20| Gerçek Bir Aile Gibi

774 70 23
                                    

(g)ı-dle - put it straight (nightmare ver.)

jieun'dan

-

"Kan örneği mi alınacak? Saç teliyle falan yapılmıyor muydu, bu işler?" Jimin karşısındaki hemşireye söylenmeye devam ederken usanmış bir ifadeyle bakan hemşireye mahcup bir şekilde gülümseyerek 'bir dakika' işareti yaptıktan sonra Jimin'i kolundan tutup çekiştirmeye başladım. "Filmler de hep öyle oluyor ama." Jimin mızmız çocuklar gibi davranırken şaşkın bir ifadeyle ona baktım. Minji'nin oturduğu bebek arabasının yanına geldiğimizde ona neden bu şekilde davrandığını soracağım sırada "Ben vazgeçtim, yapmayalım." dediğinde sinirlenmeye başladığımı hissettim ve bu tavırlarını şaşkınlık içinde izlemekten kendimi alamadım.

"Jimin." dedim, uyarıcı bir sesle. En az on beş dakikadır bu konuyu tartışmamız yüzünden artık sakinliğimi koruyamıyordum. Bu şekilde davranmasının hiçbir mantıklı açıklamasını bulamıyor ve işleri yokuşa sürdüğünün farkında olmayışı beni daha çok sinirlendiriyordu. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" Jimin'in bakışlarını benden çekip oturduğu bebek arabasında oyuncağıyla oynayan Minji'ye çevirdi.

"Canını yakacaklar, benim yüzümden." Gerçekten sınandığımı hissediyordum. Jimin'in Minji'nin üstüne bu kadar çok düşüşü güzeldi ama yine de...

"Bunun gerekli olduğunu biliyorsun."

"Artık gerekli olup olmadığı konusunda emin de-"

"Jimin. Lütfen, işleri daha fazla zorlaştırmayalım. Başından beri yapılması gereken buydu ve şimdi yapılacak, tamam mı?" Neden bu şekilde davranıyordu, neden şimdi? Onu anlamaya çalışsam da davranışlarını yorumlamak bir süreden sonra oldukça zorlaşıyordu. Bunun yüzünden kendini yiyip bitirmemiş miydi? Öyle demişti, o tepede konuştuğumuz çoğu konulardan biri buydu ve o zaman onun için ne kadar zor bir süreç olduğunu daha iyi anlamıştım. Şimdi ise bu sürece kesin bir nokta koymak istiyordum, onun da istemesi gerekmiyor muydu? Kafasındaki ihtimalleri tek bir doğruya çevirmek isteyen en başta o değil miydi? Şimdi neden bu şekilde davranıyordu ki? Benim de zorlandığımı göremiyor muydu?

"Saç teliyle testi yapma- Tamam, o şekilde bakmana gerek yok. Sadece saç teli daha kolay- Tamam, sustum." Derin bir nefes verdim. İki bebeğe bakıyormuş gibi hissetmem normaldi, değil mi?

"Minji'yle birlikte burada bekle. Hemşireyle konuşup geliyorum."

"Bir ihtimal saç teliyle testi yapılabiliyorlar mıymış, onu da sor-" İlerleyeceğim sıra çatık kaşlarımla ona dönüp baktığımda ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdıktan hemen sonra ağzındaki hayali fermuarı çekermiş gibi hareket yaptı. Ona belli etmemeye çalışarak gülümseyerek önüme döndüğümde az önceki hemşireyi bulabilmeyi umuyordum.

Hemşireyi bulmuştum, doktorla görüşmüş ve gerekli evrakları Jimin'le birlikte imzalayıp sonunda kan alma odasına geçebilmiştik.

Jimin ile Minji'den ayrı yerlerde kan alınacağı sırada Jimin bunu kesin bir ifadeyle reddetmiş ve Minji'den kan alınırken yanında olacağını söylemişti. Önce Jimin'den kan alındıktan sonra sıra Minji'ye gelmişti.

Miinji'nin iğneyi gördüğü anda huzursuzlaşması yüzünden hemşireyi zor duruma sokması ve benim de yeteri kadar Minji'nin hareketlerini engellemiyor oluşum yüzünden Jimin'in iyi ki burada olduğunu düşünmüştüm. Bağırarak ağlayan ve kolunu, bacağını sallayarak iğneden kaçınmaya çalışan küçük canavarı Jimin'in kucağına alarak kollarıyla Minji'nin küçük bedenini sarmasıyla birlikte hemşirenin ve benim işimi kolaylaştırmıştı. Derin bir nefes alabildiğimde "Anne!" diye ağlayan minik kuzumun elini avcumun içine almıştım.

Baby? Baby.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin