27. Bölüm Hüsran

121 10 1
                                    

"Sakın kızımı üzme"

"Nerdesin?" diye sordum arabayı çalıştırarak "Tamam" dedm hızlı şekilde telefonu kapatdım. Arabayı Şirkete taraf sürüyordum. Ateş şirketdeydi ve evet hesab sormaya gidiyordum.
Bu olanları benden sakladıkları için ayrı kızgındım. Ama Ateşe hepsinden çok. Bu kadar acımasız olamasına hala aklım almıyor. Ben orda yoğun bakımdayken beyefendinin kıskanç damarı tutmuş ve beni yine hiç saymıştı.

Akgül Holdinginin otoparkına arabamı park etdim. Arabadan inib şirkete yöneldim. Hızlı adımlarla asansöre bindim. Yukarı kata çıktığımda derin nefes alıb yürümeye başladım. Gri kapının üzerinde Ateş Akgül yazısını gördüğümde ilerilemeye başladım.
"Hanım efendi nereye gidiyorsunuz?" kıza dönüb baktığımda çakma sarı saçlar, kilotu görünecek derecede dar kısa etek ve yüzü boya küpü olmuş haliyle nerenin yolçusu olduğu belli oldu. Ateşden de bu beklenirdi. Gülüb başımı olumsuz salladım. "Patronunun yanına" dedm soğuk ses tonuyla. "Her insan patronumun odasına böyle giremez" dedi kollarını bir-birine bağlıyıb alayla bakarak.

"Yenisin galiba" dedm ona yakınlaşarak. "Evet 2 aydır çalışıyorumda size ne?" Dedi. Bu defa ben alaylı şekilde bakıb kollarımı birleştirdim. "Kiminle konuştuğuna dikkat et yeni asistan. Ben Melisa Sayerim" dedm. Kızın alaycı bakışları silindi. Göz bebekleri büyük şekilde açıldı. "Ö-özür dilerim efendim. B-ben Bilmiyordum" dedi başını aşağıya eyib eteğini çekiştirerek.

Cevab vermeden Ateşin odasına yöneldim. Kapıyı çalmadan içeri daldım. Elindeki dosyalardan başını kaldırıb baktı. Beni görünce gülümseyib ayağa kalktı. "Beni bu kadar çabuk özleyeceğini tahmin etmemiştim. Sende haklısın böyle adamı kim özlemezki" dedi bana yaklaşarak. Yakınlaşınca  "Ne oldu Melisa? Neden beni öldürecek gibi bakıyorsun?" Dedi.

"Canı neden  dövdün?" Diye sordum soğuk sesle. Bu cümlemle kaşlarını çatdı. "Bunun içinmi geldin?" Dedi oda soğuk sesiyle. "Evet" dedm boş gözlerle bakarak. Güldü başını iki yana salladı. "Sana Canı neden dövdün diye sordum. Neden onu komaya sokacak kadar dövdün?" Dedm dişlerimin arasından. "Bana hesabmı soruyorsun? Keyfim istedi dövdüm. Napıcaksın?" Dedi üzerime gelerek. "Zorbamısın? Keyfin istediğinde her istediğini yapıcakmısın?" Dedm sesimi yüklesterek. Kızdığını ensesinden çıkmış damardan anladım. Ve büyük kavga olucağı belliydi. "Evet yapıcam. Bu konu seni çokmu ilgilendiriyor? Buraya bir piç içinmi geldin? Ve sen kendini ne sanıyorsunda bana hesab soruyorsun?" Dedi bağırarak. Son cümlesini duyduğumda gözlerimi büyütdüm. Nemiydim?  Kendimi ne mi sanıyordum? Gözünde hiç olduğumu söylemişti bir daha. Ne bekliyordum ki, Ateşden? Ateş aynı Ateşdi.

Oda dediğini yeni algılamış gibi közlerini kırpıştırdı. "Melisa be.." "Evet bu konu beni ilgilendiriyor" dedm sözünü keserek. "Ben hastane odalarında can verirken, sen dışarda keyfin istediği için adam dövüyordun. Ve o dediyin piç" dedm piçi vurguluyarak "senin bana yaşatdığın iyrenç günlerde yanımdaydı. O benim arkadaşımdı." Dedm sesimi sona doğru yükselterek. "Ve ben kendimi nemi sanıyorum? İşte ona bir cevabım yok. Doğru biz hiçbirşey diyiliz. Ve senden ben hesab soramam. 2-3 gün benimle vicdanını rahatlamak için ilgilendin diye başka bir şey düşünemem doğru. Zaten iyileşdim artık yanımda mecburen kalıb bakıcılık yapmana gerek yok." Dedm arkamı dönüb kapıyı açarak.

Arkamdan ismimi bağırmasını takmayarak asansöre ilerledim. Girib aşağı kat düymesine bastım. "Melisa dur" diye bağırarak geliyordu. İşte bir daha Ateş Akgül kırıb dökmüştü. Hiç düşünmeden aklından geçenleri söylemişti. Kollarımı bir-birine bağlıyıb gözlerimi sıkı yumdum. Ağlamayacaktım. Ağlamamalıydım. Ateş geliyordu hızlı adımlarla. Amma her şeye gec kaldığın gibi bunada gec kalıçaksın Ateş bey.

Karanlığın TonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin