53

1.3K 133 49
                                    

  "Diğerleri nerede?" Hoseok, Hyungwon'un kapısında onunla konuşurken merakla içeri bakındı.

   Döndükleri günün ertesi günü Hyungwon onu evine çağırmış, Hoseok da Kihyun'un deyimiyle 'ayaklarını götüne vura vura' gelmişti. Ne yapacaklardı bilmiyorlardı ama beraber olmaları bile güzel bir olaydı.

   Hyungwon bir süre daha boş boş Hoseok'un suratına baktıktan sonra kendine gelmiş, onu eve almıştı.

   "Geziyor hepsi dışarıda, Minhyuk yarın işe başlayacak. Üstüne yeni birşeyler alıyordur muhtemelen." Hoseok başını salladı ve etrafa bakındı.

    Oraya ilk kez geliyordu ve Hyungwon'un yaşadığı ev tabii ki ilgisini çekmişti. Küçük bir yerdi gerçi, ama tam da Hoseok'un düşündüğü gibiydi. Salonun bir kısmını çizdiği resimlere ayırmıştı, bir sürü tablo görüyordu.

    O kısma ilerlerken Hyungwon utançla başını eğdi. Orayı düzenlemeyi unutmuştu ve oldukça fazla çizim vardı.

    Hoseok'un çizimleriyle beraber.

    Eline aldığı birkaç resimden sonra gözüne saçları kırmızıykenki hali çarptı Hoseok'un. Hyungwon onu birebir çizmiş, altlarda bir yerlerde saklamıştı muhtemelen.

    Resmi Hyungwon'a gösterip gülümsediğinde karşısındaki kızarmış yanaklarını saklamak için arkasını döndü ve kıkırdadı. Hoseok da ona katılıp kıkırdarken küçük de olsa bir açıklama beklemişti.

    Resimde Hoseok yanına dönüktü ve bu boydan bir resimdi. Karanlık bir alanda bir kapının önünde duruyordu ve gülümsüyordu.

    "Seni ilk böyle görmüştüm. Changkyun'un kulisinin önündeydin."

     Hoseok şaşkın ifadesini yüzünden silmeye çalışırken resmi yerine bırakmış, kendini konuşmaya zorlamıştı. Ama ağzından herhangi bir kelime çıkamamıştı bile.

    Biraz daha arkalarda, sanki saklanmış gibi duran resmi aldı eline. Yine kendisiydi, ama burada korkutucuydu biraz daha. Yüzü ifadesizdi, canlı bakmıyordu ve öfkeli gözüküyordu.

    Hyungwon yaşadıkları kötü anlardan birinden etkilenmişti muhtemelen.

   "O gün.. Kafedeki koridorda görmüştüm yüzünü böyle. İfadesiz bakmayı çok seviyordun da.."

    Hoseok gözlerini kapatıp resmi elinde tutmaya devam etti. Ne diyeceğini bilemez haldeydi, üzgündü ve kötü hissediyordu.

    İçinden yine özür dilemek geldi ama buna gerek yoktu, Hyungwon içinde bulundukları saçma durumu resmi alıp eski yerine saklayarak bitirmişti çünkü.

    "Aç mısın?" Hoseok buruk bir gülümsemeyle beraber başını salladı. Buna karşılık Hyungwon gözlerini devirmiş, onu kolundan tutmuştu.

   "Üzül diye bakmana izin vermedim onlara. Neyse ne, geçti bitti her şey."

    Onu mutfağa çekmiş, yaptığı birkaç yemeği önüne koyuvermişti. Ardından kendisi de karşısına yerleşip yemeğe ortak olmuştu.

    Hoseok bu kadar fazla sevilmenin karşılığını nasıl ödeyeceğini bilemedi. Hyungwon her ne yapıyorsa öyle büyük bir incelikle yapıyordu ki, Hoseok daha önce hiç hissetmediği kadar masum hissediyordu onun yanında.

    Ona hala onu sevdiğini söylemediği geldi aklına. Söylemenin zamanı gelmiş miydi? Emin olamadığı için biraz erteledi bunu, elbet zamanı gelecekti ve bu zaman oldukça yakındı.

    "Evde ne yapılır diye düşündüm ama hiçbir şey bulamadım Hoseok, ama dışarı çıkasım da yok.."

     Hyungwon kendi kendine oflarken Hoseok kıkırdamış, her şeyden önce karşısındakinden giyilecek rahat birşeyler istemişti. Hyungwon hızla ayağa kalktı ve odasına, büyük kıyafetler bulmaya gitti.

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin