği bir neden bekliyordu karşısındakinden.

   "Seninle tanışmak istiyorum Im Changkyun. Seni, her noktanı ezbere bilecek kadar iyi tanımak istiyorum..." Jooheon boğazını temizledikten sonra Changkyun'un gözlerinin içine bakmış ve sesini güçlü çıkarmaya çalışmıştı. Onun karşısında her zaman güçsüzdü. Artık kabulleniyordu.

   "Seni sadece konferansımız için değil, kendim için çözmek istiyorum, Changkyun. Bana bunun için izin verebilir misin?"

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Y/N: Selam!!

        Jooheon yine beynimizi sikti gitti...

       Bu bölümü nasıl yetiştirdim inanın bilmiyorum... Sınav haftasında kriz geçiriyordum ve dedim ki 'HAY AMK BUGÜN BÖLÜM ATMAM LAZIM'

       Sonrasında matematik fasiküllerimi itip telefonumu yanıma çektim efenim.

       Biraz aceleci oldu, ben okurken birazcık sıkıldım sanki ama yine de sizi bölümsüz bırakmak istemedim♡

      Bu arada, aklımda bir 2won kurgusu var ama yetiştiremicem korkusuyla yazmıyorum... Sanırım birkaç bölüm yazıp garantiye aldıktan sonra yayınlıcam... Umarım ona da sevginizi gösterirsiniz 💛

    Henüz olmayan hikayemin reklamını yaptım amk. Neyse... Ben daha fazla saçmalamadan kaçayım...

    Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir, sizi seviyorum ❤

 

 

 

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin