Konum: Manchester
Yerel saat: Çarşamba, 3:47, a.mTeddy Styles;
Hayatımın anlamı, yaşama sebebim,
Bir sabah erkenden uyandığında, her zamanki gibi yatağıma gelip beni öpücüklere boğmanı bekledim ama yapmadın, onun yerine koşa koşa televizyonu açarak Cedric'i izlemeye koyuldun. Ben de usulca kalkarak senin yanına geldim. Kivi desenli pijamalarınla o kadar sevimliydin ki sana bakmaya doyamadım, günümü aydınlatmıştın.
Ta ki sevdiğin karakter Cedric, 'uzaklar diye bir yer var, herkes orada' repliğini bahşedene kadar. O söz hala kulağımı değil de, kalbimi çınlatır.
Zaten biliyorsun oğlum; bir daha o çizgi filmi izlemene asla izin vermedim.
**
"ASTERIA'NIN ÖZEL TATLISININ TARİFİ:Malzemeler:
1 su bardağı yoğunlaştırılmış süt
3 yemek kaşığı bitter kakao
1 yemek kaşığı tereyağYoğunlaştırılmış süt için;
5 su bardağı tam yağlı süt
1 su bardağı şekerPüf Noktası:
Tatlı pişerken, hızlı hızlı karıştırmayı kesinlikle bırakma.Yapılışı:
Yoğunlaştırılmış sütü; kakaoyu ve tereyağını yapışmaz bir tavaya al. Bu tava granit olabilir, önemli olan aliminyum olmaması çünkü bu tür tavalar metalin özelliğinden dolayı üzerinde bulunan yemeğin yapışmasını sağlar. Hadi tavayı seçtin diyelim; tereyağına da dikkat etmelisin. Kesinlikle doğal yiyecekler satan bir yerden al, çiftlikler bunun için en uygun yerlerdir. Her neyse, koyduğun karışımı orta ateşte hiç durmadan karıştır. Kaşık metal olmasın, bunun yanı sıra başta kendine bir yön belirleyerek sadece o yönde ilerle. Koyulaşmaya başlayınca da-"Keith Jarrett, isminin damgalı olduğu kalemi not defterinin karalanmış sayfasından çekerek bana doğrulttu.
"Tamam!" diye bağırdı yazısını işaret ederek. "Buraya kadar her şeyi usulünce yaptım ama sen bana ne zaman koyulaşacağını söylemedin, Ria. Yedinci deneyimimde tatlım bu yüzden mahvoldu işte!"
"İnsanlar düzelebilme umuduyla psikolog bilip sana geliyor, sen daha bir sıvının koyulaşıp koyulaşmadığını anlayamıyorsun." dedim sitem edercesine çıkan ses tonumla. Ardından, karıştırmayı bırakıp ateşini söndürdüğüm tavanın yönünü düzelterek tezgahtaki spatulayı elime aldım ve hazırladığım katmanın altından geçirdim. Cıvık değildi, bunun yanında sert de olmamıştı. Kolayca tavadan ayrılması kıvamını tutturduğuma işaret ederken Keith şaşkınlıkla ocağa baktı.
"Tanrım, dokuzuncu deneyimimde aynısını uyguladım ama benimkinden yanık parçaları döküldü." dedi alnına hafifçe vurduğu sırada. Tavaya doğru hafifçe eğildi ve kokuyu içine çekti. Hemen sonrasında, dudaklarını büzerek kafasına taktığı aşçı şapkasını çıkarttı. "Yalnızca üç malzemeden oluşan tatlıyı yapamıyorum, çıldıracağım."
Omzunu sıvazladım ve ona denemeyi bırakmaması gerektiğini söyledim. Bana umudunu yitirmişcesine baktı ama bir daha konuşmadı. Bugünün çarşamba olması sebebiyle, haftalardır yaptığı gibi dükkana erken saatlerde gelmiş ve iki porsiyon sipariş etmişti. Yediği sırada ben de içerisini temizlemiş, Lorenzo'nun gelmesini beklerken içecekler hariç tüm işleri halletmiştim. Lorenzo geldiğinde ve müşteriler peşi sıra dükkanı doldurduğunda, Keith ile birlikte arka tarafta bulunan mutfağa gitmiştik.
Ona bir öğretmen edasıyla yapımını göstermiştim. Püf noktalarını özenle yazdırmış, malzemelerin ölçüsünü dikkatle öğretmiştim. Bana yardım ederken iyi gibiydi, bekar olduğundan eli yemeğe yatkındı, ama evde kendi başına olduğunda sürekli hata yaptığını söylüyordu. Ben de bunun üzerine, Thomas Edison'un ampulü iki bin deney sonrasında bulduğundan, Martin Luther King'in azimle barışı savunduğuna kadar aklıma gelen tüm başarı hikayelerini anlatmıştım ve sanki biraz daha rahatlamıştı.