0.9/ Desenli Takım Elbise

1.4K 151 210
                                    

Yılın üç yüz altmışıncı günüydü ve kar yağışı, günlerdir olduğu gibi kasabayı istila etmiş durumdaydı. Yıllardır ikizim ve onun sevgilisi ile yaşadığım apartman dairesindeydim, ev sakinleri zaten medeni insanlar olsa da kapı kilitliydi. Utanmasam önüne bir eşya koyacaktım.

Ceviz ağacından yapılmış antika aynama paralel duran sandalyede oturuyordum. Kendi görüntümü izlemek tuhaf geliyordu. Az önce yıkandığımdan olsa gerek, burnuma buram buram frezya aromalı duş jelimin kokusu doluyordu ve tenim nemliydi, üzerimde de yalnızca iç çamaşırları vardı. Bir de, boynumdaki ametist taşı.

Makyajsızdım, normalde de çatlak dudaklarımı yumuşatmak için sürdüğüm koruyucuları, bir de parlatıcıları, saymazsak yapmayı tercih edenlerden değildim. Göz altı torbalarımla ve gerçekten kısa olan kirpiklerimle dolaşmaya alışkındım. Kamufle etmeye çalışsam elime ne geçecekti sanki; kimden, neyi, neden gizleyecektim?

Arkamda duran tek yattığım çift kişilik yatağımda büyük annemin beyaz elbisesi duruyordu. Bir kez daha onu giyecektim. Saçlarım da kurusun, örerdim yine. Belki bu sefer değişik tarzda yapabilirdim ama, hepsini toplamak yerine sadece bir tutamını klişeleşmiş tarzda oluştururdum. Maksat özel görünmek değil miydi, görünürdüm ben de.

Günün on üçüncü saatiydi, odanın içinde korkutucu bir sessizlik hakimdi, dışında ise telaşlı bir gürültü. Büyük ihtimalle Valerie, Matt'e defile yapıyor ve Matt de, iltifatlar yağdırıp ne giyse yakışacağını söylüyordu. İdeal çiftlerdi ya hani, hata payı yoktu. Valerie mükemmel olmak zorundaydı, onlarca kıyafetinin arasından en güzelini seçip nedime sıfatını taşıyacak güzelliğe sahip olmazsa, ölürdü. Matt de şahitlik yapacağından jilet gibi duran takım elbisesini özenle giyerdi. Bacağı kasılır, yine de ütüsünü bozmazdı. Çok sinirlenir, günün anlam ve önemi yüzünden küfür etmezdi. Kravatı da partnerinin kıyafeti ile aynı renk olmak, zorundaydı.

Binlercesi gibi bu çift de, kendi oluşturdukları değer yargıları ile yaşamak zorundalardı.

Uzun, kahverengi saçlarım kuruyacağa benzemiyordu, buna rağmen örüyordum. Yansımama bakarken de yüzüğüm çarpıyordu gözüme. Benim demeye ne de çabuk alışmıştım. Olsun, Teddy'e oğlum derken de sürçmemişti ki hiç dilim. Benliğim, yeniliklere açıktı. Ama kalbim de aynı potansiyele sahip mi, emin değildim. Bir kez daha; olsun, çünkü dönüşü yoktu artık. Bir saat sonra, evlenecektim.

Olayın ismi bakımından, aynı ilki gibi. Bir kadın, bir adam ve bu değerli günde onları yalnız bırakmayan davetliler eşliğinde, yemin ederek, heyecanlı tavır sergileyerek. İçeriği bakımından ise, bambaşka bir şekilde. Gelinlik yok, yaldızlı davetiye, alınmış onlarca kıyafet, kuaföre verilen yüzlerce sterlin yok. En önemlisi de, aşk yok.

Olmamalı.

Aynadan kendime attığım boş bakışlardan ve zihnimde dolanan belirsiz düşüncelerden daraldığımı anladığım ilk anda kalkıp elbiseyi giydim. Gelinliğe benzemediği apaçık ortadaydı ancak sorun teşkil etmiyordu. Üzerime yakışıyordu, bu gün için özendiğim belliydi ve ne de olsa...ileride bunun için pişman olacak öngörülere sahip değildim. Harry'nin yanında sönük kalacağımı ve şahit olanların bugünü asla unutmayacaklarını bilsem bile hazırlıklarım bu kadardı.

Nihayet yapacak işlerimi bitirdiğimde varlığının bilinmemesi için (daha çok bencillik yapıp yıllardır yalnızca kendime sakladığım için, hatta bunun yüzünden Matt'e yalan söyleyip yalanımın ifşa olmaması için) halının altına koyduğum, büyük babamın içine düşüncelerini ve tecrübelerinden kalan değerli parçalarını yazdığı defteri çıkardım. Ardından rastgele bir sayfasını açıp okumaya başladım. Beni rahatlatacağını, heyecanımı alıp hislerimi dengeleyeceğini biliyordum. Her zaman öyle olmuştu, kendimi bastırmak adına başvurduğum her aktivite kısa süreliğine ferahlık vermiş, sonunda duygularım misliyle gün yüzüne çıkmıştı. Yani bastırmak veya yön vermek doğru değildi, zor olan kabullenmekti. Matthias Evan Willoughby'nin yalnızca kendi derdine deva olamayan yazıları da, kabullenme sürecimin daima başlangıcıydı.

Chaos and The Calm | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin