19. Bölüm:
"Başlangıçlar"
Hiç karanlığın bir parçası olduğunuzu hissettiniz mi?
Onunla bütün olduğunuzu, sizi ele geçirmek yerine siz olduğunuzu hissettiniz mi? Ben hissettim. Defalarca. Belki de karanlık olan bendim, kim bilebilir ki?
Karanlık, karanlığı içine hapsetmez mi? Onu kendi içime alır, bir mahkûm gibi her bir köşesini sararak adım atmasına izin vermezdi. Ben de öyleydim; izin vermiyordum. Veremiyordum belki de.
İçime hapsolan duygularım karanlığın esiriydi, ben ise onların başında duran gardiyan.
Öfke bedenimi sardığı an, elimde sıkı sıkıya tuttuğum jopu sertçe savuruyor; kime denk geleceğini umursamadan can yakmak istiyordum. Belki kendi canım belki de benden bir parçanın ruhunu ezerek yok ediyordum.
Acımasızlık bir zehirdi ve o zehir çoktan beni ele geçirmişti.
Dalgın bakışlarım, önümüzde ilerleyen yola takılı kalmıştı. Hava kararmış, zifiri karanlık bizi sarmıştı fakat içimdeki karanlık mı daha güçlüydü yoksa gecenin karanlığı mı; işte bu muammaydı.
Gözkapaklarım ağır bir yük taşıyormuş gibi yavaş yavaş kapanmak üzereyken bir çukura düştük, sarsıntı ile oturduğum yerden dikleşirken hızla yanındaki adama döndüm.
"Görmedim." dedi, hâlâ yola bakarken.
Bakışlarım onun üzerinde bir süre kalsa da yeniden karşımdaki yola odaklandı. Kendi kendime sorun yok dercesine başımı salladım. Gördü mü emin değildim, pek de umurumda değildi. Zihnim karanlığın esiri olmuşken ayrıntılar değersizleşmişti.
"Hera?" dedi, sakin bir tonla. Bakışlarım ona doğru kaydı, göz göze geldik lâkin uzun sürmedi; bakışları yeniden yola kaydı. Bir şey demeden sükuneti korudum. En sonunda devam etti. "İyi misin sen?"
Bakışlarım ağır ağır etrafta dolandı. Omuz silkeledim. "Bilmem."
"Çok durgunsun."
"Annem neden böyle bir şeyi sakladı benden?" Kelimeler dilimden o kadar hızlı döküldü ki tutamadım. Şaşkınlıkla bakakaldım. İçimi dökeceğimi bile bilmiyordum.
Yandan bana bir bakış attı. "Bir açıklaması vardır."
"Ama ne?"
Derin bir nefes alırken dar bir sokağa girdi. Sokak lambaları yanmayan, zifiri karanlığın esiri olmuş sokakta yılan misali ilerledik. "Bunu ben bilemem, aynı şekilde sen de. Düşünüp durman sadece acı verir."
"Düşünmemek de inancımı yitirmeme neden oluyor."
"Hera, şu anki duruma odaklanmaya ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kadehler
FantasyÖfkeden yaratılan bir soy, kendilerini eğiterek öfkenin tutsağı olmaktan kaçınıyorlar lakin bu eğitimin bir bedeli vardır; soylarının sembolü olan kadehlerden sadece bir tanesi kırılsa dahi bir katil dünyaya gelecek ve kıran kişinin celladı olacaktı...