33

1.4K 149 188
                                    

Hoseok yürüyüşünü hızlandırıp koşar adımlarla Kihyun'un yanına ilerledi. Ne bok yemişti, bunu nasıl düzeltecekti en ufak bir fikri yoktu ama o an önemli olan şey bu değildi. O an Hyungwon'a dokunacak en son kişi olmalıydı, bu yüzden Kihyun'a haber verecekti ya.

"Tuvaletlerin önüne git, ona yardım et." Kihyun'un anlamayan gözleriyle karşılaştığında Hoseok ofladı ve sesini biraz daha alçalttı.

"Kihyun... duramadım."

Daha fazla konuşamadan kafenin çıkışına ilerlediğinde Jooheon kaşlarını çatarak arkadaşlarının olduğu tarafa bakmıştı. O an orada neler dönüyordu anlayamıyordu.

"Siktir... Siktir Hoseok." Kihyun, daha önce hiç bu kadar hızlı atmayan kalbiyle beraber Hyungwon'un yanına ilerlerken sadece küfür edebiliyordu. Hoseok duramadıysa, gerçekten ciddi birşeyler vardı.

Sonunda aradığı kişiyi bulduğunda, hayatında hiç afallamadığı kadar büyük afalladığını hissetti.

Yerdeki çocuk bacaklarını kendine çekmiş, kafasını o ince bacaklarına yaslamış hıçkırarak ağlıyordu. Sesli, çok sesli ağlıyordu ama müzik öyle bastırıyordu ki bunu, Kihyun kalbinin sıkıştığını hissetmişti.

"Siktir, Hyungwon sakin ol. Ben geldim." Yerdekini yavaşça kaldırmaya çalıştığında duyduğu cılız bağırış gözlerini kapatmasına, bir süre hareketsiz durmasına neden olmuştu.

"Neden daha önce gelmedin?" Hyungwon, onun gözlerinin içine bakarak yavaşça cümlesini kurduğunda Kihyun bir kere daha, seslice küfretti.

Ardından onu kolundan tutmuş, yavaşça ayağa kaldırmıştı. O iyiydi. Evet, yürüyordu ya da konuşuyordu ama Kihyun çok iyi biliyordu Hyungwon'un canının nasıl yandığını. Yani, o ruhsal çöküntüyü anlamak zor olmasa gerekti.

Gerçi, bunu yaşamadan ne kadar iyi çözebilirdi ki?

"Özür dilerim. Siktir, çok özür dilerim. Eve gidiyoruz Hyungwon."

Onlar kapıya ilerlerken diğerleri yanlarına gelmişti. Jackson, Jooheon, Kyun, Shownu ve Minhyuk.. Hepsi orada, yorgun çocuğa neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Neyse ki birkaç saniyelik bakışmanın ardından Shownu Hyungwon'u tutmuş, kucağına almıştı.

"Neredeydi?"

"Tuvaletlerin önünde buldum." Shownu ilk Hoseok'un sonra da Hyungwon'un tuvalete gittiği o anı hatırlayınca başını hızla salladı. Sinirini başka bir ana saklamayı denediği sürede kısa bir anlığına Kihyuna bakmış, ardından kapının dışına çıkmış ve bir taksi çevirmişti.

"Shownu-ah, nereye?" Kihyun arkasından çıkıp seslendiğinde Shownu, Hyungwon'u eve götüreceğini söyledi.

Ardındansa... Hoseokla biraz konuşacaktı.

"Ben de geleceğim." Kihyun taksiye ilerlerken Shownu Hyungwon'u arabaya bindiriyordu. Ardından arkasını dönmüş, taksinin ön kapısını açmaya çalışan Kihyun'u durdurmuştu.

"Eğer beni engelleyeceksen... Kihyun, gelme."

Buna karşılık Kihyun başını hızla iki yana salladı. Ardından arabanın ön koltuğuna oturmuş ve adresi şoföre söylemişti. "Seninleyim, Shownu."

Şimdi arabaya bindiklerinde Hyungwon arkada oturmuş, Shownu'nun yüzünde beliren gülümsemeye baktıkça gülümsüyordu.

Shownu'nun diğerlerine geç gelmelerini söylemesinin ardından sonunda yola çıktıklarında Hyungwon sessizce başını Shownu'nun omzuna yasladı. Bunu çok sık yapmazdı, ama o an gerçekten yapmak istemişti.

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin