12| Kahvaltı

1K 98 46
                                    

mustafa sandal - aya benzer

-

Düzen.

İnsan, belli bir düzenin içinde yaşadığı zamanlarda kendini daha güvende hissederdi. Karmaşıklarla dolu bir kaosun düzeni olsa bile, sıradanlaşan her şey insana güven verirdi. Yenilik, zordu. Hiç bilmediğin bir yolculuğa çıkmak gibiydi, oldukça uzun gelen bir yolculuk... Hiç bitmeyecekmiş gibi gelirdi, yolun sonuna kavuşamayacakmışsın hissi uyandırırdı ve bir de o yolda zorluklar çıkardı önümüze, ilk kez karşılaştığımız için aşılması zor gibi gelen zorluklar.

Hayatımın sıradanlanmış düzenine birden katılan Yerden Bitme benim için bir yenilikti. Kabullenmek istemediğim bir zorluktu ve onu benimsemek beklediğimden daha kolay olmuştu. Artık, itiraf edebilirdim. Yerden Bitme, yeni düzenimin bir parçası olmuştu. Bir aya yakın süreçte yıkılan bütün düzenim ona ayak uyduracak şekilde yeniden inşa edilmişti. Çok şey değişmişti, çok fazla şey hem de.

Sonra, sıradanlaşmış yeni düzenimde bir fırtına koptu, büyük bir fırtına. Yıkıldığımı hissediyordum, onun gözlerinin içine bakarken ne düşüneceğimi bilmiyordum. Gitmişti, çok uzaklara gitmişti zamanında ama şimdi, bütün somutluğuyla karşımdaydı.

Birkaç saat önce de gitmek istemişti gerçi fakat bırakmamıştım, kafamdaki soru işaretleri artık oldukça sinir bozucu olmaya başlamıştı ve gidip de gelmeyeceği hakkında hiçbir fikrimin olmaması onu bırakmamama sebep olmuştu.

Kucağıma geldiğinden beri başkasına gitmek istemeyen Yerden Bitme eve yaklaşana kadar ağlamış ve sonunda başı omzumda uyuya kaldığında yatağıma yatırmıştım. Yoonji'nin yönlendirmesiyle de Jieun uyumak için odama gelmişti, gözlerini benden kaçırmasına neden olacak şekilde ona baktığımı biliyordum ama yapacak bir şeyim yoktu, istemsizce yapıyordum.

Salona geçtiğimde Tae büyük koltuğu açmakla uğraşıyordu.

"Sen Jungkook'la uyumayacak mıydın?" Onun yanına yaklaşırken sorduğum soruyla bana baktı.

Sinirli çıkarmaya çalıştığı sesiyle "Yüce hazretleri tek başına uyumak istiyormuş. Neymiş ben koala gibi yapışarak uyuyormuşum, yok efendim, gece uykusunda onu boğarım diye korkuyormuş... Arkadaş dediklerimiz de şerefsiz olmuş görüyor musun, Jimine?" kendince söylenmeye devam ederken yüzümdeki çaresiz ifadeyi gören Tae kaşlarını çatarak bana baktı. "Sende mi aynı şekilde düşünüyorsun?" diye sorduğunda hafifçe yutkunarak kafamı iki yana salladım. Gülmek ve ağlamak arasında gidip geldiğim bir zamanın tam da ortasına düşmüştüm.

Tae'nin söylenmeleriyle birlikte kendime yer yatağı açtığımda -ki Tae, Kook'la aynı düşündüğümü fark ederek bana da laf söylemişti- o çoktan uykusuna dalmıştı. Biri başının altında diğeri kolları arasında olan yastıklarla uyuyordu. Ben ise kollarım başımın altında birleştirmiş, yer yatağının rahatsızlığı yüzünden sırtımın hafifçe ağrıdığı sırada tavana bakarak düşünüyordum. Ona 'yarın konuşalım' demiştim ama kafamın içindeki karmaşa beni o kadar huzursuz ediyordu ki şimdi konuşmak istiyordum.

Ev halkı da ortamdaki gerginliği hissedercesine hızla odalarına çekilmişti, gerek duymadıkça kimse ağzını açmamış- Tamam, canım arkadaşım Tae dışında. Chungha gelince aklı olduğunu gösterirmiş gibi davranışlar sergilese de -ki bu konuyu hâlâ onunla konuşmamıştım- sonunda fabrika ayarlarına geri dönmüştü.

Derin bir nefes vererek sağ tarafıma doğru döndüğümde Tae'nin suratıyla karşılaşmıştım, birden ağzı açık, salyası akmak üzere olan Tae'yle karşılaşmak geriye doğru kaçmama neden olmuş, hızla yüzümü buruşturarak diğer tarafıma dönmüştüm.

Baby? Baby.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin