6

1.7K 180 56
                                    

  Changkyun, elinde tuttuğu karta bakarken nasıl bir belaya bulaştığını düşünüyordu. Yaklaşık bir saatte yaşadığı stresi artık sürekli yaşayacaktı. Buna katlanabilir miydi bilmiyordu.

  Alırken kesinlikle kullanmayacağına emin olduğu kartı elinde birkaç kere çevirdi. Üzerindeki numarayı aramak o kadar da zor değildi. Sadece yapmak istiyor muydu, bilmiyordu.

   Bir süre daha düşündü. Aklından onlarca fikir geçiyordu ama hiçbiri mantıklı değildi. Ne yapmalıydı?

   "Kyun... İyi misin?" Yanına oturan Hyungwon'a gülümseyerek baktı ve başını salladı. Sadece kararsızlık onu biraz yormuştu.

   "Aramak istemiyorsan, yapmak zorunda değilsin. Oraya gitmek zorunda da değilsin."

   "Zorundayım." Hyungwon konuşmak için tekrar ağzını açmıştı ama Changkyun'a ne demesi gerektiğini bilmiyordu.
 
   Bu sırada Changkyun hızla ayağa kalktı ve odasına ilerledi. Bunu yapacaksa da yalnız başına yapacaktı. Kartın üzerindeki numarayı telefonuna geçirdikten sonra kaydetti ve telefonu kulağına götürdü. Boğazını temizlerken sakin olmaya çalışıyordu.

   "İyi günler! Nasılsın Changkyun?" Karşısındaki oldukça neşeli ses onu mutlu etmişti ama gerginliğini götürememişti.

   "İyiyim Bay Shin." Karşısındaki adam kıkırdarken Changkyun bunun nedenini arıyordu.

   "Bana adımla hitap edebilirsin Kyun. Artık bizimlesin."

   "Öyle miyim?" Hoseok Changkyun'un sesindeki sorgulamayı duyduğunda bir kıkırtısını daha serbest bıraktı. Changkyun ise cevap alamadığı için sinirlenmişti.

   "Uzun bir süre bizimlesin Changkyun. Rahatsız hissetmeni istemem."

  Bu sefer kıkırdayan kişi Changkyun'du. O konferansa gittiğinden beri rahat hissettiği bir an bile olmamıştı. Şimdi karşısındakine adıyla hitap etmek mi onu rahatlatacaktı? Bu gülümsemesinin genişlemesine sebep olmuştu sadece.

   "Beni neden aramıştın?"

   Asıl gerildiği konu şimdi konuşuluyordu. Bunu yapmalı mıydı? Yapması mantıklı mıydı bilmiyordu. İçerde onu bekleyen arkadaşları aklına gelince yapmasının mantıklı olduğunu düşündü.

   "Bir süre sizinle olduğuma göre..." Nasıl söyleceğini bilemedi. Bir süre bekledikten sonra cümlelerini toparlayabilmişti. "Arkadaşlarımın da konferansa girebilmesini istiyorum. Para vermelerine gerek kalmadan."

   Hoseok bunu duyduğunda bir süre tedirginliğini üzerinden atamamıştı. Onlar mantıklı şeyler soruyordu ve Jooheon'un yine savunmasız kalma ihtimali hoş değildi. Ama bu korkusunu Changkyun'a gösteremezdi.

   "Tabii. Üç kişiler öyle değil mi?" Changkyun onayladıktan sonra teşekkür etmesi gerekip gerekmediğini bir süre düşündü. Ama buna fırsat kalmadan Hoseok konuşmuştu.

    "Tamamdır Changkyun. Bundan sonra bir süre bizimlesin. İyi anlaşalım."

    Changkyun olumlu bir ses çıkardıktan sonra telefonu kapattı. Şimdi biraz da olsun arkadaşlarına karşı iyi hissediyordu.

    "Gelebilir miyim?" 

    Kapının önünde bekleyen Minhyuk'un morali biraz bozuk gibiydi. Changkyun başını sallayıp yanını işaret ettiğinde Minhyuk hemen oturdu.

   "Kyun... Son günlerde üzerine geliyorum, öyle değil mi?"

   Yere bakarak konuştuğunda Changkyun da onunla aynı yere bakmış, sonra da arkadaşına dönmüştü. Onu mutsuz görmek Changkyun'u üzüyordu.

   Canı her sıkıldığında yaptığı şeyi yapıp Minhyuk'un bacağına yattı ve ona baktı. Minhyuk şimdi gülümsüyordu.

   "İyi ki yanımdasın."

   Minhyuk gülümseyip kucağındakinin saçlarını okşarken olacakları düşünmeden edememişti.

   Hayranı olduğu adam en yakın arkadaşlarından birinin üzerine ne kadar ağır oynayabilirdi ki? Changkyun üzülürse, ne hissetmesi gerekiyordu?

   Lee Jooheon'u hiç böyle tahmin etmemişti. Adam ona göre tanrı tarafından özenle yaratılmış büyülü biriydi ve etrafına mutluluk saçıyordu.

   Son konferansta ise bunun tam tersi olmuş, birçok kişiyi memnun edememişti. Ayrıca en yakın arkadaşını zayıf yönlerinden vurmuş ve onu üzmüştü. Bunu düşünmesi üzülmesine sebep olduğunda Changkyun dolan gözlerini görmesin diye kafasını yukarı kaldırdı.

    "Hey! Niye ağlıyorsun?" Minhyuk sesini çıkarmamış, biraz daha kendini tutmuştu. Changkyun'a onu üzecek her türlü açıklamayı yapmaktan kaçınıyordu.

    "Minhyuk, sorun sana kötü davranmam öyle değil mi?" Changkyun ona yazdıklarını hatırlayıp pişman olurken Minhyuk'a sarılmak için yerinde dikleşti. Arkadaşını üzgün görmeye dayanamıyordu.

   "Seni çok seviyorum Minhyuk-ah. Lütfen beni affet, o an çok stresliydim."

   Kollarını diğerinin boynuna dolayıp sıkıca sarıldı. Sırtında hissettiği kollar onu sararken daha mutluydu. Minhyuk akan gözyaşını elinin tersiyle sildi ve Changkyun'a sarılmaya devam etti.

   "Seni üzecek diye korkuyorum."

   Changkyun şimdi anlamıştı neler döndüğünü. Minhyuk'a daha sıkı sarılırken mırıldandı. Söyledikleri karşısındakini daha iyi hissettirmek içindi.

    "Ama o Lee Jooheon... Beni üzmez."

    Minhyuk kıkırdarken Changkyun'un kafasına hafifçe vurdu. Neden böyle romantik bir an yaşadıklarını hala anlayamamışlardı ama Changkyun bundan mutluydu.

   Samimi olabildiği sayılı insanlardan biriyleydi. Bu onu her zaman mutlu edecekti.

   "10 dakikadır sizi izliyorum. Ne yapıyorsunuz?"

   Kapıda iğrenen bir surat ifadesiyle onlara bakan Shownu'ya dil çıkarıp güldüklerinde Shownu gözlerini devirmişti.

   Ardından o da gidip kollarını diğer ikisine dolamış ve sevgi yumağına dahil olmuştı.

   "Pizza söyledim hadi gelin! Kyun seninkine mantar koydurtma-"

    Odadaki üçlüyü görmesiyle sözü yarıda kalmış ve gülümsemişti Hyungwon. Mutfaktaki sıcak pizzaları unutmuş, karşısındaki salaklara bakıyordu şimdi.

    "Bana yeriniz vardır umarım."

    Shownu kollarını açıp Hyungwon'a da yer verdikten sonra Changkyun'un yatağında dört kişi sarılmış ve gülmeye başlamışlardı.

    "Artık girerken bilete ihtiyacınız yok, hallettim."

   Buna en çok sevinecek kişinin Minhyuk olduğunu bildikleri için hepsi ona döndü. Minhyuksa heyecanını içinde tutamamıştı. Çığlığı odayı doldururken Shownu, Changkyun ve Hyungwon mutfağa, pizza yemeye koşturuyordu.

•°•°•°•°•°•°•°

Y/N: Niye duygusal bir bölüm yazdım¿ Aklımda da hiç öyle birşey yoktu ama nedense içime sindi değiştirmek istemedim.

       Gidişatı nasıl buluyorsunuz? Yavaş yavaş ilerlediği için hala net bir şekilde olaylara giremedim ama şekilleniyor gibi bence.

     200 OLMUŞUZ DELİRİCEM ŞİMDİ SİZİ ÇOK SEVİYORUM.

      Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir♡

  

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin