jackson wang - 100 ways
jieun'dan
-
'Jieun, konuşalım.'
'Aramalarımı aç, lütfen.'
'Jieun, sadece son bir kez konuşabilir miyiz?'
'Söylediklerimin ağır şeyler olduğunu biliyorum ama bana da hak veremez misin?'
'Gerçekten pişmanım tamam mı?'
'Yaptığım bir hataydı, özür dilerim. Kendimi haklı çıkarmaya çalışmıyorum bu konuda ama lütfen, bir kez benimle konuş.'
'Jieun mesajlarıma cevap ver, artık.'
'En azından Minji'nin fotoğrafını atamaz mısın?'
'Onu özledim.'
Okuduğum mesajlarla birlikte başımı ellerimin arasına aldım. İki gündür birçok kez arayarak ve sayısız mesajlar atarak onunla konuşmam gerektiğini söylenen Jimin ile ne yapacağımı bilmiyordum. İşlerin, benim için bu kadar çıkmaz bir yola dönüşeceğini önceden kestirebilseydim en başında Minji'nin onun yanında kalmasını düşünmezdim bile.
Kötü hissediyordum, ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.
Jimin'in tamamen haksız olmadığının farkındaydım, kurduğu cümleler zaten en başında, onunla ilk karşılaşmamızda, duymayı beklediğim sözlerdi ama beklemediğim, Minji'ye yaptığıydı.
O gün, telefonda Seokjin ile konuşmam bittikten sonra oturma odasına girdiğimde Taehyung'un söylediklerini duyduğumda büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. İnanmak istememiştim dediklerine, Jimin, Minji'ye bu kadar güzel bakıyor iken böyle bir hatada bulunmamıştır dedim kendi kendime, en ufak olumsuz baş sallamasına bile razıydım o an, yapmadığına inanacaktım ama o, nefretini kusarcasına cümlelerini sıralamamıştı. Hepsi tek tek boğazımda düğümlenmişti sanki, yutkunamamıştım.
Nasıl yapabilirdi? Nasıl? Hâlâ aklım almıyordu.
Küçücük, savunmasız bir bebeği nasıl hiç tanımadığı birinin kapısının önüne koyardı? Ve şimdi, nasıl utanmaz bir şekilde onu özlediğini söyleyebilirdi ki? Ya ona bir şey olsay- Düşünmek istemiyordum. Onu bir daha bulamayacağımı, bulduğumda kötü bir durumda olacağını düşünmek bile istemiyordum. Kabus gibiydi, bunları o an düşünmek içimde büyük bir korku oluşturmuştu. En korkutucu senaryoları bir anda beynim üretmeye başlamıştı ve o an Jimin'in yüzünü bir daha görmek istemediğimi düşünmüştüm. Bir daha sesini bile duymak istemediğimi sanmıştım, adını bile anmak zor gelmişti.
Bir kez daha kendisinden nefret etmemi başarmıştı, dedim. Bir kez daha beni iki uç noktada savrultmuştu. Sevgi ve nefretin varlığını bir kez daha aynı anda hissettirmişti bana, o kadar ağırdı ki, oysaki onu artık eskisi gibi sevmediğimi düşünürdüm. Bana hissettirdiği hayal kırıklığı ve hüzünden sonra onu bir daha affedemem sanırdım.
Öyle olmadı, aynı, Minji'ye yaptığında duyduğum nefretin sonsuz olacağını sanmam gibi.
Küçücük bir bebeği bilmediği birinin kapısının önüne koyacak kadar cani birisinden sonsuza kadar nefret etmeye devam ederim sanmıştım, oysaki. Bana yapılana susabilirdim fakat kızıma yapılırsa asla affetmem diye düşünüyordum. Benim canımı acıttı ama Minji'nin tek bir göz yaşı dökmesine sebep olursa yüzüne bile bakmam, kalbimdeki yerini direkt olarak söküp atabilirim sanıyordum ama olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby? Baby.
Fanfiction"Kızına merhaba de, Park ŞEREFSİZ Jimin." boy×girl *İlk bölümlerde küfür ve argo kelimeler bulunmaktadır.* 14/07/2019