25. Bölüm Siyah Gül

120 16 1
                                    

Melisadan

3 gündür hastanedeydim. Ve gerçekten sıkılmıştım. İyiydim, morluklarım gitmişti. Çatlaklarda iyileşiyordu. Ateş benimle ilgileniyordu. Ve en güzelide bana aşkını itiraf etmişti. Ne kadar pişman olduğunu anladm. Murat bana yoğun bakımdayken Ateşin başına gelenleri konuştuk. Kendimi tutamayıb ağlamıştım. Benim için göz yaşı dökmüştü. Benim için yıpranmıştı. Benim için kendini... her defa aklıma gelince kalbim sızlıyordu Ölmeye kalkışmıştı. Bunu kaldıramazdım.

"Kızım giyindinmi?"
Düşüncelerden beni ayıran Annemin sesi oldu. "Evet Anne hazırlandım" dedm gülümseyerek. "O zaman çıkalım" dedi kolunu uzatarak. Annemin koluna girib çıkışa doğru yürüyorduk. Annemin doktor arkadaşları ve hemşireler 'keçmiş olsun' gibi şeyler söylüyorlardı. Amma benim fikrim Ateşdeydi. Nerdeydi? Dün gece yanımda uyumuştu amma sabah gözümü açtığımda yoktu. Taburcu oluyordum ve Ateş bey yoktu.

Annemle dışarı çıktığımızda bizim qrubun burda olduğunu gördüm. Zeyneb sevinçle çığlık atıb bana doğru koştu sarıldı. "Çok özledim çok özledim" diye sayıklıyordu. "Zeyneb bi dur. Sen dün benim yanımda diyilmiydin?" Dedm boğuk çıkan sesimle. Zeyneb beni çok sıkı sarılıyordu. "Ya o başka. Ayakta görmeyi özledim" dedi. Sonra ses çıkmadığı görünce baktı bana hızla kendini çekti. Çünki boğulmaktan kırmızılaşmışdı. Rüzgar kahkaha atarak yanımıza geldi. "Boğdun Zeyneb" dedi. Zeyneb omuz silkti. "Ne yapıyım? Özlemişim" dedi küçük çocuk gibi başını aşağı eyerek. Bu halini görünce gülümsedim.

Rüzgar beni görünce gözleri dolmuştu. Bende artık ağlıyordum. "Gel buraya" dedm ve sıkı sarıldım. "Hiç gitme Melisa. Seni kız kardeşim gibi seviyorum. Ve kız kardeşimin gitmesini kaldıramam" dedi. Daha sıkı sarıldım. "Gitmeyeceğim hiç bir yere" dedm ağlamaklı sesimle.

"Aa benide ağlatacaksınız ayrılın da Minoşuma bende sarılıyım" dedi Murat. Gülerek Ayrıldık. Murata sıkıca sarıldım yanağını öpüb. "İyi ki varsın Minnoşum" dedi. Oda beni öpüb sarılarak. Aklıma gelen soruyla fısıltı ile kulağına söyledim. "Ateş nerde?" Dedm. "İşi varmış" dedi oda kısık sesde. "Ne işi?" Dedm. "Bilmiyorum" dedi oda. "Ne konuşuyorsunuz fısır-fısır?" Dedi Zeyneb. "Hiiç" dedik aynı anda Muratla.

Çocuklardan ayrıldıktan sonra annemle eve gidiyorduk. Arabayı annem kullanıyordu. Ne kadar gelin desemde 'yok dinlen sen' dedi çocuklar. Yeni çıktığım için yatak istiraheti yapmalıymışım. Yataktan çıkıb yatağa gidiyorum Harika. Amma hastaneden iyidir. Çünki hastane kokusundan artık iğreniyordum. Hala aklımdakı soru Ateş nerdeydi? Ve ne yapıyordu? Aramağa bile cesaretim yoktu.

Eve vardığımızda Anneme acil servisden telefon gelmişti. Ne kadar gitmek istemese de ben yollamıştım. Mehtab ablayla öpüb-koklaşmıştık. Bir ara ağladı başıma gelenler için. Onu sakinleştirdim. 'Ne kadar güçlü kız olduğu' falan söyledi. Aslında güçlü diyildim. Güçlü görünmeye çalışıyordum. Hayatda kalmak için kötülüklere alışmak için böyle olmak lazmdı.

Yavaş-yavaş merdivenlerden çıkıb sonunda kendi odama çıka bilmiştim. Odaya girib derin nefes aldım. Odamın kokusunu içime çektim. Çok özlemiştim evimi, odamı. Yatağa yatmak için hazırlanırken yatağın üzerinde bir not ve siyah gül gördüm.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karanlığın TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin