56

1.2K 116 44
                                    

"Bak sana ne dicem.." Kihyun, Hyungwon'un yanına yaklaşırken uzakta Jaebumla şakalaşan Hoseok'a kıkırdıyordu.

Hyungwon, hınzır hınzır sırıtan Kihyun'a gülümseyip etrafı izlemeye devam etti. Kihyun'un ondan laf almaya çalıştığı belliydi, neyse ki susmayı iyi biliyordu.

"Bana ne olduğunu söyle, ben de sana telefonumdaki tüm Hoseok fotoğraflarını atıyım." Hyungwon, gözlerini kapattı ve olduğu yerde durdu. Bu duyduğu ona aşırı mantıklı gelivermişti.

Karşısındaki pis pis sırıtırken Hyungwon uzun bir süre düşündü. Ardından hızla Kihyun'a dönmüştü.

"Gerek yok, o zaten istesem atar.." Gözlerini Hoseok'a çevirip sırıttığı sırada konuşma ihtiyacı hissetmişti. Kihyun'un sinirini bozmak onun da hoşuna gidiyor gibiydi.

"Atmasına bile gerek yok aslında, istediğim zaman görebiliyorum."

Kihyun, Jooheon'un deyişiyle 'hiçbir sike yaramayan delici bakışlarını' Hyungwon'a atmaya başlamadan birkaç saniye önce Hyungwon ona göz kırpmış, ardından hızla Hoseok'un yanına ilerlemişti.

"Etrafa şöyle bakmayı kes, insanları korkutuyorsun." Jooheon, Changkyun'u da yanında sürükleyerek Kihyun'un bulunduğu masaya geldiğinde Kihyun kendini düzeltti. Sonra bir ümit, Changkyun'a eğilivermişti.

"Sen ne olduğunu bilirsin Kyun-ah, hadi söyle bana."

Kyun, en az Hyungwon kadar savunmasızdı ama elinde Kihyun'a söyleyecek hiçbir şey bulunmuyordu. Bu yüzden o da bilinmezlik içinde başını iki yana sallamış, Kihyun'un küfür nöbetlerine girmesine sebep olmuştu.

"Hayatım Minhyuk'un ibneliklerine hazırlıksız yakalanmakla geçiyor. Ne olacak sakin sakin gelip 'Tamam Kihyun hadi sevişelim' dese? İlla bir boklar yiyecek.."

Changkyun onun bu dediğine kıkırdarken Jooheon gözlerini devirmiş, ardından Jaebum'u yanlarına çağırmıştı. "Selam."

Jaebum, gülümseyerek onlara baktığında Kihyun ofladı. Jaebum'u ne kadar sevse de siniri bozuk olduğundan kimseyle samimi bir muhabbete girmek istemiyordu.

Bu sırada Shownu, Jaebum'un elini sıkarken gülümsemişti. Herkesin Jaebum'u sevmesi mükemmel bir olaydı ve huzurlu hissediyordu. Jooheonla Jaebum hakkında olan konuşmasını hatırlayınca hafifçe kıkırdadı.

Bu sırada Jaebum sırıtarak ona dönmüş, sonrasında sürekli sessizce küfürler eden Kihyun'a bakmıştı.

"Ne oldu sana?" Jooheon 'Minhyuk' diye mırıldanırken Jaebum anladığını belli etmek için başını sallayıp, ardından Kihyun'u neşelendirmeye çalıştı.

Yalnız bunu, asla yapmaması gereken bir şekilde yapmıştı.

"Merak etme, Minhyuk bugün saç-" Shownu, onun ağzını hızla kapatırken Hoseok şaşkınlıkla, Jooheon ise kınayarak Jaebum'a baktı.

"Yuh be oğlum, ağzını kapatmayı bilmiyor musun?" Hoseok telaşla konuşurken Shownu'nun reflekslerine dua ediyor, Kihyun'un birşey duymamasını umuyordu.

Neyse ki Kihyun stresten küfürler etmekle meşguldü. Şimdiye kadar anlaması gerekirdi ama, aptal olduğunu bu şekilde açığa çıkaracağını herkes fark etmişti.

Kafedeki ışıklar daha loş bir şekilde yanmaya başlarken herkes yerinde dikleşmiş, Jooheon karanlıktan faydalanıp Changkyun'un belini tutarken Hoseok utanmadan elini Hyungwon'un kalçasına koymuştu. Jaebum ve Shownuysa bunları fark edip kıkırdıyordu işte.

Kihyun da hunharca tırnaklarını yemeyi bir çözüm olarak görmüş olmalıydı.

Götünde atmaya başlayan kalbini sakinleştirmeye çalışırken gözlerini kapattı. Artık bir şeyler olmalıydı, Minhyuk birşeyler yapmalıydı ve.. Sonunda Kihyun da mutlu olmalıydı.

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin