1.0/ Bastırılan Duygular

1.2K 148 186
                                    

"Çok tuhaf." Matthew, bacağına yatan Valerie'nin saçlarını okşamaya devam ederken bir kez daha yakındı. Yaklaşık kırk dakikadır Harry'nin bu zamana kadar evlenmemiş olmasını eleştiriyordu.

"Adam psikolog, doktorluğun yanından bile geçemese de fena değil." dedi, daha geçen günlerde ergen bir hastasına psikologluğun zor ama muhteşem bir iş olduğunu, çocuk doktorluğu yapmasa kesinlikle psikoloji okuyacağını söylediğini göz ardı ederek. Çelişkilerinin sebebi elbette Harry'i yerip kendini her zamanki gibi övecek olmasıydı. Son iki haftadır Lorenzo ile tek hobileri bu olmuştu.

"Yanımda durunca göze batmayacak kadar karizması var, boyu iyi." Dudaklarını büzerek elindeki Polaroid resme dikkatle baktı.

"Yüz hatları da idare eder." dedi sanki kendi güzellik yarışmalarında derecelendirilmiş gibi. İkizim olduğu için söylemiyorum ama basit kahverengi gözleri, sıradan saçları vardı ve boyu Harry'den biraz kısaydı. Bu haliyle kendini bu kadar beğenmiş olması sevimliliğinin yanında gülünçtü.

"Benim ses tonum ve gülüşüm bariz bir şekilde daha güzel olsa da onunkinin de gideri var." Hafifçe boğazını temizleyerek kendi kendine bir şeyler mırıldandı, bunu yaparken dişleri gözükecek şekilde sırıtmayı ihmal etmedi ve sonrasında da milyonuncu kez kendinin mükemmel olduğunu söyledi.

"Gerçekten tuhaf. Bence kıyafetlerinden kaybediyor, benim gibi giyinse birkaç tane talibi olabilir, değil mi Ria?"

"Tuhaf olan bunu bana, onun evlendiği ilk kadına sorman." dedim en sonunda, dayanamayarak. Matt sinirle tısladı ve alnını ovuşturarak sanki çok önemli bir konuyu tartışıyormuşuz gibi kendine sakinleşmesi için telkin verdi.

"Bana laf sokmadan önce bir kez daha düşün, öyle bir adamı bırakırlar mı sence? O seksi profil resmiyle takip isteği attığını görünce ben bile heyecanlanmıştım." Valerie, Matt'e pek de yavaş olmayan bir şekilde vurduğunda eş zamanlı olarak hızla dizinden kalktı. "Siktir oradan." dedi gitmeye yeltenirken. Fakat bu tutumu karşısında klişe bir şekilde bir çift kol tarafından engellendi ve kucağa oturtturuldu. Gözlerimi devirmeden edemedim, ruh halim romantizme uygun değildi ve onlar az sonra tam olarak da bu kavramı yaşayacaklardı.

"Sadece abartı bebeğim, tercihlerimi biliyorsun." Matthew Valerie'nin gönlünü alma çabalarına girerken -vıcık vıcık öpücükler, arsız bir şekilde dolaşan eller ve yaramazlık yapacağına dair verdiği sinyaller ile- yanlarından kalkarak kendimi balkona attım. Uzun zamandır aynı konuyu konuşmaktan, daha çok dinlemekten, sıkılsam da bu konunun kapanmasını sağlayan olay hoş değildi. Onlar göz önünde aşk tazeledikleri zaman ben kendimi dışlanmış, örselenmiş hissediyordum ve bunun yanında yalnız kalmak, düşünmek ve kendi kendime teori üretmek istemiyordum. Hadi ama, bunun sonu hastalıktı.

Fiziken dinç, ruhen yorgundum.

Sade evlilik törenimizin üzerinden beş gün geçmişti. O gece Amethyst'de küçük çaplı bir parti vermiş, bir sürü fotoğraf çekilmeyi de unutmamıştık. Anne yıllanmış beyaz elbiseme rağmen beni oldukça hoş bulduğunu ve oğlunun yanına yakışacağımı, evlerine ilk geldiğim gün içinde bu hissi yaşadığını söylemişti ve bu itirafın üzerine egom güzelce okşanmış, mutluluktan yerimde duramayacak kıvama gelmiştim. Harry'nin mükemmel bir ebeveyn olacağımı dile getirmesiyle de, dört kadeh Royal DeMaria içmişti ve belki kafası biraz güzel olabilirdi ama sonuçta ağzından çıkmıştı, hayatımın en gurur verici anlarını yaşamıştım.

O günden sonraki zaman diliminde evimizi düzmüştük. Sadece giysilerimizi ve kişisel eşyalarımızı yerleştirmek kalmıştı ki o da kolaydı. Asıl konu kesinlikle; o evde, yatak odasında, aynı yatakta yaşayacağımız gerçeğiydi ve bu bir nevi görev de olsa heyecan vericiydi.

Chaos and The Calm | h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin