9| İlk Adım

1.2K 102 71
                                    

paragraf arası yorumlar yaparsanız çok mutlu olurum :)

tuğkan - civciv

-

"Hey, Jimin! Bekle." Günlerdir görmediğim ve aramızdaki ilişkiyi sessiz sedasız bitirdiğimizi düşündüğüm Jihyo'nun sesini duymamla sağıma baktım. Elini havaya kaldırmış bir şekilde koridordaki insanların arasından sıyrılarak yanıma geldi.

Elleri dizlerinde dinlenirken birkaç saniyede nefes alış-verişini düzenledikten sonra gülümseyerek "Günaydın." dedi.

Zoraki bir tebessüm dudaklarımda yerini aldığında "Günaydın." dedim. Gerçekten ama gerçekten şuan olmak zorunda mıydı?

"Derse mi gidiyordun?" Bugünkü son dersime girmiş ve az önce çıkmıştım ama aklımdan geçen tek şey; yalan söylemek istediğimdi.

"Aslında... Hayır." Omuzlarım pes edercesine çöktüğünde doğruyu söyledim. Bir çocuk gibi olması gerekenlerden kaçacak değildim, tamam, yaptığım zamanlar olmuştu ama konumuz bu değildi.

"O zaman," Jihyo'nun gözlerindeki heyecanlı parıltıları gördüğümde yutkundum. "..., sana bir kahve ısmarlayabilirim?" Hevesle sorduğu soruya olumsuz yanıt veremedim. Zaten bu aralar fazla iyilik perisi modundaydım ve bu durum oldukça sinirlerimi bozuyordu.

Hepsi o, Yerden Bitme, yüzündendi.

Aramızın düzeldiği, beni eskisi gibi görmezden gelmeyip her fırsatta yanımda bitmeye başladığı tam olarak beş gün olmuştu. Eh! Tabi, bebek bakıcısınında evimizde yaşadığı beş gündü de.

Kabul etmek istemesem de her şey değişik bir şekilde rayına oturmaya başlamış ve olağanüstü bir şekilde günlerimiz normal geçer olmuştu. Adını hâlâ bilmediğim, gece yıldızı, en son Yerden Bitme'nin fotoğrafını istedikten sonra üzerinde çok fazla düşünmek istemeyeceğim bir şekilde bir daha mesaj atmamıştı.

Şimdilik tek düşüncem bir iş bulmak ve evin faturalarını ödemekti; Yerden Bitme'nin masraflarını da eklemeliyim. Tae ve Kook'un artık yetişemediğinin farkındaydım ve bu durum beni daha fazla gergin bir insan yapıyordu. Sadece üçümüzün yaşadığı zamanlarda olsaydık, doğruyu söylemek gerekirse çok fazla umursamayacağım bir durum olacağı ortadaydı fakat şimdi işler farklıydı, şimdi evimizde bizden başka iki kişi ve bir bebek yaşıyordu. Yerden Bitme'nin gelmesiyle evimiz otele dönmüş gibi herkese kapımızı açar olmuştuk ve bu yüzden de birbirlerinden daha salak arkadaşlarım faturalara yetişemiyordu. Her ne kadar kız kardeşim Yoonji kendi ihtiyaçlarını giderip bize ortak olmak istese de yarım akıllı arkadaşlarım bunu red etmiş ve sanki bir kadının parasını almak adamlığa sığmayacak bir şeymiş gibi davranmışlardı.

Onlar için boşuna genetik artık demiyordum.

"Görüşmeyeli nasılsın?" Jihyo bir koşu alıp geldiği kahvelerden benimkini önüme koyduktan sonra kendi kahvesini içmeden önce meraklı bakışlarını üzerimden çekmeden konuşmuştu.

"Aynı, hiçbir farklılık yok. Senin?" Şekerli kahvemden bir yudum aldıktan sonra dikkatimi ona verdim. Yüzünden düşürmediği tebessümüyle başını hafif bir şekilde salladı.

"Doğrusu, seni merak ettim. En son konuşmamızda başına büyük bir felaket gelmiş gibi davranıyordun. Bu yüzden birkaç gün sana ulaşmaya çalıştım ama ne aramalarıma ne de mesajlarıma geri döndün." Öksürmemek için kendimi zor tuttuğumda bu konuyu açmamasını isterdim ama önceden de tahmin ettiğim gibi tam da üstüne basmıştı. Evet, demek istedim. Başıma büyük bir felaket geldi. "Bir problem mi var, Jimin? Biliyorsun, istersen bana anlatabilirsin, seni dinlerim." İyi bok yedin, Jimin. Aferin sana.

Baby? Baby.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin