Baby? Baby.

1| Baby? Baby.

anıl piyancı, ezhel - kafa10

-

Biri, olur da şu dünyada en boş şeyi merak edecek kadar salak olup yanıma gelecek olsa ve bana 'hayatını tek bir cümleyle anlat' dese ona verebileceğim tek cevap 'sikeyim böyle işi' olurdu. Ah! Evet, bu kesinlikle 24 yıllık hayatımın özetiydi.

Daha sobaların hayatımızdan çıkmadığı günlerde leğenin içinde, sıcaklığı veya soğukluğu ayarlanamamış kovalara daldırılan maşrapalarla yıkandığımız ve her taşaklı erkeğin çekildiği o fotoğraf zamanlarımda tanımıştım hayatımı her yönüyle değiştiren iki salağı ve inanır mısınız bilmem ama şerefsizlik deyince akla gelen iki isimle tanıştığıma hiçbir zaman pişman da olmamıştım.

Çok sevgili annem, sekiz buçuk ay boyunca rahminde benim gibi bir evladı taşıdığına bin pişman bir şekilde ortalıklarda dolaştığı sıralarda ben de 'hangi aklımla şu dünyaya erken gelmeyi istemişim' diye düşünürdüm ve iyi yönlerini sorgular, sonuç olarak da erkeklik gururuma yedirmek zor olsada iki salağı tanımak olduğunu kabullendirirdim kendime.

Eh, pederin de dediği gibi; "Var olmaktan daha taşaklı bir şey varsa o da yaşamaktır." Platon, Kant, Konfüçyüs... Alayını buruşturarak çöpe atacak usta pederimin bu sözünün üstüne, eğer bir ceket hayatımda giymiş olsaydım düğmemi iliklerdim ama onun yerine montumun fermuarını çekerek kimseye göstermediğim saygınlığımı belli ediyordum.

İşte, yaşamın vurdumduymaz insanıydım ben, hani şerefsiz olduğumdandır belki ama heyecanla izlediğim bir film sırasında yanımda duran Tae can verecek olsa 'iki dakika bekle pezevenk' diyecek kadar zaman ayırabilirdim ona. Eh! Napalım, onlarda beni böyle kabullenmişti. Tabii, onlarında benden aşağı kalır yanı da yoktu. Yazın tam iki yumurta kırmalık kel kafasına kurban olduğum ev sahibimizin de dediği gibi 'gen artıkları'ydık biz, kısaca.

Baş pezevenk ben gibi gözüksem de aslında bu benim diğerlerine göre az olan şerefsizliğimdendi. Eğer iki tane her durumdan yağ gibi sıyrılacak dostunuz varsa sizin onlardan daha şerefsiz olmanız gerekirdi, olamıyorsanız da işte benim gibi bütün suçlar size kalır, cefasını siz, sefasını da onlar çekerdi.

Bu yüzden üç kişilik, hayatı ellerinde parmak ettiklerini sanan salaklardan sizlere ilk tanıtacağım kişi Jungkook'tu. Bakın, kendisi en küçüğümüz olur ama en taşaklımızdır da, bunu mecazi anlam dışında da söylediğimi varsayın. Kendisi tam bir ortam çocuğudur, hani şu disco bar takılan tipler vardır ya, sizin deyişinizle playboy ama bana kalırsa şerefsiz evladı olan o tiplerden işte.

Ah, bu konu büyük yaram benim. Kook ve Tae'ye trip atmamak için kendimi zor tuttuğum, gururuma yediremediğim kısım. Gittiğimiz her yerde bütün güzel kızları düşürünce bana da saplık kalıyordu haliyle ve inanın, o ikisi kızlarla gecelerini süslerken benim elimdeki içkiyle aşk yaşamam büyük adeletsizlikti. Hani tipsiz olduğumdan bunlar oluyor diyeceğim ama bu mükemmelliği kaldıramadıklarından yanıma yaklaşamadıklarına emindim. Yani bende olsam, benim gibi birine yaklaşmak için arkadaşlarını kullanır-

Tamam saçmalıyorum, her neyse.

Biz ikinci genetik artığa geçelim... Kore'nin yüzde doksan yakışıklılığını kendisinde toplamış ve onun iki katı egoya sahip şerefsize. Evet, doğru tahmin kendisinin adı Taehyung. Tipi kadar zekası olsaydı şimdiye ceo olacak adam, üniversitedeki beşinci yılını okuyordu. Eh, bende kankalık görevimi her şeyden öne koyup -bir zamanlar üniversite sınavını birlikte mezuna bıraktığımız gibi, aslında kazanamamıştık ama konumuz bu değil- onu yalnız bırakmamak için beşinci yılımı okuyordum. Gerçekten. Sırf Tae yüzünden.