♛15♛

325 46 1
                                    

Bir gün yine böyle hissedeceğimi biliyordum. En çok alıştığım şeyin elimden çekilip alınmasının ardından yarattığı yalnızlık ve boşluk...bunları yeniden yaşayacağımdan emindim. Belkide bunları yaşayacağıma kendimi inandırdığım için yaşıyordum ama bunun bir garantisi, kanıtı mıydı ki?

Bir şeyi çok istersen olurmuş...ama ben bunu istememiştim, istemeyeceğim de. Çünkü ben yalnız kalmak istemiyorum, bir gün bile olsun yalnız olmak istemiyorum.

Çok değiştim...biliyorum. Önceden yalnızlık benim arkadaşım iken şimdi ise bir vardı hayatımda, yalnızlık yok olmuştu.Ve şimdi ise yalnızlık onu göndermeye çalışıyordu. Ve ben bencillik tarafımı kullanıp engel olmak istiyordum. Ama bencil de olmak istemiyordum.

Kısacası gitmese olmaz mı?

"Y/n?"

duyduğum ses ile yere çevirdiğim başımı sesin geldiği yere doğru çevirmeye çalıştım.

"Efendim?"sesim oldukça zayıf çıkmıştı.Üzüldüğümü anlamaması gerekiyordu ama bunu anlamış olacak ki kapıyı kapattığını ve gelip önümde çöktüğünü hissedebilmiştim.

"Neyin var?Neden içeri gelmiyorsun?"

Doğru...neden içeri, onun yanına gitmiyordum?

"Bilmiyorum"

Belki de şimdiden kendimi yalnızlığa alıştırmak içindi hareket etmeyişim...

"İyi misin?"

sorusuna karşılık sadece iç çektim.Ve ardından onun da üzüleceğini düşünerekten iyi olduğumu düşünmesi için kafamı aşağı yukarı salladım.İnanmayacağını biliyordum. Aslında bencil tarafım "inanmasın ve hep benle kalsın, gitmesin"diyordu. Ama bencil olmamalıydım. O bana ait bir eşya falan değildi.Onu kontrol edemem. Bu yüzden kabullenen ve uyan taraf ben olmalıydım.

"Aç mısın?"sorusuna kafamı iki yana salladım.'hmm'sesi çıkartırken iç çektim. 

"Sana kitap okumamı ister misin?"sorusuna yine kafamı iki yana salladım.ve yine 'hmm' sesi çıkarmıştı.Sesi oldukça tatlı çıkmıştı, şuan yüzünün de bir o kadar şirin olduğunu düşünüyordum.

"Bugün evde misin?"dedim dudağımı uzun bir süre sonra açarak.Günün ortasında olduğumuzu hissediyordum.

"Evet prenses" yanaklarımın yanı biraz kıvrılsa da hemen geri düşmüştü.Bugün gitmeyecekti ama yarın yanımda olmayacaktı, belki uzun belki kısa bir süre...

"Bugün evde olduğuma göre birlikte dışarı çıkmaya ne dersin?" anında yukarı kıvrılan dudaklarım kendini ele vermişti. Şuan hoseok'un gözünden kendime bakabilseydim, çocuk gibi olduğumu görürdüm.

"Bu gülümsemeni evet olarak algılıyorum, burada bekle hazırlanıp geleceğim" dediğinde yanağımda hissettiğim ıslaklığın ardından büyük bir boşluğa düşerken  o boşluğun sıcak olduğunu fark ettim. Bu çocuk bende böyle etkileri nasıl yaratıyor Allah aşkına?

~

Hoseok'tan...

"Yoruldun mu?"dedim adımlarını yavaşlattığını fark ettiğimde.O ise sadece başını iki yana sallamakla yetinmişti.

Sabahtan beri ya kafa sallıyor ya da çok kısa cümleler kuruyordu.Aslında bu sessizliği dün akşamdan beri başlamıştı.Ona gideceğimi, bir süreliğine yanında olamayacağımı söylediğimden beri böyleydi.

Üzüldüğünü biliyordum ama ona gerçeği söylersem daha çok üzüleceğini bildiğimden dolayı sadece bir kısmını söylemiştim.Yalan söylememiştim yani...sadece eksik söyledim.

Onun bu sessizliğine iç çekerek kafamı kaldırıp akşam karanlığında han nehrinden yayılan sularla birlikte olan neon ışıklarına gözlerimi diktim.Oldukça güzel bir manzaraydı. Y/n'nin bunu görebilmesini her şeyden çok istiyordum.

"Hiç düşündün m-"

"Yarın kaçta gideceksin?"aynı anda söze başlamamız cümlemi yarıda bırakmıştı.Ama keşke onun ki yarıda kalsaydı çünkü ben böyle bir soruyu yanıtlamak istemiyordum. Üzülüyordum, ondan bir süre uzak kalmak beni üzüyordu ki onunda içten içe üzüldüğünü biliyordum.

"Sabah...erkenden"nefesinin kesildiğini fark ettim.Ve hafif gözlerinin dolduğunu...

Biliyorum...'gitme'demek istediğini biliyorum.Bencil olmak istemediğinin de farkındayım bu yüzden her şeyini içine saklıyorsun. Sanki bunu fark edemeyecektim.

"Peki geri gelecek misin?"

Sanırım son duyduğum soru ile asıl gerçek acıyı şimdi hissetmiştim.

Geri gelecek miyim?

Bilmiyorum 

Ama senden gidemeyeceğimi biliyorum.

"Tabi ki"dedim dudağımı dişleyerek. 

"Buna sevindim"yanağımda hissettiğim ıslaklıkla birlikte başımı yere eğdim.

"Sevinmene sevindim"boğazımdaki yumruyu yutup derin bir iç çekerken göz yaşlarımı içimde tutmaya çalıştım.Onun benim bu halde olduğumu hissetmemesi için elimden geldiğince içime atmayı denedim.

"Sen ne diyecektin?"gözümden akan bir diğer sıcaklığı da silip kafamı yukarı kaldırdım ve dudağımı dişledim.

"Hiç düşündün mü ....- nefesimi derin nefes olarak tazeleyip devam ettim karşımda bütün güzelliği ile duran han nehrine doğru bakarak- görmek istemeyi?"başını yere eğdi ve öyle kaldı. Gözlerini kapattı ve derin bir iç çekti.

"Düşündüm"dedi sessizce."Bunu her benim gibi olan biri düşünmüştür" diye devam etti.Sessizce başımı salladım.

"İstiyorum"dedim nefes eşliğinde ağzımdan harfleri çıkartırken. 

"Neyi?"Elimi cebimden çıkartıp onun yere sarkan elini tuttum ve onu kendime döndürdüm.Diğer boşta kalan elimi yanağına götürerek okşadım.Göremese bile gülümsedim.

"Görmeni"şaşırdığını daha sonra da omuzlarını düşürdüğünü fark ettim."O kahve tonundaki gözlerinin gözlerimin içine bakmasını, gülümsediğimde gözlerinin dudaklarıma kaymasını, benim gördüğüm her şeyi ve görebileceğin her şeyi görmeni istiyorum.Bunun için konuştum, eğer kabul edersen tedavin başlayacak.İstiyor musun?"dedim en kadife sesimle.

Gözlerinden akan iki damla yaşın kalbime düştüğünü gördüm.Sevinçten ağlayabileceğini düşünmüştüm ama duyduğum şey iğle tamamiyle, yanlış anladığımın farkına vardım.

 "İstemiyorum"

"Neden?"avucumun arasında olan yüzünü çekti ve başka yöne doğruldu. Esen rüzgarlar önüne gelen saçını arkaya itiyordu.

"İmkanım yok" deyiverdi birden.

"Merak etme , hiçbir şeyi düşünmene gerek yok.Hallettim ben" dediğimde beni görse sinirle bana dönecek gibi oldu.

"Anlamıyorsun..."demesiyle aklıma gelenle kafamı sallayıp söze girdim.

"Sakın, yük olurum falan deme, sen hiçbir zaman bana yük olmazs-"

"Anlamıyorsun hoseok !Ben yaşamak istiyorum! Kör olsam bile yaşamak istiyorum." deyip yere oturduğunda kafamda yankılanan kelimelere karşı hala idrak edememiştim.

"N-ne demek istiyorsun?"

Gözlerinden akan birkaç damla yaşı hızlıca sildi ve derin bir nefes aldı.O sırada dediği şey ile hala şoktan ayakta kalmıştım.

"Hazır değilim,seni bir daha hissedememeye dünyayı hissedememeye hazır değilim Hoseok."

kafamı iki yana salladım ve yavaşça yanına oturdum.

"Açık konuş" diyebildim.

"Ölme riskim yüksek"...

Yᴏᴜ Aʀᴇ Mʏ Hᴏᴘᴇ • JHS ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin