X

14K 842 289
                                    

"Mars! Evde misin oğluşum?" sesiyle inleyerek kafamı battaniyenin altından çıkardım.

"Evet," diye bağırmaya çalıştım ama sesim çıkmıyordu. Bir küfür savurup doğrulmaya çalıştım. Sonra anında vazgeçtim çünkü başım bir ton çekiyordu.

"Mars!" Kapım, uyuşturucu baskınına gelmiş gibi aniden giren annem tarafından açıldı. "Neden cevap vermiyorsun anneciğim?"

"Hastayım anne," diye mızmızlandım. Hasta olmanın en iyi tarafı, doktor bir anne ve hemşire bir baba tarafından çabucak iyileştirilmekti benim için. Nitekim annem de hemen kaşlarını çatıp yanıma hızlı adımlarla geldi ve elini alnıma koydu.

"Ateşin var senin," diye mırıldandı. "Ah benim salak oğlum, bu Antalya sıcağında nasıl hasta oldun?"

"Ne çok seviyorsun beni ya."

"Seviyorum tabii. Bekle burada, geliyorumi."

Dışarı çıkarken "Sanki bir yere gideceğim var," diye söylendim. Her şey sinirime dokunuyordu son günlerde. Aras'ın engelini kaldırmama rağmen bir daha mesaj atmamıştı. Ben de atmamıştım, çok dokunmuştu dediği. Kafamı dağıtsın diye izlediğim dizide en sevdiğim karakter ölmüştü. Bir de üstüne tüy dikercesine hasta olmuştum. Kısacası boktan bir hafta sonu geçiriyordum.

Kendimi bir arabanın önüne atmanın iyi bir fikir olup olmadığını düşünürken annem tam takım silahlanmış şekilde içeri girdi. Üstüme attığı battaniye, alnıma koyduğu bez ve zorla içirdiği Parol'le psikolojik olarak da olsa biraz daha iyi hissetmiştim.

"Kardeşin ne zaman çıktı evden?"

Omuz silktim. "Bilmiyorum, uyuyordum." Yalan, dört saat olmuştu. Ama annemin bunu bilmesine gerek yoktu, yoksa yeni sevgilisiyle buluştuğununu şıp diye anlardı. Dünya tarihinde kız kardeşi sevgilisiyle buluşurken arkasını kollayan ilk Türk ağabey olabilirdim. Doğum günüm yaklaşırken yaptığım bu iyilikleri ona hatırlatacaktım.

Annem söylenmeye devam ederken onu dinlemeyi bıraktım ve tavana odaklandım. Aras meselesi aklımdan çıkmıyordu. Aşkın bu kadar ucuz işte, demişti. Hatırasıyla kalbim sıkıştı.

Ona mesaj atmam hataydı. Benim farkımda değilken bile daha iyiydi. Şimdiyse beni ucuz biri olarak görüyordu.

Annem nihayet odamdan çıktı ve rahatladım. Şu an yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.

Gözlerim nemlenirken ağlamamak için diretiyordum. Tırnaklarımı avuçlarıma geçirdim. Uyumalıydım, evet. Uyusam iyi gelirdi. İyi gelmezdi belki ama en azından bir süre canım yanmazdı.

Havanın sıcaklığına aldırmadan battaniyeyi başımın üstüne çektim. Böyle daha iyiydi. Dışarıya kapalı. Çocukken, canavarlardan böyle korunabileceğimize inanırdım. Keşke korunabilseydik, o zaman böyle acı çekmezdim. Ama artık küçük değildim, gerçek canavarlar gözle görülmeyeceğini ve örtülerin beni koruyamayacağını öğrenmiştim.

Gözlerimi yumdum ama yeni uyandığım için uyuyamıyordum. 15 dakika kadar debelendikten sonra pes edip telefonu elime aldım. Lena Instagram'dan mesaj atmıştı.

Attığı mesaj, Aras'ın fotoğrafıydı. Üstüne tıkladım ve Aras'ın kendi hesabından paylaşıldığını gördüm. Kaşlarımı çattım. Şimdiye kadar hiçbir şey paylaşmamıştı. Fotoğrafa tıkladım.

499 beğeniarasbasaran: Ucuz aşkların nesnesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

499 beğeni
arasbasaran: Ucuz aşkların nesnesi.

Yorumları okumadım bile. Gözlerim ucuz kelimesine çiviliydi.

Bu sefer göz yaşlarımı tutmadım.

***
Yarısından sonrasını Sezen Aksu-Vay 'ı tekrarda dinleyerek yazdım yak yak yak modundayım...

Hocanın gözünün içine baka baka bölüm atan fedakar yazarınıza oy ve yorumu çok görmeyin <3

Kıvırcık || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin