Baby? Baby.

2| Ba-ba

sope - otsukare

Siktir.

Siktir.

Koca bir SİKTİR!

Orta parmağımı göstermeye ant içtiğim hayatın, 'sen kimsin lan?' diyerek bana kıçıyla iki seksen uzandığı bulut kümesinden güldüğüne emindim. Hayatımın boka sarışını çekirdek çitleyerek büyük bir zevkle izliyordu hem de.

Birçok hata yapmış biri olabilirdim, pekala, yalan yok, illegal olan işlere de zamanında bulaşmışlığım vardı ama demir parmaklıklar ardında bir yaşam sürmek şuan o kadar cazip geliyordu ki, pederin bu şeyi öğrendikten sonra kabullendiğim demir parmaklıkları bile tek tek götüme sokacağından da emindim. İki boklu değnek üzerinde bir oyana bir buyana sallanıyordum ve inanın, Taehyung yüzüme annesinden emdiği bütün sütün vitaminini sağ elinde toplar gibi attığı tokata kadar hayalimde pederle oldukça yaş sınırı koyulacak senaryolar dönüyordu.

Taehyung'un düşmanına kale saldırısı yapar gibi vurduğu tokattan sonra anca kendime gelebildiğimde Kook ve Tae'nin endişeli ve bir o kadar şapşal seslerini duymuş, daha sonra ise kulağımı kanatmak istercesine ciyak ciyak bağırarak ağlayan bebeğin sesi bütün apartmanla birlikte benimde beynimin içini- Her neyse. Kendime gelebildiğimi fark eden Kook bebeğe dönüp üstten üstten, zoraki bir şekilde elini bebeğe dokundurarak susması için bir şeyler söylerken Tae o çok sevgili zekasını kullanmış ve hepimize saniyeler içinde aydınlanma yaşatmıştı.

"Bebek ağlıyor."

"Gerçekten mi gerizekalı?" Kook sinirle Tae'ye doğru tekme atmaya çalışınca öne doğru adımladım, bir metre uzağımdaki bebeğe biraz daha yaklaşmış olmuştum böylelikle. "Oğlum, biriniz bebeği kucağına alsın lan. Ben tutamam o küçücük şeyi."

"Ben de. Şeker gibi bir şey zaten, eriyip kollarımın arasından kayar bu."

Salak ikilin arka fonda çalan gece vakti dere kenarında vıraklayan kurbağalar gibi gıcık seslerine kulağımı tıkamak istiyordum. Tam şuan da bir kamera şakasının en acınası kurbanı olmak isti- Harbi lan! Bu bir kamera şakası olabilirdi değil mi? Üst kattaki, youtuber olmakla kafayı bozmuş besleme Junghwan'ın hazırladığı bir kamera şakası hem de?

Hızla bebek arabasına doğru eğilip sağına ve soluna bakmış, kenarında bir yerinde kamera görme umuduyla son şansımı da harcamıştım.

"N'apıyorsun lan?" Kook'un şaşkın sesini umursamadım.

"Sikeyim!"

"Oğlum lan bebek kızarmaya başladı, normal bir şey mi bu?" Tae'nin endişeyle konuşmasıyla daha fazla küfür etmiş ve hızla bebeği kucağıma almıştım. KOYNUMDA BİR BEBEK VARDI. Bu şoku atlatmam için bile birkaç güne ihtiyacım vardı benim. Emanet gibi tuttuğum bebek saniyeler içinde susunca şaşkınca bizimkilere baktım. İki saattir apartmanın ağzına eden bebek, bir kucağa gelince süt dökmüş kediye dönmüştü. Cidden, anlaması zor varlıklardı.

"Sustu."

"Harbi sustu lan."

"Kapı ağzında yılın dramasını yaşadık resmen anasını satayım-" Kook söylenmelerine başlayacağı sırada Tae'den beklemediğim bir atak gelerek bir diğer yarım akıllı arkadaşımı susturmuştu.

"Ev soğudu lan sizin yüzünüzden, Jimin'in götü kadar faturayı kitleyeceksiniz yine bana." Pekala, erken konumuştum.

"Seni sikerim çocuk." Sinirle ona, kucağımdaki bebekle birlikte, döndüğümde gülmemek için dudaklarını kemirmeye başladığını fark etmiştim. Hay bacağıma sokak köpeği işesin, bunların ağzına da maskara olmak varmış kaderimde.