23- Konferans sonu

1.4K 161 207
                                    

"Yani demek istediğim, yeniden tanıştığın bir insana yeniden güvenebilecek kadar olgun musun, Kyun?"

Changkyun ani sorulardan nefret ederdi. Gerçi, bu olayın içinde olduğundan beri ani sorularla baş etmişti ama, bu kadar düşünmesine sebep olacak olan soruları hiçbir zaman sevememişti.

Konferans sırasında arkadaşlarının tarafından değil de birden diğer taraftan bir el kalkmıştı ve Changkyun ona söz verirken titriyordu. Söz verdiği kişi babası değildi ama, verdiği cevabın kesinlikle babasına yönelik olacağını biliyordu.

Elini kaldıran kişi soruyu sorarken oluşan sessizlik normal olabilirdi ama herkesin sadece o adama kitlenmesi...oldukça garipti. Changkyun onu bir yerden tanıdığına emindi ama nereden, kesinlikle çıkaramıyordu. Bu sırada Minhyuk'un yine kendini tutamayıp bağırdığını duydu.

"Tanrı aşkına.. Jackson Wang burada ve siz sessiz kalıyorsunuz!" Yine birkaç kişi ona dönmüş, yine rezil olmuş hissetmişti ama sesini çıkarmadı.

Sadece internetten takip edebildiği insanları gerçekte görmek onu fazla heyecanlandırıyordu. Bir süre sonra dikkat tekrar Jackson'a toplanırken Kihyun kıkırdayarak Minhyuk'un kızaran suratını izlemeye başlamıştı.

Biraz uzaktaydı ama, sarışınını görebiliyordu.

Minhyuk'un yanında oturan Shownu ona döndüğündeyse oturduğu yerde dikleşti. Shownu'ya baş selamı verirken eli ayağı birbirine dolanmıştı sanki. Gerçekten, Minhyuk'u kesmeye çalışırken yakalanmak iğrenç bir şeydi. Bir de üstüne onu beğenen birine yakalanmak...Kendini pataklamak istedi. Shownu'ya karşı mahcup hissediyordu.

Neyse ki Changkyun konuşmaya başlamıştı, kendini dövmeyi biraz daha sonraya bıraktı.

"Yeniden tanışmayı basit birşey olarak görmüyorum. Yani, sana neler yapabileceğini bildiğin birine tekrar saf bir güven beslemek...saçma değil mi?"

Babasına bakmamaya çalışırken Jooheon'la göz teması kurdu. Her dayanamayacağını hissettiğinde Jooheon'a bakıyordu zaten. Bu da kendini rahatlatmanın oldukça değişik bir yöntemi olmalıydı.

   Jooheon bir süre Changkyun'un gözlerinin içine baktı ama salonla ilgilenmesi gerekiyordu. İzleyicilere döndüğünde Hyungwonla göz göze geldi ve gülümsedi. Bütün konferans boyunca oldukça sessiz kalmıştı o çocuk, Jooheon Hoseok kötü birşeyler yapıyor diye endişeleniyordu.

Hoseok'un uzun zamandır arkadaşı olmasa, onun iğrenç bir insan olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdi. Ama ona göre Hoseok şuan aradaydı, ne yapacağını bilmiyor ve ihtiyacı olan ilgiyi tanımadığı insanlarda arıyordu. Bu yüzden pek birşey diyemezdi.

Tek bildiği Hoseok'un Hyungwon'a gerçekten kapılacağıydı.

   Bu sırada Kihyun heyecanla elini kaldırdı. Sanki birşey yakalamış gibi mutluydu. Açıkçası Jooheon Kihyun'a söz vermekten biraz korkuyordu.. Bunun sebebini de herkes az çok tahmin edebilirdi zaten.

   "Changkyun bu konuda kendinden çok emin.. Kyun, birşeyler mi yaşadın?"

   Changkyun derin bir nefes verdi. Bu sorunun geleceğini biliyordu zaten, telaş yapmamaya çalışırken babasına döndü gözleri. Babasının aciz bakışı karşısındaysa sinirle kaşlarını çattı ve belki de sonrasında çok pişman olacağı şeyler söyledi.

   "Evet, yaşadım.." Bir adım öne atıp Jooheon'un yanından uzaklaştı ve seyircilere yakınlaştı. "Aslında güzel bir yer yakaladın, Kihyun. Öz babamla yaşadım hemde..."

   Jooheon tahmininin doğru çıkmasıyla emin bir surat ifadesine büründü. Bu sırada Kihyun'un yanında oturan Jackson mikrofonu almıştı. Changkyun yutkundu.

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin