♛13♛

315 44 0
                                    

Bilincimin yerine geldiğini fark ettiğimde üzerimdeki çarşafı kaldırdım. Yataktan kalkarak cama doğru tutunarak ilerledim.

Ellerimi cama koyduğumda sıcak olduğunu algılayıp , sabah olduğunu anlayabilmiştim.

Her sabah yaptığım gibi lavaboya ilerleyip yüzümü yıkadım. Ellerimi saçlarıma götürerek banyo ihtiyacımın olup olmadığını anlamaya çalıştım. Kokmuyordum ama sanırım bir duşa ihtiyacım vardı.

Duşu bulup suyu açtım ve kıyafetlerimi çıkartıp yıkanmaya başladım. Bittiğinde her zaman asılı olan havluya uzandım. Elime geldiğinde bulduğuma sevinsem kendime sardım ve dikkatli bir şekilde odama geri döndüm.Kıyafet ayarlayıp giyinmeye başladım. Zaten tişörtlerim hep düz renkti. Ve hepsi gündelikti. Ha Na ile beraber almıştık hepsini. Üzerime beyaz olduğunu bildiğim tişörtü ve altıma da deri siyah eteğimi geçirdim. Herhangi bir çorap giyip terliklerin de giydikten sonra saçımı kurutup düzgünce at kuyruğu yapmaya çalıştım. Yüzümede nemlendirici sürdüm ve kremi eski yerine koymaya çalıştım.

Salona doğru yavaşça ilerlediğimde içeriye hakim olan sessizlikten , Hoseok'un dün bahsettiği gibi erkenden işe gitmiş olmalıydı.

Ne kadar yapabilirdim bilmiyorum ama elimle eşyaları yoklayarak evi düzeltmeye çalıştım. Yerde de önemli birşey olmadığını yoklayınca makinenin olduğu yere ilerleyip evi yavaşça makineye çektim.

Karnımdan gelen guruldama aç olduğumu göstermişti. Mutfağa tutunarak ilerleyip masayı buldum. Elimi birazcık oynattığımda elime gelen cisim ile sevindim. Hoseok yine kahvaltıyı hazırlamıştı.

Sandalyeyi çekip dikkatlice yerleştim ve önündeki cisimlere yavaşça dokunarak algılamaya çalıştım. Önümdeki tabakta kahvaltılık, sağında her gün sıktığı taze meyve suyu ve solumda ise peçetem vardı. İtira etmeliyim ki, annemin yemekleri kadar güzel yapıyordu...

Kahvaltım bittikten sonra sofrayı kaldırdım ve sildim. Daha sonra hergyn yaptığım şeyi yine bugün de yaparak cam kenarına geçip dizlerimin üzerine oturmadan önce camı açtım ve baharın gelmesiyle yetişen çiçeklerin kokusunun içeriye gelmesini sağladım.

Çok güzeldi. Öten kuşlar, hafif rüzgardan dolayı birbirine çarpıp ses çıkartan yapraklar, yoldan gelen geçen arabalar ,  çamaşır asılırken yapılan dedikodular...Onlar ayrı, evde bazen benim dışımda ses oluyordu...Hoseok...Belki de bu bahar benim için çok güzel geçecekti.

Ne zaman uyuyup kaldığımı bilmiyordum ama şuan tutulmuş bir şekilde uyanmıştım.Açık pencereden içeriye giren ısı düşmüştü bu da akşam olduğunu gösterirdi. Bunu kanıtlamak için de duvarda asılı olan saatin olduğu yere doğru gittim ve parmak uçlarım ile okların gösterdiği rakamlara dokundum. 19:45'ti.Akşam olmuş ve birkaç saate Hoseok gelirdi. Yalnız o hep yorgun olduğu için bu sefer bir değişiklik yapıp akşam yemeğini ben hazırlayacaktım. Bu yapmadığım şey değildi bu yüzden rahattım.

Mutfağa geçmeden önce ne olur ne olmaz diye ilk önce odama gidip kıyafetimi değiştirip geri mutfağa döndüm. Duvara daha önceden asmış olduğum önlüğü alıp arkadan bağladım belime. Kıyafetimi garantiye almam lazımdı.

İlk önce yapabildiğim ne varsa aklımdan geçirdim. Daha sonra aklımdaki menüleri büyük bir heyecanla hazırlamaya başladım.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama yaklaşık 3 saat rahat geçmiştir. Yemeğin tabağa koymadan önce yemeği ilk önce ben tattım. Kesinlikle güzel olmuştu. Tabi benden daha iyi yapanlar olacaktır hali ile ama ben bu halime göre güzel yapmıştım.

Hazırladığım yemekleri tabaklara koyarak masaya güzel olduğunu sandığım şekilde yerleştirdim.Yeni sıktığım meyve suyunu da ortaya yerleştirdim. Hoseok için yaptığım sofraya bakmayı gerçekten çok istemiştim. Ama her zaman yaptığım gibi idare edeceğim yine.

Salona geçip koltuğa oturdum ve sessizlik içerisinde Hoseok'un gelmesini bekledim...

Uzun süredir oturduğum koltuktan kalmamı söyleyen ağrılarımı onaylayarak ayaklandım. Hoseok hala gelmemişti. Saatin kaç olduğunu öğrenmek için yine duvardaki saate dokundum. Gece yarısını geçmişti. Hoseok hiç bu kadar geç kalmamıştı. Programlardan dolayı diyemem çünkü benimle ilgilendiğinden beri gece yarısını geçecek olan  programlarını sabaha erteliyordu.Geç geleceğini söylediği günler bile gece yarısından önce geliyordu.  Şimdi ise bu kadar geç kalması beni endişelendirmişti.

Sıkıntı ile nefesimi dışarıya verirken duyduğum kapı zili gülümsememe sebep olmuş adımlayacakken bir şey sanki edip adımlarımı durdurmuştu.

Hoseok'un anahtarı vardı. Kapıyı açmakta zorlandığım için Hoseok'a evin anahtarını vermiştim.

Temkinli adımlarla ilerleyip kapıyı araladım. Tam konuşacaktım ki benden önce konuşması onun bir kadın olduğunu anladım. Sesi de tanıdık gelmediği için yabancı biriydi.

  "Merhaba tatlım" yutkundum ve gülümsemeye çalıştım. Sesinden gen bir kız olduğunu ,benim yaşlarımda olduğunu anladım.

  "Sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum. İçeri gelebilir miyim acaba?"

Hayatımı tamamiyle değiştirecek olan cümleleri kuracağını bilmeden nazikçe içeriye davet etmiştim onu...

Yᴏᴜ Aʀᴇ Mʏ Hᴏᴘᴇ • JHS ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin