♛18♛

304 44 2
                                    

Terleyen ellerimi üzerimdeki tişörte silerek metin nefes aldım ve gerginliğimin geçmesini bekledim. Ama yardımı dokunmamıştı. İçimde kötü bir his vardı. Belki şimdi belki günün sonunda ya da daha sonra yaşanacaktı. Ama mutlaka bir şey olacaktı...

Derin nefeslerimin hiç bir işe yaramadığına sinirlensem de sakın olmayı deneyerek elimi kapının kulpuna götürdüm ve içeri girmeden önce tıklattım.

"Gir" diye yanıt alınca son kez nefes aldım. Belki daha sonra alamayabilirdim.

İçeri girip arkamdan kapıyı kapatırken gözlerimi karşımdaki Bang PD'nime diktim.

"Hoşgeldin Hoseok. Otur" deyip önündeki koltuğu işaret ettiğinde adımlarıma kadar dikkat ederek düzgün bir şekilde oturdum ve bedenimin birazını ona döndürüp diyecekleri için hazır bekledim.

"Haberleri gördün değil mi?"

Duyduğum cümle, aklıma gelmesini sağladığından dolayı başımı yere eğdirmişti. Bunu anlamış olacak ki konuşmasına devam ederken sessiz bir şekilde dinlemeye devam etmiştim.

"Bak Hoseok biliyorum, az zamanın kaldı ve bu yüzden her zamankinden daha dikkatli olmalısın. Herkesin gözü üzerinde. Markete gitsen bile bu bir şekilde biliniyor.O yüzden kendini iyi gizlemeni ve daha dikkatli olmanız isteyeceğim senden. Ben de az önce gereken açıklamayı yaptım ve yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırdı-"

" Yanlış anlaşılma mı?"

Haberde yanlış anlaşılacak ne vardı ki...

" Evet? Yoksa haber doğru mu? Evine gittiğin kız senin kız arkadaşın mı?"

Aldığım derin nefesi verirken arasından "henüz" diye cevap verdim.

Haber kısmen doğruydu. Onun evine gittiğim doğrudur. Ama ben ona sevgimi söylememe rağmen sevgili değildik.

Gözlerimi ona çevirdiğimde başını biraz eğmiş ve gözleri kapalı bir şekilde derin nefes alarak sakin kalmaya çalıştığını gördüm.

İlişki yasağımız tabiki de yoktu. Sadece ekranlara gözükmemek şartı ile ki ben çoktan gözükmüştüm.

Başını kaldırınca gözlerimiz buluştu. Gözlerindeki siniri aradım ama tam tersi üzüntü-endişe vardı. Sebebi neydi?

"Sana karşı çıkmayacağımı biliyorsun" hafif gülümseyerek başımı salladım. Daha çok buruk bir gülümsemeydi...

Ne dediğini anladığım için ikimizde bir süre susmuştuk ki ben bir soru sorarak içimdeki üzüntümü yine canlandırdım.

"Ne kadar zamanım kaldı?" Derin bir nefesimle sonra arkasına yaslandığını duydum. Gözlerim yere sabitti ve kulaklarım gelecek cevabı duymak için odaklanmıştı.

"1 hafta..."

Gözlerimi kapattığımda yandığını hissettim. Gözlerim dolmuş olmalıydı. Eğer hayatımda o olmasaydı şuan sevinebilirdim belki de. Ama onun o kadar zaman yalnız kalma gerçeği beni üzmekten beter ediyordu. Gittiğimde işime odaklanamayacağımdan ve sürekli onu düşüneceğimden belliydi.

"O'na gidebilir miyim?" Cevabı olumsuz olma ihtimalinin beni uzeceğini bile bile sormuştum. Dedim ya , her zaman bir umut vardır. Bende deniyorum...

"Sözlerimi dikkate alıp uygulayacağından gram şüphem yoktur." Gözlerimi açıp ona döndürdüm ve gülümsedi.

" Gidebilirsin" buruk gülümsemem biraz da olsa aldığım cevapla gerçek gülümsemeye dönmüştü.

" Teşekkür ederim Bang PD'nim" ayaklandım ve önünde eğildim.

"Yurda geç kalma çocuk. " Güldüm ve tekrar eğilerek odasından çıktım.

Ayaklarım beni tekrar hergün gittiğim noktaya ilerlerken aklımda tek birşey vardı...

O beni 2 yıl bekleyebilecek miydi?...

Yᴏᴜ Aʀᴇ Mʏ Hᴏᴘᴇ • JHS ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin