Merhaba, geç bir bölüm olduğu için özür dilerim. Rahatsız olduğum için bugün atabildim.
O güzel yorumlarınızla buraları renklendirmeyi unutmayın.
Teşekkürler. ♥
Not: Yazım yanlışları varsa lütfen belirtin. 3 kere kontrol ettim lakin wattpad attıktan sonra cümlelerimi bozuyor...
2. Bölüm;
Bilinmezliğin Yükü
Acı pervasızca zihnimi ele geçirmişken gücüm meydan okumak istercesine ruhumu tırmalıyordu. Bu tıpkı düz duvara tırmanmak gibiydi. Sonunda ne olacağı bariz belli dahi olsa, umut çoktan pençesini boğazıma saplamıştı.
Ruhumun girdiği savaştan ötürü mü yoksa başka bir şeyden dolayı mıdır? Bilinmez lâkin alnıma yapışmış birkaç saç telini, henüz gözlerimi açamama rağmen nasırlı parmaklarımla itekledim. Ensem adeta kan revan içinde kalmış, dereye meydan okuyacak seviyeye gelmişti.
Alnımdaki elim usulca gözlerime kayarken ovuşturdum. Sanki göz kapaklarım, sarı göz bebeğime yapışmış ve ayırmak için güçlü bir çözücüye ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Gözlerimi neredeyse oyacakmış gibi ovuşturarak usulca araladım.
Odağını kaybetmiş kamera merceği misali bir müddet buğulu görüşüm usulca netliğe kavuşurken ellerim çoktan yanımda yerlerini almıştı. Yumuşak yatağımın dokusu avuç içime dolarken destek alarak oturur pozisyona geçtim. Gözlerim net bir görüntüye sahip olsa da zihnim hâlâ buğulu, hâlâ bir parçası eksik yap-boz gibiydi.
Boş bakışlarım bir süre odamda gezindi. Önce kapının dibindeki beyaz dolabıma, ardından hemen yanı başında duran makyaj masama değdi. Makyaj masamın aynasından yansımam ile göz göze gelirken, soluk tenim dikkatimi çekmişti. Mosmor olan göz altlarım sanki bir madde almışım gibiydi. Yanağım olduğundan daha solgun, dudaklarım normalden daha kuruydu. Başımı usulca iki yana salladım, sadece kuruntu yapıyordum.
Derin bir nefes alıp bakışlarımı cama çevirmemle dün gece zihnimde bir ışık çaktı. Sarı gözlerim iri iri açılırken yataktan fırladığım gibi soluğumu pencerenin yanında verdim. Kapalı olmasını garipseyerek camı açtım ve hemen önündeki demirleri sertçe itekleyecek sağlamlığına baktım. Son derece sağlam olması huzursuzca kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Hepsi rüya mıydı? Ben rüya gören birisi değildim. O kadeh kırıldıktan sonra rüyalarım kesilmişti.
Camı kapatıp perdeyi çektim. Dolabımın boy aynasının karşısına geçtim ve hiç düşünmeden pijamamı çıkartıp kalçamda hissettiğim acının yerine baktım. Kızarık bir iz görmemle parmak uçlarım usulca orada gezindi. Mercimek büyüklüğünde bir şişlik hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kadehler
FantasyÖfkeden yaratılan bir soy, kendilerini eğiterek öfkenin tutsağı olmaktan kaçınıyorlar lakin bu eğitimin bir bedeli vardır; soylarının sembolü olan kadehlerden sadece bir tanesi kırılsa dahi bir katil dünyaya gelecek ve kıran kişinin celladı olacaktı...