Bölüm 15;
"Ruhun Karanlık Köşesi"
Kan.
Kadehin kıyısından akarak tüm kızıllığını etrafa saçıyor, usulca aşağı doğru kayarken sinsi bir yılan misali kıvrılıyordu.
Gürültü.
Büyük bir ses dalgası, kadehe çarpıyor, onu sarsıyor ve parçalara bölerek kanın etrafa saçılmasını izliyordu. Parçaları tane tane parke zemine düşerken, etrafa saçılan parçalara sıkı sıkıya sarılmış tok sesler ince biz cızırtıyı armağan ediyordu kulaklarımıza.
Kan aktı. Kadeh kırıldı. Ve siren duyuldu.
Üç cümle, yedi kelime sadece ömrümüze bedeldi. Bütün kayıplarımızın üzerine serilen harfler, etrafımızı sararak bizi bir hücreye alıyordu. Kaçıyor sanıyorduk ama aslında yapabildiğimiz tek şey, harflerin bize sunduğu hücrenin duvarlarına toslayarak geriye sıçramaktı.
Şimdi etrafı saran kan, duvarlardan üzerimize sıçrayan insanlığımızın kanıydı.
Umudum gibi tükenen insanlığım; yelkovanı alarak kalbine saplamıştı. Her gün özenerek bilelediğim dişlerim daha da sivri bir hâl alırken, tırnaklarımı de daha keskin bir hâle soktum. Düşman atağa geçmiş, ben ise karanlığın gölgesine sinerek sessizliğin dostane davranışı eşliğinde olanları izlemiştim.
Öfke, ahenkle dalgalandı tenimin üzerinde. Vücudum atağa geçmek istercesine alev alırken, uzaktan gelen birkaç fısıltıyı işitir gibi oldum. Odaklanamıyordum. Kulaklarım adeta sağır olmuştu ve tek arzum bize bunları yaşatanları gırtlağını kesmekti. Boğazlarından aşağıya akan kanın sıcaklığını parmak uçlarımda hissetmek istiyordum.
"Hera!" diye mırıldandı birisi. Öfke, şiddetli bir dalga misali gel-git yaparken tenim alev alevdi. Avucuma saplanan tırnaklarımdan sızan kanı hissediyordum.
Sıcak bir teni yanağımda hissettim. Gözlerim, far görmüş tavşan misali irice açıldı. Sıçrayarak yattığım yerden doğrulurken, nefesim dudaklarımı yakıyordu. Derin nefeslerimi şiddetle solurken, yanağımdaki el enseme doğru kaydı.
"Sakinleş, güzelim." diye fısıldadı, hemen kulağımın yanındaki dudakları.
Miran'ın sesi, dalgayı kesen bir duvar gibi önümde belirdi. Dalgalar, duvara çarptı fakat yıkılmadan suları geriye püskürttü. Aynı şey defalarca tekrarlandı, en sonunda su sakinliğe bürünürken şiddetli nefeslerim olağan bir hâl aldı.
Elimin tersiyle alnımda biriken terleri sildim. Sırtım, hemen arkamda oturan adamın göğsüne dayanırken, başımı arkaya atarak ona iyice yaslandım. Son kez derin bir nefes alıp verdim.
"Miran," diye soludum nefes nefese. "Bu neydi?"
Sesimin desibeline sarılan endişe, sarsılarak mideme düştü. Midem, sindiremedi ve yabancı bir maddenin gelmesinden dolayı korkuyla kasıldı. Endişeyi geri püskürttü ve boğazımdan tırmanarak dilimin ucundaki kelimelerde asılı kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kadehler
FantasyÖfkeden yaratılan bir soy, kendilerini eğiterek öfkenin tutsağı olmaktan kaçınıyorlar lakin bu eğitimin bir bedeli vardır; soylarının sembolü olan kadehlerden sadece bir tanesi kırılsa dahi bir katil dünyaya gelecek ve kıran kişinin celladı olacaktı...