18

1.5K 170 208
                                    

    "Hyungwonnie, gel dışarı çıkalım ben çok sıkıldım." Minhyuk Hyungwon'u kolundan çekiştirirken mırıldanıyordu.

   Hyungwonsa her günki gibi derin bir uykudaydı.

   "Shownu Kyun'la gitti.. Hadi biz de çıkalım dışarı hadi!" Hyungwon oflayarak gözlerini açarken ve söylene söylene ayağa kalkıyordu.

   Onu uykusundan uyandıran herkesten nefret ederdi ama Minhyuk bir istisnaydı. Onu uyandırırken o kadar tatlı oluyordu ki Hyungwon ona kıyamıyordu.

   Odasına ilerledi ve üzerine sıradan şeyler giydi. Uzun bacakları vardı, sanırsa arkadaşlarının en çok kıskandığı özelliği buydu.

  Hayır, dudaklarını daha çok kıskanıyor olmalılardı.

  Telefonunu cebine attı ve Minhyuk'u çağırıp evden çıktı. Yürüyüş yapmaya, yürürken de birşeyler yemeye karar verdiler.

   Minhyuk temiz havanın Hyungwon'a iyi geldiğini bilirdi. Bu yüzden ne zaman arkadaşının morali bozulsa onu bir şekilde dışarı çıkarır ve gezdirirdi. Şimdi de aynı şeyi yapıp Hyungwon'u rahatlatmak istiyor olmalıydı.

  Yol üzerindeki bir büfeden sandviç aldılar ve bir parka doğru ilerlediler. Bu parkı ilk kez görmüşlerdi ama oldukça hoş gözüküyordu. Herhangi bir banka oturmadan bir süre önce Hyungwon derin bir nefes aldı. Bu park ona hiçbir anlam ifade etmiyordu ama canı sıkılmıştı işte.

   Parkın biraz daha dışında kalan banklara doğru ilerlediler. Bu sırada Minhyuk Hyungwon'u neşelendirmek için sürekli konuşuyordu. Hyungwon oturmadan önce etrafına baktı ve yeni biçilmiş çimenlerin kokusunu içine çekti.

   Bu havayı gerçekten seviyordu.

   Fakat etrafına bakarken gözüne birşey takıldı. Oturacakları bankın hemen yanında, iki kişi vardı. Hyungwon gözlüklerini yanına almayı unuttuğu için net bir şekilde göremiyordu kim olduklarını. Ama oturuş tarzları kesinlikle kim olduklarını öğrenmek istemesine sebep oluyordu. Minhyuk'u dürttü.

   "Şunlar kim, görebiliyor musu-"

   "Siktir ordan." Minhyuk'un ağzı şokla açılmış karşı banklarında oturan Hoseok ve Kihyun'a bakıyordu.

   Aslında buna oturmak denemezdi. Hoseok tek bacağını kendisine çekmiş ve kafasını onun üstüne yaslamıştı. Kihyun ise kafasını Hoseok'un omzuna yaslamış, ağzı açık bir şekilde uyuyordu. Bir bacağı Hoseok'un yerdeki bacağının üzerindeydi ve diğer bacağı bankın üzerinde duruyordu. İkili bu şekilde büyük bir uykunun içindeydi.

   "Kihyun ve Hoseok.. Uyandırsak mı?" Minhyuk başını kaşırken sormuştu. İçinde bulundukları durumu çözememişti doğrusu. Neden bir bankta uyuya kalmıştı bu iki salak?

   "Bekle, açlardır şimdi bunlar." Hyungwon o gün yaşadıklarını unutmaya çalışarak parkın yakınlarındaki bir yere gitti ve ikiliye de sandviç aldı. Normal bir şekilde devam edebilirdi herhalde.

  Hoseokla göz teması kurmadan, konuşmadan.

  Minhyuk Hyungwon'un ne kadar düşünceli olduğunu görünce ister istemez duygulandığını hissetti. Ardından banka ilerlemiş ve Kihyun'un omzunu dürtmüştü.

  Kihyun sakince uyandı ve gözlerini ovuşturdu. Bir süre etrafa bakındı ama neler olduğunu anlayamıyor gibiydi. Karşısında Minhyuk'u görünce gözleri büyüdü, Hoseok'u dürtmeye başladı.

  Hoseok omzuna gelen ani darbelerle yerinden sıçramış ve korkuyla nefesini çekmişti. Buna karşılık Minhyuk ve Kihyun kıkırdamıştı. Hyungwon ise sadece izlemekle meşguldü.
 
  Ardından Hoseok, Hyungwon'u gördü. Birşey düşünmesine fırsat verilmeden de önüne bir sandviç uzatılmıştı. Hoseok başıyla selam vererek teşekkür etti. Kihyunsa çoktan kahvaltısını yemeye başlamıştı.

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin