22- Üçüncü Konferans

1.4K 167 142
                                    

   "Hoşgeldiniz!" Jooheon gülümseyerek kalabalığı selamlarken Changkyun da ona katılmıştı. Artık kendini bu sektörün bir parçası gibi hissediyor, sokakta insanlar onu tanıdıkça oldukça değişik oluyordu.

   İlk konferanstaki koltuğuna otururken gülümsedi. Tam da oturduğu yerde herşey başlamış, şimdi de devam ediyordu. Bu büyük birşeydi.

  Lee Jooheon, artık hayatının büyük bir kısmında yer alıyordu.

  Jooheon onun yanına otururken gülümsedi ve başıyla Changkyun'a selam verdi. Karşılığını alırken gülümseyişini yüzünden silmemişti. Bir süre yan yana oturdular. Bu sırada Changkyun, arkadaşlarını arıyordu.

   Sonunda orta sıralarda arkadaşlarını gördü. Kihyun ve Hoseok uzakta bir yerde olmalıydılar çünkü onları hala görememişti. Arkadaşlarına selam vereceği sırada Shownu'nun rahatsız bakışlarını üzerinde hissetti.

  Bir süre anlamayan gözlerle baksa da sonunda, Shownu'nun işaret ettiği yere gözü çarpmıştı. Sessizce yutkunurken gözlerini kapattı.

  Bu bir şaka olmalıydı. Herşey güzel giderken bu, kesinlikle bir şakaydı.

  Jooheon Changkyun'un bir şeye takıldığını görünce insanların fark etmemesi için bir süre kendi başına konuşmaya başladı. Belki bu şekilde Changkyun'un dikkati dağılır ve  Jooheon'a odaklanırdı.

   Fakat Changkyun adeta kitlenmişti, o an oradan kalkıp gitmek için nelerini vermezdi ki.

   "Bugün Changkyun'la biraz sohbet edeceğiz. Aslında, tanışacağız demek daha doğru." İzleyicilerin dikkatini kendi üzerine çekmesi gerektiğini fark edince ayağa kalktı. Biraz uzağa yürürken birkaç kişi dışında herkes Jooheon'a bakmıştı.

   "Changkyun'un samimi olmak istemediğini artık hepimiz biliyoruz. Bundan sonra farklı bir yol izleyeceğiz. Onun da istediği gibi tanışacağız, öyle değil mi?"

   Changkyun geçiştirmek istercesine başını sallarken ona bakmayı kesmeye çalıştı. Sonuç tam bir hüsrandı, karşısında o surat ifadesiyle duran bir insana nasıl bakmazdı ki!

   Oturduğu yerde küçülüp, kaybolmak istedi. Belki Jooheon bunu umursamazdı ve büyük, başarılı hayatına geri dönerdi. Arkadaşları çokça üzülürdü ama yapacak birşey yoktu. Bazen birileri üzülmek zorunda kalırdı.

   Changkyun saçmaladığını fark ettiğinde gözlerini kapattı ve kafasını çevirdi. Şimdi tekrar, Shownu'ya bakarken ayağa kalktı. Mikrofonu ağzına yaklaştırırken titremişti.

   "Tanışmak birşeyi karşılıklı çözmeden önce yapılması gereken birşey bence. Seninle tanışmak istememin sebebi buydu."

   Sonunda ağzını açabildiğine sevindiğini hissetti. Birkaç dakika sonra düşüp bayılacakmış gibi hissediyor olabilirdi ama iyiydi de. Hem Jooheon yanındaydı, en kötü ihtimalle bayılırken, yere düşmeyeceğini biliyordu.

   Bir süre boyunca izleyicilerle karşılıklı olarak kendileri hakkında konuştular. Changkyun'un söylediği birkaç tane yalan vardı ama, bazen zorunda kalabiliyordu. Sonuçta, ciddi anlamda milyonlara sesleniyorlardı.

   Aile konusu her açıldığında kısa kesiyordu. Bu soruları cevaplarken sanki destek alırcasına Shownu'ya bakıyor ve güvende hissediyordu.

   Ona kesinlikle bakmamaya çalışıyordu. Çünkü o yöne döndüğünde bile kalbinin sıkıştığını ve daha fazla dayanamayacağını hissediyordu.

   Bir sıkıntı kesinlikle vardı, Jooheon bunun farkındaydı ama elinden ne gelebilirdi ki? Durumu bilmiyordu, çözemiyordu. Molanın yaklaşmasını bekledi, belki Changkyunla konuşabilirdi.

Cold like ice •° JookyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin